E. Dz. Asb. Mustafa Kalabalık'ın hazırlayarak 2013 Yılı Mayıs Ayında yayınlamış olduğu 14 Bölümlük "TSK’nın “ ÖTEKİ”leri, ASTSUBAY’lar…" Başlıklı Dizi-Yazımızın 11'inci bölümünde “Ayrımcılık, TSK’nın bütünlüğüne zarar vermez mi?" başlıklı yazının ilk bölümünü sunacağız.
Bugünkü yazı dizimizde, “Güçlü Türkiye, Güçlü Ordu” sloganının altının doldurulmadığına dair düşünceleri, uygulamaları, yasaları, haksızlık ve adaletsizlik dolu süreçleri sizlere aktarmaya çalışacağım. Bu ordu hepimizin ordusu. Ne bir zümrenin, ne de bir kişi veya meslek mensuplarının olmadı, olamaz..
Yurdun dört bir yanında görev yapan astsubaylar adına, sınırlı günde, sınırlı sayıda yazıyla sizlere farklı düşünceler aktararak, astsubayların zümre sorunları gibi anlaşılan ama aslında TSK’nın güvenilirliği, şeffaflığı, hesap verebilirliği, adaletli olup olmamasının ülkemize nasıl olumsuz etkilere sebep olacağını hatırlatmak, ikaz etmek gibi bir misyonda yükleyebileceğimiz bugünkü yazımızı, TEMAD Muğla İl Başkanı Sayın Halil Ergenli’nin kaleminden sizlere aktarmaya çalışacağım.
Tanımlamalardan başlamak önemli!
Ayrımcılık tarih boyunca toplumları ve kurumları, çeşitli biçimlerle olumsuz anlamda etkilemiştir. Ayrımcılığı; aynı durumdaki bireylere farklı, farklı durumdaki bireylere aynı muamele yapmak şeklinde tanımlayabiliriz.
Ayrımcılık çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir, bunlardan bazıları şunlardır;
Doğrudan Ayrımcılık: Devlet Kurumları da dahil olmak üzere tüzel kişiler ile gerçek kişilerin; cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, ulusal köken, etnik köken, cinsel kimlik, felsefi ve siyasi görüş, sosyal statü, medeni hal, hemşericilik ve benzeri temellere dayalı olarak, düzenlenen hak ve özgürlüklerden, karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı muameleyi ifade eder.
Dolaylı Ayrımcılık: Kamu tüzel kişileri ile özel gerçek ve tüzel kişilerden kaynaklanan ve görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda, bir gerçek veya tüzel kişinin veya topluluğun, düzenlenen hak ve özgürlüklerden yararlanması bakımından hak kaybına uğradığı bir konuma sokulmasıdır.
Taciz veya Mobbing: İnsan onurunun çiğnenmesi amacını taşıyan veya böyle bir sonucu doğuran, yıldırıcı, düşmanca, onur kırıcı, aşağılayıcı veya saldırganca bir ortam yaratan veya kişi tarafından bu şekilde addedilen ve istenilmeyen her türlü davranıştır.
Mobbing, özellikle hiyerarşik bir yapılaşmanın olduğu gruplarda, zayıf bir kontrolün olduğu örgütlerde, güçlünün altta kalanlara psikolojik yollardan baskı yapmasıdır.
Bireyler kendi gruplarına bağlılık duyuyorsa iç grubu, diğer gruplarla dostane olmayan ilişkiler içerisindeyse şayet, bu onlar için dış grubu oluşturmaktadır.
Ayrımcılıklar en nihayetinde gruplaşmaya, “biz” ve “onlar” şeklinde sosyolojide geçen kavramların yaşama geçmesine sebep olur. Konuyu davranış bilimleri açısından ele alırsak ABD’li sosyolog William Graham Summer tarafından tanımlanan iç ve dış grup kavramları ayrımcılıkları da kapsar.
Geçmişten günümüze kadar aynı kurum içerisinde olunmasına rağmen katılaşmış tutumlardan kaynaklı gruplaşmanın ne yazık ki TSK’da bulunduğunu artık bilmeyen yoktur.
Grup kültürü sonradan öğrenilen ve sürdürülen bir kavramdır. Hakim gruplar ise ezici grupları oluşturmaktadır. Yazı dizimize konu olan as(t)subaylar açısından konuya baktığımızda; idareye hakim olan grubun, as(t)subayların beklentilerini karşılamaktan uzak olmasının yanı sıra, kanunlardan kaynaklı beklentilerin, sosyalleşilmesi gereken ortamlarda da sürdürülmesi ve istenmesi bir tarafa; benzer hatta tamamen aynı içerikte işlerin yapılmasına rağmen ücretlerde adaletsizlikler meydana getirilmesi, çıkarılan kanunlarda sürekli olarak hakim grubun haklarında ilerleme yolunun izlenmesi, as(t)subayların tekliflerinin dikkate alınmaması alışkanlığının sürdürülmesi ayrımcılıklara, ayrımcılıklar da beraberinde ayrılıklara, ayrılıklar ise kurum içerisinde mutsuz ve gelecek kaygısı taşıyan insanlar oluşmasına sebep olmaktadır.
Halbuki devletin en önemli kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, diğer devletlerce yakinen takip edilmektedir. Öncelikle dış güvenlikten sorumlu olan böylesine önemli bir kurum içindeki ayrımcılıktan kaynaklı mutsuzluk ve huzursuzluk, hiçbir şekilde diğer devletlerin dikkatlerinden kaçmaz.
As(t)subaylar özlük haklarında iyileştirmeler beklerken Nisan 2012’de açıklanan ve TSK’nın bazı personeline zam yapan ayrımcılık as(t)subaylara “Bu Kadarına da Pes” dedirtmiş ve “PES” hareketi görsel medya ve yerli basının yanı sıra yabancı basında da geniş şekilde yer almıştır.
Bazı akademik çalışmalarda ise “Bu kadarına da PES Diyen Astsubaylar ” hareketinin Türkiye’nin Suriye Politikaları ve Suriye’ye müdahale isteği üzerinde negatif yönde etkili olduğu iddia edilmiştir.
Suriye’ye Müdahale ve savaş As(t)subay Toplumu açısından arzulanan bir durum değildir. Ancak AYRIMCI uygulamalar sonucunda ortaya çıkan huzursuzluk ve tepki hareketlerinin TSK’nin savaşma yeteneğini olumsuz etkileyeceği gerçeğinin gözden kaçırılmaması gerekir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde ayrımcı uygulamaların en belirgin şekli STATÜ gerekçesine bağlı olarak, özlük hakları ile ilgili konularda ve kurum olanakları ile sunulan hizmetlerden (lojman, kamp, sosyal tesisler vb.) yararlanma hususlarında ortaya çıkmaktadır.
Özlük hakları anlamında, özellikle TSK içinde maaşlara etki edecek tazminatlar konusundaki ayrımcı uygulamalardan kaynaklanan ciddi sıkıntılar ve buna bağlı olarak gelişen huzursuzluklar kuruma aidiyet duygusunun kaybolmasına, maddi nedenlere dayalı gelecek kaygısı ise iş yerinde olduğu gibi, aile yaşamına da yansıyan huzursuzluklara yol açmaktadır.
Askeri Ceza ve Disiplin Mahkemeleri Kanununun geçmişteki uygulamaları ile Kurum içinde birçok olumsuz uygulama nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılan astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların Kuruma olan aidiyet duygusunu kaybetmesine yol açacak uygulamalar ortaya çıkmıştır.
Geçmişte verilen keyfi oda hapsi cezaları ile Türkiye Cumhuriyeti, AİHM’nde birçok kez tazminata mahkum edilmiştir.
16 Şubat 2013 Günü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6413 Sayılı TSK Disiplin Kanunu (1) ile TSK içindeki ayrımcılığı belirgin hale getirecek keyfi uygulamalar ve mobbinge yasal dayanak oluşturarak, evrensel hukuk ilkelerini hiçe sayan bir durum ortaya çıkmıştır.
Yeni yasa kamuoyuna güllük gülistanlık bir şekilde anlatılmış ancak bunun böyle olmadığı, kısa zamanda artan intiharlar ve yasanın birçok amir tarafından, keyfi uygulanmasına dair sıkıntılarla ortaya çıkmıştır.
İntiharlar konusu, TEMAD Genel Başkanlığınca 02 Mayıs ve 16 Mayıs 2013 günlerinde iki ayrı basın açıklaması ile kamuoyuna ve ilgililere duyurulmuştur. (2)
Bir sonraki yazımızda “Ayrımcılık, TSK’nın bütünlüğüne zarar vermez mi? (2) ile devam edeceğiz…
(1) http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/02/20130216-1.htm
(2) http://www.temad.org/basinDetay.php?h=miagukyp
http://www.temad.org/basinDetay.php?h=idpxheym
Mustafa KALABALIK
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.