Değerli meslektaşlarım.

Muhalefetin sözlük anlamı;  “bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık. Karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu... Demokrasilerde,  iktidarın dışında olan parti veya partiler şeklinde izah ediliyor. 

Demokrasilerde partiler, tüzüklerini hazırlarlar, gerekli yasal girişimlerde bulunurlar, kuruluşlarını tamamlarlar ve seçmenin huzuruna çıkarak, iktidarda olan partilerin icraatlarına karşı muhalif bir tutum takınarak, seçmenden “kendilerine oy vermelerini” talep ederler ve “ülkenin yönetimine talip olduklarını” beyan ederler.

Bir vatandaşsınız, bir de parti kurmuşsunuz ve gereğini yapmak üzere yola çıkmışsınız. “Mevcut hükümet ülkeyi iyi yönetemiyor. Ben geldiğim takdirde kötü idareye son vereceğim. Sizleri rahat ettireceğim. Ekonomik, sosyal, kültürel, eğitimsel, ulusal, uluslararası kısaca her konuda planlarım var, projelerim var, bilgim var, becerim var, hulasa ben muazzam bir adamım, partim de muazzam bir partidir. Gelin, mevcut yönetimi el birliğiyle indirelim ve benim partimi iktidar yapalım, hep birlikte hayatımızı yaşayalım” diye propagandaya girişirsiniz.

Ya da aynı parti içinde kayıtlı üyesiniz ama yıllardır iktidar olamayan partinizi, iktidara taşımak istiyorsunuz. Mevcut yönetime karşı “parti içi muhalefet” yaparsınız ve üyelerinize, delegelerinize, mesela “önümüzdeki seçimlerde partimi iktidar yapacağım” diye iddialı bir vaatte bulunur ve oy talep edersiniz. Seçmeniniz de sizi seçer ya da seçmez. Seçilirseniz vaatlerinizi gerçekleştirmeye gayret eder, gerçekleştiremezseniz çekip gider başkalarının önünü açarsınız.

Ama sürekli olarak partinize ayak bağı olur, onu aşağıya çekme girişimlerinde bulunur, kendi partinizle alakalı olarak diğer partilere karşı ispiyonculuk yapar, laf taşır, kendi teşkilatınızı rakiplerinize gammazlarsanız, “parti içi disiplin kuralları” devreye girer ve ağzınıza öyle bir demokrasi şamarı yersiniz ki dişlerinizin tekmili birden dökülüverir.

Değerli meslektaşlarım.

Biz assubayların dernek statüsünde bir tane yasal temsilcisi var. Dernek statüsünde olmasına rağmen, ülkemizde kendi ayarında olan teşkilatlar içinde son bir kaç yıldır, sesi en gür çıkan teşkilat TEMAD  oldu.

Daha fazla çıkabilir miydi? Evet çıkabilirdi. Daha fazla iş yapabilir miydi? Evet yapabilirdi. Haklarımızın hepsini alabilir miydi? “Evet” ya da “Hayır...” 

Niçin “evet” ya da “hayır?” Çünkü buna bir tek cevap verebilmek için, geçmişten günümüze tarihsel süreç içinde dolaşmak, yoğrulmak gerekmektedir. Geçmişteki TEMAD mücadele süreci olsun, ülkenin siyasi ya da askeri konjonktürel  süreçleri olsun bu konuda biz assubay sınıfının hakları konusunda oluşabilecek olumlu gelişmelerin önünü tıkayan süreçlerdi...

Evet...

Bir tane yasal derneğimiz var ve kim ne der ise desin biz, ülkemizde mevcut benzer teşkilatların içinde son zamanlardaki en organize teşkilatız. Yüz binlerin üzerindeki rakamlarla telaffuz edilen sayılarda bir araya gelebilme başarısı ve becerisi gösterdik. Sosyal medyada ha keza benzer başarılara imzalar attık. Bunu bütün assubaylar el birliği ile yaptık. Ne yani TEMAD’a değil de başka yerlere mi destek olacaktık?

Mevcut TEMAD yönetimi başarılı mı oldu başarısız mı oldu?” Bunun kıyaslamasını geleceğe yönelik değil geçmişe yönelik yapabiliriz. Şimdi bu kıyaslamayı yapmanın sırası da değildir. Buna camiamız karar verecektir.

“Bir başka yönetim görevde olmuş olsaydı daha başarılı olurdu” iddiası; boş, anlamsız ve dayanaksız bir iddiadır. Çünkü böyle bir örnek olmadığı için bu iddia bir varsayımdan öteye gitmez. 

Meslektaşlarımız içinde bazılarımız, mevcut TEMAD yönetimine, şiddeti oldukça ağır laflar etmektedirler. Sadece hakaretle, ağır ifadelerle, belden aşağı sözlerle muhalefet etmeye çalışanlarımız vardır.

“Siz yapamıyorsunuz, ben olsam sizlerin yapamadıklarını rahatlıkla yapabilirdim” şeklinde muhalefet edip projelerini, planlarını da ortaya koyan tüm meslektaşlarımın önünde saygıyla eğilirim.

“Ben muhalefet ediyorum ama TEMAD Genel Başkanlığına da adayım... Ben geldiğim takdirde şu an eleştiri konusu yaptığım her şeyin nasıl düzeleceğini hep birlikte göreceğiz. Ben kendime güveniyorum. Ben herkesten akıllıyım. Ekibim de bana ayak uydurabilecek kimselerden oluşmaktadır. Bu yönetimi ahlaki, demokratik ve hukuk kuralları çerçevesinden dışarı çıkmaksızın en acımasızca bir şekilde eleştirmeye devam edeceğim, Çünkü oralar asla sahipsiz değildir, oralar kimsenin babasının çiftliği de değildir. Oralar benim de hakkımdır ve ben onlardan çok daha güzel yönetme ve hak alma kabiliyetlerine sahibim” diyebiliyorsanız başımın tacısınız. 

Öyle zannediyorum ki, camiamızın bütün fertleri de üslubu güzel, iyi bir ahlak sahibi, camiamızın sorunlarına hakim, herkese gülücükler dağıtan, bu camianın dertlerine sevdalı herkesi baş tacı yapar...

Yok, dün de birilerine hakaretle muhalefet ediyordu, bugün de hakaretle muhalefet etmekte, yarın da kuvvetle muhtemel hakaretlerle müzmin muhalefetine devam edecek olanları, yani sürekli olarak görevden kaçanları yani sırtında yumurta küfesi bulunmayanları yani işi gücü sadece "eleştiri yapmak" olanları, elini taşın altına koymaktan imtina edenleri yani “bekâra avrat boşamak kolaydır” sözünü bihakkın yerine getirme görevi içinde olanları asla saygıyla anmaz, asla kendisini yönetme yetkisi vermez, asla ona iyi gözle bakmaz, söylediklerini asla dikkate almaz ve onları asla bağrına basmaz. 

Ne yaparsanız yapın ama  iftiradan, yalandan, hakaretten, küfürden azade olunuz. Bu tür tavırlar karşılık bulmaz. Siz de arzularınızla başbaşa kalırsınız. Hem böyle yapmaya devam eder muhalefet etme tarzınızı değiştirmezseniz, sonuçta başkaları sizleri yönetmeye devam ederler. Hep yönetilen tarafta kalmaya devam edresiniz.

Sonuç olarak; “ben TEMAD Genel Başkanlığına ve Genel Merkez Yönetimine, Şube Başkanlığına ve Şube Yönetimine adayım” diyenlere ve bu uğurda usulü vechile muhalefet yapan, çalışmalar yapan herkese selam ve saygılar olsun.

Tayyar Yıldırım