ARAŞTIRMA
Berkeley Üniversitesi’nden Prof. Dacher Keltner bir deney tasarlıyor.
Farklı etkinlikler için üçer kişilik gruplar kuruyor. Etkinliklerden önce de üç kişiden birini rastgele “yönetici” olarak seçiyor. Etkinlikler sırasında denekleri bir odaya alıyor. Odada bulunan masaya da beş kurabiye koyuyor.
Acaba üç kişi, beş kurabiyeyi nasıl paylaşacak? En çok kurabiyeyi kim yiyecek?
GRUP YÖNETİCİSİ
En çok kurabiyeyi “yönetici” olarak seçilen kişiler yiyor.
Bu kişiler daha çok kurabiye yemekle kalmıyor, aynı zamanda kurabiyeyi de ilk onlar yiyor. Ayrıca yerken yemek adabına uymuyor.
Hiçbir farklı özellikleri olmamasına rağmen, bütün bu davranışları sadece “yönetici” oldukları için sergiliyor.
Peki bu yöneticiler neden böyle davranıyor?
GÜCÜN ETKİSİ
Yöneticilik kişiye güç veriyor. Güç de beynin yapısını ve bedenin fizyolojisini değiştiriyor. Kişi güç kazandıkça, testosteron ve dopamin oranı
Her iki hormon da odağı arttırıp, başarıyı getiriyor. Ama bir şeyi engelliyor: empati duygusunu.
Güç arttıkça, beynin empatiyi yöneten ACC bölgesinin aktivasyonu azalıyor.
Örneğin, müsabakalarda oyuncuların testosteron oranı yaklaşık dört kat artıyor ama empati duygusu zayıflıyor.
Zaten empati hissetselerdi, rakiple mücadele edemezlerdi.
Yine araştırmalar gösteriyor ki güçlü kişilerin, diğer insanları obje olarak görme eğilimi daha fazla oluyor. Neden? Daha az empati duydukları için.
Kısacası, güç arttıkça, empati azalıyor.
EMPATİ VE LİDERLİK
Belirli oranda empati etkili liderliğin olmazsa olmazı.
Empati az olunca, gruptaki kişiler değersiz hissediyor ve etkili çalışamıyor.
Empati fazla olunca, grup içinde adaletsizlik duygusu başlıyor ve grup iş üretemiyor.
Güç empatiyi azaltıyorsa, bir yönetici nasıl etkili olabilir?
Kişiliğini kaybeden kibir ve ego patlaması yaşayan bir bireyin mazlum bir kitleyi temsil etmesi asla mümkün olamaz.
Saygılarımla,
İbrahim SÖKMEN