Değerli arkadaşlarım. Gerçekleri bilmeden, şartları yaşamadan, şube yönetimlerinde ya da başka STK'larda tecrübe edinmeden, cazip yerlermiş gibi görünen koltuklara, makamlara talip olmak güzeldir de bu talepler gerçekleştiğinde ve o gelenler gerçeklerle karşılaştıklarında işin özünü anca anlayabilmektedirler.
“Genel merkez dâhil şube yönetimlerine talip olmak, saygın bir tavrıdır” cümlesini yüzlerce kez kurmuşumdur. Zira hiçbir maddi kazanç temin etmeyeceğini bile bile bu yerlere talip olmak herkesin harcı olan bir durum değildir. Ama buralarda bir manevi rant da temin edilemez. Bunu da bilmek gerekir.
Birçok meslektaşımız yönetimleri eleştirirken “bir elleri yağda bir elleri balda” gibi mesnetsiz, dayanaksız, bilgi eksikliğinden kaynaklanan cümleler kurarlarken biraz vicdani davranmalıdırlar. Külliyen asılsız şeylerdir bunlar.
Abartmıyorum binlerce kez söylemiş ve yazmışımdır. “Bazılarımız TEMAD’ı yedi kat gökyüzünde bir yerlerde şaşaalı, ışıltılı, parıltılı bir yermiş” gibi görürken, bazılarımız da “kalitesizliğin, seviyesizliğin mekânı” gibi görüp “ondan hiçbir fayda beklenemeyeceği” gibi düşünceler içine giriyor ve "yedi kat yerin dibinde” konum biçiyor ona. “Ben üye olursam ondan ne kazanacağım ki?” diye bakıyor konuya. Sivil toplum kuruluşlarının medeni ülkelerde hükümetler kurup hükümetler yıktığından haberleri yok sanırım.Hâlbuki TEMAD ne odur ne de budur. TEMAD; normal, Türkiye Cumhuriyeti Kanunları çerçevesinde kurulmuş, belli düzenlemeler ile disiplin altına alınmış, yol haritası çizilmiş, amaçları, hedefleri tüzüğünde belirlenmiş, Ülkemizdeki 110 bin dernekten birisidir. Ama şu kadarını söylemeliyim ki, emekli olan bütün meslektaşlarımız hemen gidip bir TEMAD şubesine üyelik kayıtlarını yaptırsalar ve yönetimlere talip olsalar işte o zaman diyelim ki 80 bin üyeli bir dernek olarak bütün ülkemizin gıpta ile bakacağı bir dernek haline gelmiş oluruz. İşte o zaman haklarımıza da hemen kavuşuruz. Hem üye olmayacaksın hem de oraları “rant kapısı” gibi ya da “hiçbir işe yaramaz kuruluşlar” olarak göreceksin. Kazanamadığımız haklarımızın birinci sorumlusu ne hükumetlerdir ne genelkurmaydır ne TEMAD'dır. Birinci sorumlu, derneğe üye olmayan emekli meslektaşlarımızdır. Üye olmayıp da bu sözüme kızacak olan arkadaşlarımın öncelikle bu sözün doğru olup olmadığı hususunda bir düşünmeleri sonra ne söyleyeceklerse söylemelerini istirham ediyorum. Diyeceğim çok da sözü de yazıyı da daha fazla uzatmak istemiyorum.
Elbette kuruluş kanunu itibariyle ve üyelerinin geçmişte yapmış oldukları görevlerin özel hususiyetleri bakımından, kendisine hem isim olarak hem de anlamı ve önemi bakımından “Kamu Yararına Çalışan” ve “Türkiye” payeleri verilmiştir.
Değerli meslektaşlarım. Dedim ya TEMAD bir dernektir. Ne bir sendikadır ne bir partidir ne bir şirkettir ne de bir devlet kurumudur. TEMAD bir STK’dır.
Hal böyle olunca, ucu açık sözlerin, vaatlerin verileceği ya da gerçekleştirebileceği bir işlevi yoktur. Yöneticilerinin bunu yapabileceği bir yaptırım güçleri de yoktur. Onlar sadece yetkililere taleplerini iletirler, takibini yaparlar ve gerektiğinde yetkililer üzerinde üyeleri vasıtasıyla baskı oluşturmaya gayret ederler.
Kendisini devletin icra makamları yerine koyup; iktidarların görevi ve sorumluluğu olan konularda “Ben yönetime gelince bunların hepsini çözeceğim, huzur evleri yaptıracağım, eğitim kurumları açacağım” gibi milli bütçeden ödenek gerektiren kurulabilmesi için üzerinde çok önemli şartalar barındıran tesislerin kurulması hususunda nasıl söz verilebilir ki?
Bunu yapmak için milletvekili olmak bile yeterli gelmez. Bakanlık payeli olma durumu bile yetersiz kalabilir.
Haydi, yönetime gelmek isteyenler bu sözleri sarf edebiliyor. “O koltuğa oturayım da sonrasına bakarım” diye düşünmüş ve böyle sözleri söylemiş olabilirler. Ya buna inanan binlerce insana ne demeli? Bunun böyle olabileceğine inananların durumuna ne söylemeli?
Başka garabetler de barındırıyoruz içimizde. Mesela birisi çıkıyor “BEN cumhurbaşkanımıza mektup yazdım, aldığım haberlere göre şu an cumhurbaşkanımız o mektubu okumakla meşguller. Bana döndükten sonra neticeyi sizinle paylaşacağım” diye yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot rolüne soyunanlar da var. Birisi böyle bir paylaşım yapıyor ve bir bakıyorsunuz bu paylaşımın altına 675 adet beğeni konulmuş. Bu nedir arkadaşlar? Sahiden bu nedir? Neden, hurra her söylenenin her yazılanın arkasına düşüyoruz? Neden, kendimiz, mesela derneğe üye olarak cüzi de olsa bir katkı yapmak yerine böyle somut eylemler yapmak yerine hep bir kurtarıcı kahraman bekliyoruz? Bir teşkilatın yapamadığını bir tek kişinin yapmasını mı bekliyoruz?
Bizler kendi aklımızla ve mantığımızla hareket etmeyi ne zaman ve nasıl öğreneceğiz? O paylaşımı yapan şahıs düpedüz dalgasını geçiyor bizlerle ve biz de ona alkış tutuyoruz. Genel siyaset durumumuz da bundan çok farklı değil. Tapınırcasına peşinden gittiklerimiz kürsüde neredeyse bizlere sövse, “o iyi bir şey demiştir” diye, düşünmeden, söylediklerini akıl süzgecimizde süzmeden alkış tutuyoruz. Sonra da kabahati hep başkalarında arıyoruz. Kabahatin başı biz kendimiziz halbuki...
Yeryüzünde aklın hâkim olmadığı hiçbir proje, hiçbir hayal, hiçbir planlama, hiçbir girişim başarılı olamaz. Akıl dışılıklara meyil veren bir toplum ise asla iflah olmaz, olamaz.
Değerli Meslektaşlarımız. Ben şahsen emeklilik dönemlerimde yaklaşık 10 senedir TEMAD içinde üyelik ve yöneticilik yaptım. 2017 Mayıs ayında da ekibimle birlikte görevimi daha genç ve heyecanlı bir kadroya devrettim.
O yerlerde görev yapmanın ne kadar zor bir iş olduğunu iliklerime, kemiklerime kadar biliyorum. Hem o yerleri faal tutacaksınız, ısınmasını, aydınlatılmasını, temizliğini, işçi giderlerini, kiralarını v.s giderlerini karşılayacaksınız, yılda 50 TL üye aidatlarıyla bunu yapmaya çalışacaksınız, üstelik üye aidatı ödeyenlerin oranını % 30 seviyelerinde olduğu bir gerçeklikle bunu yapacaksınız hem de elleri cebinde gezen ve haklarını aradığınız ama üye bile olmayan kişilerden fırça yiyeceksiniz, laf işiteceksiniz, tavsiyeler dinleyeceksiniz… Sonra da “adalet nerede?" "Hakkımızı istiyoruz” falan filan diye bağıracaksınız. Ben yetkili makamlarda olsam eğer bir derneğin ya da STK’nın üyesi olmayan hiçbir kimseye zırnık bir hak vermezdim.
Kimse kusura bakmasın da on nüfuslu, yalnızca babanın çalışıp dokuz kişinin tükettiği bir ev halinden farksız bir haldeyiz.
Evdeki çocuklar sürekli oyuncak isteyecekler, evin hanımı; yağ şeker, un, tuz v.s isteyecek o baba da sağlıklı bir şekilde iş yapacak, para kazanacak, çocuklara oyuncak getirecek, evin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışacak üstüne de evdekilerin dırdırını çekecek… Vallahi kimse kusura bakmasın... Bu da bir yere kadar. Babanın psikolojisi de dibe iner, ev halkının huzuru da…
Ne yapacak o baba böyle olunca? Ya ev halkını evden uzaklaştıracak ya da kendisi evi terk edip gidecek.
İşte TEMAD’daki ihraçların, istifaların ve huzursuzlukların ana kaynağı da budur Değerli Meslektaşlarım..
İnsan bir evlilik yapıyor. Makyajlı, janjanlı bir güzelliği görünce düğün öncesi ve düğün zamanı yapılan o şaşaalı törenler eğlenceler çok ballı geliyor önce ama düğün sonrası gerçek yüzlerle karşılaşılınca; kavgalar, gürültüler istafalar, evi terk etmeler, boşanmalar v.s…
30 Kasım 2017 TEMAD genel seçimleri öncesinde bir yazımda, TEMAD yönetimlerine talip olan arkadaşlarımın “ateşten gömleği giymeye talip olduklarından” bahsetmiştim. Bazı arkadaşlarımız da bu yazının; “kimse talip olmasın mevcut yönetim devam etsin” anlamına geldiği şeklinde bir yorum yapmıştı yazımın altına.
Değerli arkadaşlarım biraz ukalalık yapmış gibi olacağım da; bu yazıları yazdıran bu tahminleri öngören şey benim tecrübelerimdir. Ben attan düştüğüm için attan düşenin hallerini iyi bilirim.
Elinde hiçbir veri olmaksızın, bu görevlerde bulunmadan eleştirenlerin hali ise “bekârın karı boşaması” gibidir. “Sırtında yumurta kefesi olmayanların yumurta kırdıkları” görülmüş şey değildir. Onlar sadece iki yumurta kırıp yemesini becerirler bir de bol keseden cam ekranın arkasından hakaret etmesini.
Ben yönetimdeki arkadaşlarımızın işlerinin çok zor olduğunu, ileride daha vahim durumlarla karşılaşmamak için öncelikle ihraç butonunun “stop” konuma getirilmesini (hakaret ve küfür ile huzur bozanlar hariç tabi), rövanşist duyguların sonlandırılmasını, bu camianın teşkilatının kapatılması için var güçleriyle çalışıp şimdi ise “Suret-i Haktan” görünmeye çalışanların dolduruşuna gelmemelerini, bir an önce “OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL KARARI ” alıp, hem güven tazelemelerini ve hem de bütün Genel Kurulların ortak Gündem Maddesi olan, “Derneğimize gayrimenkul edinme, kiralama”, “İktisadi Teşebbüs kurma” v.b. konularda yetki alınmasının sağlanmasını en acil durum olarak görmekteyim.
Biliyoruz ki son genel kurul kararında çok yanlış düşünceler içerisine girilerek, TEMAD Genel Merkez Yönetimi kendi ayağına kurşun sıkarak bu yetkileri, genel kurulun onaylamasına karşı çıkmış ve genel kurul da bu yetkilere onay vermemişti.
Olağanüstü genel kurul kararı alınması hem derneğimizin hem de mevcut yönetimin kurtuluş reçetesidir.
Bizler nihayetinde bir derneğiz ve gönüllülerden oluşuyoruz. Onu ihraç et, bunu küstür hem de bu camiaya yüreklice hizmet etmiş olan şube başkanlarına yap bunu… Bu durum kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir.
Aklımızı başımıza hem de bir an önce toplamamız gerekiyor.
Tayyar Yıldırım