Bundan 12 yıl önce, 4 Temmuz 2003 tarihinde Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde bir binbaşı komutasında karargâh kurmuş bulunan 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu, Irak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı’na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, sürpriz bir baskın sonucu derdest edilerek ve başlarına çuval geçirilmiş ve 60 saat süresince alıkonularak sorguya çekilmişlerdi.
Hadisenin manidar bir zamanlama ile ABD'nin en önemli milli bayramı olan 4 Temmuz (Bağımsızlık Günü – Independence Day) tarihine denk getirilmesi, o günün Cuma'ya denk gelmesi, çözüm için yetkili Amerikan makamlarına ulaşılamaması gibi nedenlerle askerlerimizin 60 saat gözaltında bekletilmeleri, Amerikan askerlerinin küstahlığı ve küçük düşürücü kasıtlı hareketlere başvurulmuş olması, "Çuval hadisesi"nin bir provokasyon olduğunu düşündürmeye yeterlidir.
Tim Komutanı Binbaşı, eyleme kolaylıkla karşılık verebilecek eğitime ve cesarete sahipken, bilinçli bir şekilde emrindeki askerlerin en doğal tepkilerini frenlemesi, MUKAVEMET GÖSTERMEMESİ VE GÖSTERMEK İSTEYENLERİ ENGELLEMESİ, kamuoyunun bir kesimince “çatışma yaratmanın kolaylığını ve sıradanlığını aşmış, bunun bir eziklik olmadığını, davranışının muhatabıyla kıyaslanmayacak kadar büyük bir cesaret ve özgüven gerektirdiği” düşüncesi ile takdir toplamışsa da, genel olarak ise "...Bir Türk subayı hiçbir durumda teslim olmamalıydı. Emrindeki askerlerle beraber sonuna dek gerekeni yapmalıydı." şeklinde yaygın bir görüş oluşmuştur.
Netice itibariyle, Genelkurmay Başkanı Sn.Özel’in cephanelik infilakı ve 25 şehidimiz için gittiği Afyon’da Valiyi ziyaretinde eline tutuşturulan hediyeler için söylediği haliyle “Aniden gelişen ve reaksiyon gösterilemeyen” bu olay ile TSK’nın manevi şahsiyeti bir anlamda aşağılanmıştı.
ÖZKÖK: “ÇUVAL ÇOK NORMAL, GÖZ BAĞLAMAK YERİNE PRATİK ÇÖZÜM”
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün; "Ben ABD'lilerin çuval olayının bizi bu kadar rencide edeceğini bildiklerini zannetmiyorum. Çünkü onlar için bu çok normal. Göz bağlamak yerine, tamamen pratik bir çözüm" şeklindeki ifadesi olaya yaklaşımının ciddiyetini ortaya koymuştur.
Keza, hadiseden yıllar sonra yayınlanan haberlerde Özkök’ün olayı kendisine ilettiklerinde “MUKAVEMET ETMESİNLER” diye emir verdiği ortaya çıkmıştır.
ERDOĞAN : “NE NOTASI? MÜZİK NOTASI MI BU?”
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise kendisine yöneltilen “Amerika'ya nota vermeyecek misiniz?”sorusuna "Nota öyle her kafa estiğinde verilen bir şey değildir. Ne veriyorsun, müzik notası mı?" şeklindeki sözleri hala bugün de hatırlanmaktadır.
BAŞINA ÇUVAL, BOYNUNA LİYAKAT MADALYASI…
Aradan geçen 12 yılda ordumuzun itibarının kurtarılması açısından herhangi bir gelişme olmadığı gibi aksine, o tarihte çuval geçirme emrini veren ve ABD’li Komutan Raymond Odierno’nun geçtiğimiz günlerde ABD Kara Kuvvetleri Komutanı olarak Türk mevkidaşı Orgeneral Hulusi AKAR’ın boynuna “Türkiye ile ABD askeri kuvvetlerinin iş birliğine sağladığı katkıları”ndan ötürü liyakat madalyası geçirdiğini de görmüş olduk.

Ancak “Geçmiş olsun” demekle her şey geçmiş olmuyordu. Kısa süren bir sevinçten sonra Asubay Örs “Yabancı ülke terör örgütleri tarafından alıkonulduğu, ulusal ve uluslar arası basındaki yansımalar nedeniyle örgütlerin propagandasına malzeme verdiği, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VE TSK’NIN İTİBARINA ZARAR VERDİĞİ” gerekçesiyle sevk edildiği Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararıyla (kibar adı resen emeklilikle) TSK ile ilişkisi kesildi.
Yitirilen itibarı koruma konusunda gücü yettiğine şahin kesilen TSK’nın içindeki o malum zihniyet, çuval olayı konusunda da sorumluluğu yıkıp harcayabileceği bir asubay bulamamış olacak ki çuvaldaki itibar kaybını önce görmezden geldi, sonraları ise zamana yayarak unutturmaya çalıştı.
4 TEMMUZ; ÇUVAL GÜNÜ…
Yalnız TSK’nın veya Devletin değil, tüm Türk milletinin rencide edildiği, onurunun kırıldığı bu acı olayı biz unutmadık. Hesabı sorulana kadar da asla unutmayacağız.
Mustafa AYTAR
Yorumlar
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için