TEMAD Genel Başkanlığı için aday olduklarını beyan arkadaşlarım gerçekten de “ateşten gömlek” giymeye talip olmaktadırlar. Şunu kabul edelim ki biz assubaylar zümresi gerçekten de olayları çok yakından takip etmeye çalışan bir zümreyiz. Gerek ülke meselelerinde ve gerekse mesleki sorunlarla ilgili olarak, özellikle de 2011 yılından bu yana epeyce bilgi yüklenmesi oldu zihnimize. Hal böyle olunca bu derneğe yönetici olmak da ve bu görevi rahatlıkla yapabilmek de gitgide zorlaşmaya başladı.
Bir de şu var; Eşitler arasında, özellikle de emeklilik döneminde yani askeri hiyerarşinin ve disiplinin kalkıp özgürce bir hayat sürdürülen bu dönemde çok da görevdeki gibi yakınlıklardan söz etmek mümkün değildir. Ancak bu durum, dernek ortamlarında daha farklı bir kaynaşma, birleşme ve tutkunluğun var olduğu gerçeğini de değiştiremiyor.
Şahsen bir TEMAD üyesinin herhangi bir şehrimize gittiğinde derneğimiz sayesinde yalnızlık hissetmesi asla mümkün değildir.
Birçoğumuz, aslında haklı olarak; “askerlik benim için çok gerilerde kaldı” mantığıyla hareket ettiğimiz için, meslektaşlarımızdan önemli bir bölümü “TEMAD’ı da askeri bir kuruluş” olduğu algısıyla değerlendiriyor olması, onun dernekten uzakta kalmasına neden oluyor. “Niçin gelip üye olmuyorsunuz?” sorularımıza; “Ben emekli olur iken askeri kurumların kapısından içeriye adım atmayacağıma söz verdim” diye kendilerini bağlamış olduklarını söyleyerek cevap veriyorlar. Bu durum, görevde iken hepimizin yaşadığı ve sınıfımız mensuplarına karşı aidiyet duygularımızın yok edilmesine kadar varan haksızlıkların yaşanmasından kaynaklı bir durumdur elbette.
Bu düşünce aslında bana göre çok yanlış bir düşüncedir. Ben de bunun tam tersi olarak şunu söylüyorum. “Görevde askeri disiplin ve hiyerarşi nedeniyle ve uğradığımız haksızlıklar yüzünden kendimizi pek fazla ifade edip, hak ve hukuk konularında da, ülke meseleleriyle ilgili olarak da düşüncelerimizi özgürce ifade edemediğimiz için özellikle emeklilik dönemini iple çekip TEMAD’a üye olmalıyız. Böyle yaparak emeklilik dönemimize kadar yaşamayadıklarımızı özgürce yaşamak için bile TEMAD’a üye olmalı ve bütün içimizde kalanları bu yolla yetkililerin üzerine boca etmeliyiz. Yönetim kademelerinde görev alarak, yetkililere ve meseleleri çözme makamında olanlara daha özgür cümleler kurarak ve seçilmiş birisi olarak daha rahat bir şekilde hareket edebilme alanı kazanacağımız için TEMAD’a özellikle üye olunmalı ve geçmişte yaşanılan sıkıntılı durumları bu yolla telafi edip ruhumuzun ihtiyaçlarını karşılamamız gerekir” düşüncesindeyim.
Şehrin yönetim kademeleriyle yaptığımız görüşmelerde bunu birebir yaşamış birisi olarak da derneğimizle ve onun üyesi olmakla gerçekten gurur duyuyorum.
Genel Merkez Başkanlığına ya da yönetimlerine aday olan arkadaşlarımızın seçilmeleri halinde üzerlerine aldıkları yük öyle büyük bir yüktür ki, taşıyabilmeleri için Allah onların yardımcıları olur inşallah.
Yaklaşık 7 senedir içinde bulunduğum derneğimizin İl Başkan Yardımcılığı ve İl Başkanlığını da yapmış ve Genel Merkez ile de yakın ilişki ve istişarelerde bulunan birisi olarak bu göreve talip olurken, bu süre içinde çok büyük bir stres yaşamayı da göze almaları gerekiyor.
Ancak kim ne der ise desin geçmiş yönetimler zamanında özlük haklarımızın “olmazsa olmaz kalemlerinden, ¼ gibi, aylık 100.00 TL gibi ve özellikle de intibak gibi sorunların çözülmüş olması nispeten gelecek olan başkan ve yönetim için daha rahatlatıcı bir durum sunmaktadır onlara.
Bundan başka yine emekliliğini 3 üncü derece 3 üncü kademeden yapmış olanlar, intibak düzenlemesi ile 2 inci derece 3 üncü kademeye yükselmişler ve kesin olmamakla birlikte 6-7 bin civarındaki bu emekli meslektaş kitlesi, yeni başkan ve yönetimi bu konuda yoğun bir baskı altına alacaktır.
Yine 1975 olaylarının mağdurları nispeten intibak ile derece kademe yönünden rahatlamışlardır ama, hala üzerlerindeki “1975 TSK İsyancıları” yaftası kalkmış değildir.
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri personeli içinde Astsubay ve Uzman Çavuşlar da en az diğer unsurlar kadar vazgeçilmez unsurlardır. TSK’nın bir kesimine değişik adlarla 8 adet tazminat verip, bu iki sınıfa ait personeli emeklileri de dâhil olmak üzere bu konuda yok saymak ilk önce TSK’nın “BİZ BİR AİLEYİZ” sloganı ve ters düşmektedir. Bu konuda da hem çalışan hem de emekli personelin baskısı daima yeni genel başkan ve yeni yönetim kurulu üyelerinin üzerinde olacaktır.
Bu maddi hakların dışında, TSK içindeki son zamanlarda kısım kısım da olsa yapılan Disiplin Yönetmeliği, Askeri Ceza Kanunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu değişikliklerinde assubayların aleyhine birçok düzenleme yapılmıştır. Aleyhte yapılan bu düzenlemelerin düzeltilmesi için çalışmalar yapılması hususunda da yeni genel başkan ve yeni yönetim kurulu sürekli olarak özellikle çalışanlar tarafından baskı altına alınacaktır.
Yine tecrübelerimden edindiğim bilgilere göre, TEMAD kurumsal kimliği üzerine yapılan bütün eleştiriler, Yönetimle ilgili olarak yapılan acımasız eleştiriler delege nezdinde asla kabul görmemektedir.
Zira derneğin tüzüğü açıktır, yapılması gerekenler, tüzüğün ve diğer mevzuatın zorlanmasıyla yapılan faaliyetlerdir.
Ben her şeyden önce adayların kendi projeleriyle delege karşısına çıkmaları gerektiğini, geçmişe dönük yapılan eleştirilerin çok da karşılık bulmadığını söyleyebilirim.
Adayların şube ziyaretlerinde dile getirdikleri konuların ve konuşmaların çok önemli olduğunu, burada sorulan sorulara verdikleri cevapların orada bulunanların zaten çoğunun kendilerini seçecek delegeler olması münasebetiyle çok önemli olduğunu söylemeliyim.
Genel merkez genel kurulunda adayların yapacakları konuşmalar, açıklayacakları projeler, sorulan en ağır sorulara bile takınacakları tavırlar, verecekleri cevaplar seçilip seçilememe konusunda en belirleyici kriterler olacağını düşünüyorum.
Bundan başka, sadece Genel Başkan adayının; kişiliği, bilgisi, yeteneği, giyimi kuşamı değil, hizmet vereceği ekibin de kimlikleri, kişilikleri, geçmişte sosyal medya ya da gerçek hayatta ki tutum ve davranışları, kullandıkları dil, meslektaşlarımıza yaklaşımları, gibi hususlar da seçimin en önemli belirleyici unsurları olacaktır. Bu sebeple, Genel Başkan çalışma arkadaşlarının isimlerini ve özgeçmişlerini seçim anında değil, daha önceden kamuoyuna tanıtmalarının da kendi açılarından faydalı olacağını düşünüyorum.
TEMAD VE SİYASET
Bazı arkadaşlarımız, “dernek üzerinden siyasi ikbal temin etmeye çalışmak” şeklinde bir cümle kurup bunu yapacaklara karşı çok ağır hitapta bulunuyorlar. Ben şahsen, bu konularda kendiliğinden gerçekleşebilecek bazı durumlar için toleranslı davranmak gerekir diye düşünüyorum. Her birimizin hedefinde, aslında gerçekleşme ihtimali hiçbir zaman plan dışı tutulmaması gerekir ve buna hazırlıklı olunması gerekir.
Diyelim ki bir arkadaşımız genel başkan oldu, genel merkez yönetim kurulu üyesi oldu ya da şube başkanı, şube yönetim kurulu üyesi oldu. Özellikle de başkanlar için önümüzdeki 2019 yılında genel seçimlerde ya da yerel seçimlerde kendisine adaylık teklifi gelmesi halinde bu görevlerini bırakıp mutlaka milletvekili ya da belediye başkanlığı adaylıklarına koşmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde değişik partilerin üyesi olan, il genel meclisi üyesi olan, il ilçe yönetimlerinde bulunan çok sayıda yönetim kurulu üyelerinin varlığı bilinmektedir. Bu da derneğimiz açısından sağlıklı bir durumdur aslında.
Milletvekilliği adaylığı açıklayanlar için tedbir alınırken sadece Genel merkez yönetiminden aday olanlar için bunun yapılması, il ve ilçe teşkilatlarında adaylık açıklayanların dernekten istifa etme konusunun kendilerine bırakılması hususu bence yanlış bir karardır. her iki halde de aynı müeyyidelerin uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
Milletvekilliği öyle kolay kolay erişilecek bir görev değildir. Mesela genel başkan seçilen arkadaşımız; çıktığı televizyon programlarında, konuştuğu platformlarda, gittiği ziyaretlerde, yaptığı faaliyetlerde öyle bir başarı sağladı ki “A” Partisinin dikkatini çekti ve milletvekili olma teklifi yapıldı kendisine. Şimdi böyle bir durmda arkadaşımıza karşı çıkmanın hiçbir doğru açıklaması olamaz. Burada kendi düşüncelerine göre eleştiri yapan arkadaşlarımızın da demokrasi anlayışından şüphe etmek gerekir. Hangi partiden böyle bir teklif gelirse gelsin arkadaşımızın mutlaka değerlendirme yapması gerekir ki bizi TBMM’de temsil edecek bir meslektaşımız olsun. Diğer meslek erbapları bunu akıllıca yaparken bizler neden yapmayalım ki?
Çünkü milletvekilliği ya zenginliğinden ya çok önemli ve uluslararası bir başarıdan ya akraba ve hısımlıktan ya da sivil toplum kuruluşları, mesleki kuruluşların başkanlıklarından ya da hapishanede yatmış olmaktan “mağdur edebiyatlarından” dolayı kazanılan payelerden olunabiliyor. Bu konudaki şahsi düşüncem; keşke ama keşke benim meslektaşımdan birisinin TEMAD Genel Başkanlığı yoluyla Milletvekilliğine gidebilse.
Bu demek değildir ki; görev yaptığı sırada belli bir partiye bağlanmış olsun, sadece onunla görüşsün ve onun propagandasını yapsın. Hayır, bütün siyasi kurum ve şahıslarla (sadece vatan hainleri hariç) görüşmeli ve istişarede bulunmalıdır.
Önümüzdeki dönemin en önemli konusu da Genel Merkezin Hükûmet ve Genelkurmay Başkanlığı ile istişareyi sağlayacak zeminlerin hazırlanmasıdır.
Türkiye Emekli Assubaylar Derneği’nin geçmişte yaptığı her şeyin haklarımızın kazanılmasında önemli katkısı olduğunu düşünen biriyim. Konuşulduğunda bazılarınca yapılmasının çok yanlış bulunduğu söylenen ne kadar faaliyet varsa alınan haklarımızın sebebi o eylem ve söylemlerdir. Alınan haklar ve kazanımlar gerçeği önümüzdedir. Fakat “şu şu faaliyetler yapılmasaydı tazminatlar da alınırdı, 9/2’de alınırdı” hipotezi ise varsayımdan öte bir şey değildir. Aslında tazminatlar da zamanın Başbakanı tarafından verileceği hususunda söz verilmişti ama son anda verilmesinden vazgeçilmiştir. Bu çok önemli bir olaydır ve bunun üzerine mutlaka gidilmelidir. Çünkü devletin verdiği söz, “devlette devamlılık esastır” prensibi gereğince mutlaka yerine getirilmelidir.
Ayrıca Jandarma Genel Komutanlığının İçişleri Bakanlığı’na bağlanması ve Polis Teşkilatı ile yan yana görev yapacak olması burada da bir büyük haksızlığın mevcudiyetini daha da gün yüzüne çıkarmıştır.
Polis Meslek Yüksek Okulları (PMYO)’ndan mezun olanlar göreve 9 uncu derece 2 inci kademeden başlarlarken, Jandarma Meslek Yüksek Okulu (JAMYO)’ndan mezun olanların göreve 9 uncu derece 1 inci kademeden başlaması biz assubayların ayıbı olmaktan çok Astsubay Meslek Yüksek Okulları(AMYO)’nın statüsünü hazırlayan kurumların ayıbıdır.
Bu konular yeni genel başkan ve yeni yönetimlerin başını ağrıtacak önemli konulardır.
Genel Merkez yönetimlerinin şubelerle irtibatını hiç aksatmadan devam ettirmesi lazımdır. “Şube Başkanlarının zaman zaman Ankara’da ya da bir başka şehirde toplanması ve istişarelerde bulunması hususu” kulağa çok hoş gelen bir durum olsa da, bunun pratikle çok ilişkisi olacağına en azından günümüz şartlarında pek de kani değilim. 100-150 kişinin yol parası, konaklama ücretleri v.s konularında epeyce sıkıntı yaşanacağından bu konuda bir finans kaynağı bulunursa ve bu talep böylece zaman zaman yerine getirilebilirse mükemmel bir iş olur diye düşünüyorum. Ancak, Şube Başkanları ile Genel Başkanın ya da yerine Genel Merkezden bir yöneticinin hiç değilse belli aralıklarla istişarede bulunması çok önemli bir faaliyet olur.
Bu konuda Mayıs 2017 tarihine kadar il başkanlığını yaptığım Konya Şubemizden çok güzel bir örnek verebilirim. Biz halen de devam eden “Yer Alma Projemiz” ile ilgili olarak bir anahtarlık yaptırdık. Hem Konya Şubemiz ve hem de en az 65 şubemiz bu konudan gelir elde etti. Hem her şeyiyle biz uğraştık ve hem de diğer şubelerimiz suya sabuna dokunmadan az ya da çok gelir elde ettiler. Bu tür projeler geliştirilebilir ve gelir kaynakları yaratılabilir.
Derneğin en önemli faaliyetlerinden birisi de İNTERNET hizmetleri olmalıdır. Mevcut Genel Merkez Yönetimi bütün şubeleri kapsayan WEB siteleri kurdu. Ne yazık ki önemli bir sayıdaki şube 5 yıl geçmesine rağmen hala sitelerini faal hale getiremediler. Sadece bu konuda ehil bir görevli olmalı ve şubelerle bu konuda sürekli irtibatlı olmalı ve internet hizmetlerini profesyonel hale getirmelidirler. Bu sitelerin tanıtım alanları marifetiyle de gelir kaynakları meydana getirilebilir.
Bu işlerle uğraşacak, gecesini gündüzün bu faaliyetlere ayıracak, meslektaşlarının dertleriyle dertlenecek, sevinçleriyle sevinecek yönetimlerin göreve gelmesiyle “olmaz” sanılan her türlü faaliyetin olabileceğini gösteren şubelerimiz var. Daha 5 yıl önce esamesi okunmayan ama şu anda en önde adından bahsedilen şubelerimiz varken, “olmaz olmaz” demek, çalıyı tepeden sürümek anlamına gelir. Kimse oraları koltuk kaygısıyla kullanmak için geliyorsa şimdiden vazgeçip üyelikte kalsın. Bu derneğin bilinçli üyeleri gelecek olan Genel Başkanı da yönetimi de asla rahat ettirmez bilesiniz.
Dört gündür devam ettirdiğim seçim yazımın sonuncusu olan bu yazımdan sonraki gelişmeler doğrultusunda zaman zaman yazmaya çalışacağım. Okuyan gözlerinize ve her yerinize sağlık diliyorum.
Adaylıklarını açıklayan ve açıklayacak olan tüm meslektaşlarımıza da çıktıkları yolda başarılar diliyorum.
Tayyar Yıldırım