All for Joomla All for Webmasters
  • 1200 TL EK ÖDEME ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

    1200 TL EK ÖDEME ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

  • ASB. GÖREVE BAŞLANGIÇ DERECESİ YASA TEKLİFİ ÜZERİNE

    ASB. GÖREVE BAŞLANGIÇ DERECESİ YASA TEKLİFİ ÜZERİNE

  • Muhtarlar ihya oldu, biz ise

    Muhtarlar ihya oldu, biz ise "fakire bir sadaka" turları yapıyoruz

  • İKİ SEÇİM- İKİ SONUÇ

    İKİ SEÇİM- İKİ SONUÇ

  • TEMAD'IN SEÇİMİ

    TEMAD'IN SEÇİMİ

  • TEMAD İÇİN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

    TEMAD İÇİN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

  • Dernekler Yönetmeliğinde Önemli Değişiklikler

    Dernekler Yönetmeliğinde Önemli Değişiklikler

  • Emekli Asb. Fahrettin Bağrı İyi Parti Grubunda Astsubayları Anlattı

    Emekli Asb. Fahrettin Bağrı İyi Parti Grubunda Astsubayları Anlattı

  • DÜNYA ASTSUBAYLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

    DÜNYA ASTSUBAYLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

  • Hamza Dürgen'in Sinan Engin'den ne farkı var?

    Hamza Dürgen'in Sinan Engin'den ne farkı var?

  • TEMAD’da İhraçlar ve Yalanlar…

    TEMAD’da İhraçlar ve Yalanlar…

  • HAMZA DÜRGEN’İ TEMAD’IN BAŞINA GETİRENLERE AÇIK MEKTUP!

    HAMZA DÜRGEN’İ TEMAD’IN BAŞINA GETİRENLERE AÇIK MEKTUP!

  • DELEGE OYUNLARINA DİKKAT! HATA MI, KASIT MI?

    DELEGE OYUNLARINA DİKKAT! HATA MI, KASIT MI?

  • ASTSUBAY KAMUOYUNA DUYURU

    ASTSUBAY KAMUOYUNA DUYURU

  • Aylık olarak verilen 100.00 TL.yi alıyor musunuz?

    Aylık olarak verilen 100.00 TL.yi alıyor musunuz?

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
Perşembe, 03 Kasım 2016 16:20

TBMM FETÖ Komisyonundan Notlar-5

Öğeyi Oyla
(0 oy)

18 Ekim 2016 Salı 

BAŞKAN: Reşat PETEK (Burdur) 

----- 0 ----- 

BAŞKAN – Çok değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, değerli basın mensupları; Fetullahçı Terör Örgütünün 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Girişimi ile Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4 siyasi parti grubunun ortak önergeleriyle kurulan Araştırma Komisyonumuzun 4’üncü toplantısını açıyorum. 

Bugün, programımızda, önceden bilgisine başvurmak üzere davet ettiğimiz, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinden kamuoyunda ismi gündeme gelen, bilinen, şu anda Genelkurmay İkinci Başkanımız o tarihte 1. Ordu Komutanı Sayın Ümit Dündar ilk dinleyeceğimiz konuğumuz. 

Şimdi, ilk konuğumuz Sayın Ümit Dündar Bey’i -geldiler kendileri, yan odada- davet ediyoruz. 

Hoş geldiniz Sayın Dündar. 

GENEL KURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sağ olun Sayın Başkanım, teşekkürler. 

BAŞKAN – Bizi kırmadınız, davetimize icabet ettiniz. Araştırma Komisyonumuza teşvik ettiniz. Ben, komisyon üyesi arkadaşlarım ve Başkanlık Divanı adına hoş geldiniz diyorum. 

GENEL KURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sağ olun Sayın Başkanım. Ben de, değerli komisyon üyeleri ve değerli basın mensupları olarak hepinize teşekkür ediyorum. 

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, siz görüntüleri alırken, Komisyonumuzun Başkanlık Divanında Sözcü Arkadaşımız Sayın Belma Hanım, konuğumuzun çok kısa özgeçmişini şimdi sizlere okuyacak. 

Buyurun Belma Hanım. 

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ediyorum. 

Hoş geldiniz öncelikle Komisyonumuza. 

GENEL KURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Teşekkür ederim.  

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Orgeneral Ümit Dündar, Genelkurmay İkinci Başkanı. 

1955, Manisa doğumlu. FETO/PDY darbe girişiminin engellenmesinde büyük rol oynadı. 

Evli ve 2 çocuk babasıdır. 

İngilizce bilmektedir. 

1975'te Kara Harp Okulundan asteğmen, istihkam okulundan da teğmen rütbesiyle mezun oldu. 

1985'te Kara Harp Akademisinden mezun olarak kurmay subay oldu. 

2001'de tuğgeneral, 2005'te tümgeneral, 2009'da korgeneral, 2013te orgeneral rütbelerine terfi etti. 

2016 darbe girişimi sonrası Genelkurmay Başkan Vekili olarak atandı. 

28 Temmuz 2016 YAŞ kararıyla Genelkurmay İkinci Başkanı olarak atandı. 

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum. 

Sayın Dündar, hazırsanız buyurun efendim. 

GENEL KURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sayın Başkanım, değerli komisyon üyeleri ve değerli basın mensupları; öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum ve sözlerime başlamadan önce de, bu 15 Temmuz gecesi hem milletimize karşı hem de başta Yüce Meclisimiz olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımıza karşı bu yapılan darbe girişimini başlangıçta tekrar lanetle anlamak istiyorum. 

Ayrıca, bu 15 Temmuz gecesinde, gerçekten, sahip olduğumuz değerlere ve Türkiye Cumhuriyetinin kurum ve kuruluşlarına sahip çıkmak için canlarını veren hem kahraman silah arkadaşlarımı, kahraman emniyet mensuplarını ve asil Türk milletimizin kahraman evlatlarından şehit olanlarını rahmetle anıyorum, yakınlarına ve aile fertlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum ve yaralılara da ayrıca acil şifalar diliyorum. 

Ayrıca, yine, bunu bir fırsat bilerek bir kez daha ifade etmek istiyorum ki bu 15 Temmuz gecesi menfur darbe girişimini yapan Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli üniforması arasına gizlenmiş olan bu teröristlerin kesinlikle Türk Silahlı Kuvvetleriyle bir bağlantısı olmadığını ve onların bir mensubu olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum. 

Müsaade ederseniz, bana tahsis etmiş olduğunuz süreye, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımı anlatmakla başlamak istiyorum. 

15 Temmuz Cuma akşamı yaklaşık 18.15 sıralarında ordu karargâhından ayrıldım ve konutuma geçtim. Bu konutta otururken -bir misafirimiz de vardı- saat 21.40 civarında Sayın İstanbul İl Emniyet Müdürümüz tarafından telefonla arandım. Telefonda, İstanbul İl Emniyet Müdürümüz, bana, Beylerbeyi ve Çengelköy bölgesinde bazı normal olmayan ve askerlerin de karıştığı bazı olayların olduğunu ifade etti ve herhangi bir bilgim olup olmadığını sordu. Ben de, kendisine, olaylardan bir bilgim olmadığını ve gerekli araştırmayı yapıp kendisine tekrar döneceğimi ifade ettim ve kapsamda ordu karargâhındaki görevli nöbetçi heyetini, bir de Beylerbeyi ve Çengelköy’e yakın olan Deniz Eğitim Komutanlığı var, o Deniz Eğitim Komutanlığının komutanını aramak suretiyle nöbetçi amirine emir vermesini ve Beylerbeyi ve Çengelköy bölgesinde ne gibi olaylar olduğunu belirleyerek bana rapor etmesini istedim. Oradan cevabı almadan İstanbul İl Emniyet Müdürümüz beni tekrar aradı ve bu sefer aramasında, Boğaz Köprüsü’nün üzerinde 2 tane Mercedes askerî aracın ve askerlerin olduğunu ve ellerinde de silah olduğunu, yine, bu konu hakkında da bilgim olup olmadığını ifade ettiğinde de yine bu konu hakkında da bir bilgim olmadığını kendisine ifade ettim. Ancak, kendisiyle yaptığımız konuşmada ortada endişeli bir durumun olduğunu hissettim. Kendisi de, zaten, soru olarak da bana “Endişelenecek bir durum var mı?” diye sorduğunda da, benim de herhangi bir bilgim olmadığını, ancak, kendisi tarafından ve benim tarafımdan yapılan konuşmada olayın bu kadar ciddi olabileceği veya bir endişeye mahal verecek bir durum olduğuna göre, bölgeye derhâl gitmemin uygun olacağını telefonda değerlendirdim ve kendisine nerede olduğunu sorduğumda, kendisi Boğaz Köprüsü’ne doğru intikal hâlinde olduğunu bana ifade etti ve bunun üzerine ben de kendisine Boğaz Köprüsü’nün Anadolu Yakası’ndaki o Boğaz Köprüsü’nün ayağının altında kendisiyle buluşacağımı, oraya geldiği takdirde bir araya gelip durumu değerlendireceğimizi ifade ettim ve ifade etmemi müteakip de, kendi korumalarıma aracı hazırlayıp tekrar oraya gitmek için emir verdim ve muhtemelen, giyinmeyi müteakip de, yanlış söylemezsem eğer 22.20 civarında konutumdan hareket ettim, tek araç, sivil kıyafetliydim ve bir koruma ve şoförümle birlikte Boğaz Köprüsü’ne doğru yola koyuldum. Orada hem Sayın Emniyet Müdürümüzle bir araya gelip durumu değerlendirelim hem de Boğaz Köprüsü’ndeki olaya belki ferdî olarak müdahale etmem sonucunda olayı önleyebileceğimi o anda değerlendirmiştim. Tabii, yolda giderken bu İstanbul’daki gelişmeleri üst makamlara rapor etmek maksadıyla, sırasıyla Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanımızı, Kara Kuvvetleri Komutanımızı, Genelkurmay İkinci Başkanımızı ve Genel Kurmay Başkanımızı telefonla arayarak durumu rapor etmek istedim. Ancak, dört telefondan da herhangi bir cevap alamadım. Cevap alamayınca tabii, gene durum daha da bir endişeli veya sıkıntılı bir görünüm kazanıyordu. 

Bu arada, gene, ben aklımda “Bu Çengelköy ve Beylerbeyi tarafında olan durum acaba nedir?” gibi endişeyi kafamda taşıdığım için yolda giderken Kuleli Askerî Lisesi Komutanını arama ihtiyacı hissettim. Komuta devir-teslimi Perşembe günü yapılmıştı. Dolayısıyla, yeni telefon yoktu ama aradığım telefon eski komutanın telefonu olduğu için muhtemelen makam telefonu kendi aralarında değişmiştir düşüncesiyle o telefonu çevirdim. Telefonu çevirdiğimde eski, devreden Kuleli Askerî Lisesi Komutanı çıktı ve kendisiyle görüştüğümde, kendisi, yeni gelen, emir-komutayı yeni alan komutanın kendisinin anlam veremediği bazı şeyler yaptığını, dolayısıyla, gelişmelerden kuşkulu olduğunu ifade eden cümleler kullandı, ama açıklayıcı bir husus vermediği için, ben de telefonu kapatıp Boğaz Köprüsü’ne doğru intikale devam ettim. Boğaz Köprüsü’ne geldiğimde Sayın İstanbul İl Emniyet Müdürümüzle bir araya geldik ve onunla kısa bir değerlendirme yapıp karşıdaki -zaten araçlar da görüş mesafesindeydi- fakat gene de olayın sonucundaki resme benzer bir tablo zihnimizde yaratılmadığı için belki müdahaleyle önlenebilir düşüncesiyle, kendi aracımla o araçların yanına doğru ilerledim. Fakat oraya gittiğimizde, oradaki kişilerin -asker kılığına girmiş o teröristlerin diyelim- havaya ateş ettiklerini ve dostane bir tutum sergilemediklerini görünce tekrar İstanbul İl Emniyet Müdürümüzün yanına geldim. İstanbul İl Emniyet Müdürünün yanına geldiğimizde, bu arada tabii, televizyon da olmadığı için takip edemiyoruz ancak gelen bilgilerden, Ankara’da da bazı gelişmelerin olduğunu duyunca artık olayın çapı ve ne şekilde olduğu yavaş yavaş zihnimizde canlandı ve olayın Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde belli bir grup tarafından yapılan bir hareket olduğu kanaati bende oluştu çünkü benim de gelişmelerden ve olaydan hiçbir haberim yoktu. 

Tabii, bu arada, Boğaz Köprüsü’ne doğru giderken öncelikle Merkez Komutanımızı aradım, tuğgeneralimizi, onun konuyla ilgilenmesi anlamında tekrar bölgeye gelmesi emrini verecektim ancak kendisiyle buluşamadım, telefonla görüşemedim, kendisi bir başka bölgedeymiş. Onun üzerine, onun yardımcısı olan, ondan sonra gelen kıdemli albay arkadaşımızı aradım, onun da derhal Boğaz Köprüsü bölgesine müdahale edecek şekilde bir hazırlık yapmasını talep ettim. Bu arada da İstanbul’daki birliklerin komutanı olan tümgeneralimiz var, Yavuz Türkgenci. Kendisini arayarak onun da birlik komutanıyla hemen temas kurup gelişmelerin ne durumda olduğunu, birliklerin ne durumda olduğunu bana rapor etmesini ve kendisinin de Boğaz Köprüsü’ne, benim yanıma gelmesini emrettim. Bu gelişmelerden sonra, yaklaşık, herhâlde 22.45 veya 22.50 civarında hem Yavuz Türkgenci tümgeneralimiz geldi hem de Sayın Valimiz, İstanbul Valimiz de telefonla görüşmemizi müteakip o da yanımıza geldi. Dolayısıyla, İstanbul’da, olayın başlangıcında küçük bir kriz masası gibi, Sayın Valimiz, ben ve Sayın İl Emniyet Müdürümüz Boğaz Köprüsü’nün Anadolu yakası bölgesinde üçümüz bir araya geldik ve orada durum değerlendirmesini yapmaya çalıştık. Tabii, 22.45 civarlarında yaptığımız değerlendirmede, öncelikle yanımda olan ve 3. Kolordu’ya vekil olarak bakanla -çünkü Kolordu Komutanımız izindeydi, görev başında değildi- yaptığımız değerlendirmede, İstanbul’daki 5 birliğimizin bu menfur darbe girişimine bazı unsurlarıyla katılmakta olduğu bilgisini aldık. Dolayısıyla, bunun üzerine, derhâl benim ordu komutanlığına bağlı olan 2 birliğim daha var, ana has (ast) birlik olarak, kolordu; Çorlu ve Gelibolu. Çorlu ve Gelibolu’daki iki korgeneralimizi aradım. Onlar da durumun ne olduğunu, birliklerde bir hareketlenme var mı, yok mu diye onu öğrenmek isteyip, rapor alıp ona göre karar vermek amacıyla ve o arada 5. Kolordu Komutanımız olan Çorlu’daki komutanımızdan bu menfur darbe girişimini yapan kişilerin yayınlamış oldukları sahte emrin kendilerine ulaştığını Kolordu Komutanımız bana söyledi. Dolayısıyla, bu sahte emrin de yayınlandığını duyunca zaten artık karşımızda bir darbe girişimi olduğu yüzde 100 kesinlik kazandı. Ancak hem Çorlu’daki hem de Gelibolu’daki arkadaşlarımız, 2. Kolordu Komutanımız da bu yayınlanmış olan sahte emri uygulamayacaklarını ve emir-komuta sistemi içerisinde kaldıklarını açıkça ifade ettiler. Ben de kendilerine birinci öncelikle kendi birliklerine sahip olmalarını ve o birliklerin kışlalardan çıkmayarak kesinlikle İstanbul istikametine gelmemeleri gerektiği konusunda emir verdim. Hatta, eğer ihtiyaç olursa, bir kısım birlikleri de hazırlamaları konusunda da emir verdim. Ayrıca, bu İstanbul’daki birliklerimizin dışında bize İstanbul’u takviye edecek veya Trakya’dan gelecek olan birliklerin gelmesini önleyecek olan Tekirdağ-Çerkezköy’de bir tugayımız var, o tugay komutanlığımıza da 3. Kolordu Komutan Vekilimiz Yavuz Paşa vasıtasıyla emir vererek onların da gerekli hazırlığı yapmasını ve emir verildiği takdirde tarafımdan, İstanbul bölgesine intikal etmeye hazır olmaları emrini ilettik. 3. Zırhlı Tugay Komutanımız da tereddütsüz olarak emrimizi uyguladı. Yaklaşık 23.45 civarına kadar hem Sayın Valimiz, ben ve İl Emniyet Müdürümüz, artı bir de 3. Kolordu Komutan Vekilimiz bu Boğaz Köprüsü bölgesinde kaldık ve daha sonra oranın güvenli olmadığı, daha güvenli bir yerde çalışmamızın uygun olacağını değerlendirerek bir başka bölgeye geçtik. İl Emniyet Müdürümüz ve Yavuz Paşa, Boğaz Köprüsü’nde kaldı, biz Sayın Valimizle birlikte bir başka bölgeye geçtik. O daha sonra başka bir yer değiştirdi tekrar. O ikinci yer değiştirdiğimiz esnada, devamlı, gerek 5. Kolordu, Çorlu’yla, gerekse Gelibolu’yla gerekse yanından ayrılmış olduğum Yavuz Paşa’yla temaslarımız devam etti. Yaptığımız ilk değerlendirmelerde, hem köprüde hem daha sonraki değerlendirmelerde, bu birliklerin, menfur darbe girişimine katılan birliklerin de içinden belli bir kısmının darbeye iştirak ettiğini öğrenince biraz daha içimiz İstanbul açısından rahatladı. Dolayısıyla, bizim için önemli olan o noktada artık hem daha fazla birliğin kışlalardan çıkmasını önlemek hem de Trakya’daki birliklerimize sahip olmak şeklinde genel stratejiyi belirledik ve bu kapsamda, Yavuz Paşa’nın verdiği emirle, kendisi temas kurabildiği komuta kademesindeki bazı personelle birlikte, hem 2. Zırhlı Tugay dediğimiz Kartal-Maltepe’deki hem de Hasdal tarafındaki tugayın kışlasında kontrolü ele geçirmek maksadıyla kendisi görevlendirmeler yaptı. Bu ikinci yerde faaliyetlere devam ederken birçok kişiyle telefonla görüştüm. Bu görüştüğüm kişiler içerisinde de, daha önce basına yansımış olduğu gibi, eski Genelkurmay Başkanımız Necdet Özel Paşa’yla da görüştük. Kendisiyle 2 veya 3 defa -tam olarak hatırlamıyorum ama birden fazla değil, 2 olduğu kesin- görüşme yaptım. Kendisi tarafından bazı konular gündeme getirildi ve karşılıklı görüştük. 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hangi konularda Paşam? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – “Hangi konular?” derken, genelde Sayın Genelkurmay Başkanımızın, resmin ne olduğunu görmek anlamında, hangi birliklerin ve kimlerin bu faaliyetlere iştirak ettiği konusunda soruları oldu, ben de kendisine o kapsamda soruları cevaplandırdım. İkinci aşamada da, yine, olayın nasıl gittiği ve o birliklerin katılım konusu gündeme geldi, gene o konuda kendisine birkaç cümle ifade ettim ve bu arada da, Sayın Valimizle yaptığımız görüşme sonucunda da televizyona bir açıklama yapmamızın yararlı olacağını değerlendirdik. Sayın Valimiz kendi görev sahası itibarıyla, ben de kendi görev saham itibarıyla, öncelikle Sayın Valimiz bir açıklama yaptı ve müteakiben kendisinin açıklamasını müteakip ben bildiğiniz açıklamayı yaptım. Açıklamayı yaptıktan sonra, tabii, saatleri ve zamanları hatırlamam mümkün değil ama… 

BAŞKAN – Başkanım, kayda geçmesi bakımından, o açıklamanızı özet olarak ifade ederseniz çok iyi olur. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Yapmış olduğum açıklamada, bu menfur darbeyi yapanların Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde küçük bir grup olduğunu, bu darbe girişiminin önlenmesi maksadıyla, emir-komuta zinciri içerisinde 1. Ordu Komutanlığınca her iki türlü tedbirin alındığını, halkımızı bu konuda endişeye sevk edecek bir durum olmadığını ifade ettim. Bu görüşmeler esnasında yine Ege Ordu Komutanımız beni aradı, Orgeneral Abdullah Recep. Kendisi bu açıklamanın, yani tarafımdan yapılan açıklamanın iyi olduğunu ifade etti ve kendisinin de açıklama yapacağını ifade etti. Bunun üzerine, kendisiyle konuşurken, değerlendirme yaparken, Kara Kuvvetleri Komutanlığı içerisinde hem onun hem de benim temasta olduğum komuta kademesi içerisinde benden daha kıdemli bir kimsenin olmadığı konusu gündeme gelince, ben de kendisine hem 2. Ordu hem de 3. Ordu Komutanıyla da görüşerek yapmış olduğumuz benzer açıklamaları -Ege Ordu Komutanımıza o aşamada o açıklamayı yapmamıştı- onunla birlikte, hem 2. hem de 3. Ordu Komutanımızın açıklama yapmasının uygun olacağını değerlendirdik ve 3. Ordu Komutanıyla da görüştüm. Ancak 2. Ordu Komutanıyla da 2 defa görüştük Serdar Paşa’mızla da, 3. Ordu Komutanıyla da 2 defadan 1’inde görüştüm ama önde mi, önceki konuşmada mı, arkadaki konuşmada mı, hakikaten, gerçekten hatırlamıyorum ve onların da açıklama yapmasının yararlı olacağını, en azından Silahlı Kuvvetler olarak bir bütünlük sağlayacağını olayın değerlendirdik ve sonra gelinen nokta itibarıyla, Ege Ordu Komutanımız ile 3. Ordu Komutanımızın telefon numaralarını aldılar. Zaten bende vardı. Telefon numaralarını Valilik vasıtasıyla televizyon kanallarına ilettik. Hangi kanal olduğunu şu anda hatırlamıyorum. Valilik kanalıyla iletildi ve neticede kanallar hem 3. Ordu Komutanımızı hem de Ege Ordu Komutanımızı arayarak, onların da televizyona bağlanarak açıklama yapılması sağlandı. Daha sonra da benim emir komutam altında olan Çorlu’daki ve Gelibolu’daki kolordu komutanları vardı. Onların telefon numaralarını da gene Valilik kanalıyla televizyon kanallarını iletmek suretiyle o ikisinin de açıklama yapmasını sağladık. Dolayısıyla, benim açıklamamın yanında bu komutanlıkların da açıklama yapması tamamen artık Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu işin içerisinde olmadığı konusunda halkımıza ve milletimize yeterli güvenceyi verdiğini değerlendiriyoruz. Buradaki çalışmalar esnasında, belirttiğim gibi, devamlı olarak diğer kolordularla temastaydık. Bunlar esnasında Çorlu’ya bağlı Lüleburgaz bölgesindeki bir birlikte bir hareketlenme oldu. Başlangıçta bir birlik çıkarken Kolordu Komutanımız devreye girerek onu önledi fakat arkasından bir başka birlik İstanbul istikametinde hareket etti. O hareketi önlemek için de hem Sayın Valimiz Kırklareli Valisiyle hem de Kolordu Komutanımız görüşmek suretiyle, yol önlerinin bu gişelerde önlenmesi ve kesilmesi konusunda tedbirler alındı. Bu arada da, her ihtimale karşı, “Oradan geçerler.” düşüncesiyle, 3’üncü Zırhlı Tugay’a Tümgeneral Yavuz vasıtasıyla verdiğim emirle bir bölük kadar birliği de İstanbul yoluna çıkararak onların yolunu kesmek üzere tedbir aldırdık ama onlar da oraya gelemeden gişelerde kaldılar. Bunun dışında, Edirne’de çok ufak birkaç hareket oldu. Gelibolu kolordu bölgesindeyse, askerî birliklerden ziyade, oraya Çanakkale’de tarihî yerleri gezmek ve etüt yapmak maksadıyla gelen Harp Okulu öğrencileri vardı. onların bir hareketlenmesi oldu. Onu da Kolordu Komutanımız durdurdu. Dolayısıyla, 2. ve 5. ; yani, Gelibolu ve Çorlu’dan önemli bir sıkıntı çıkmadı. Bu arada “3. Zırhlı Tugayı İstanbul’a getirelim mi, getirmeyelim mi?” tartışmaları aramızda devam ederken, zaten halkımız da darbeyi önlemek maksadıyla girişimde bulunmaya başladığında o birlikleri de getirsek, onların da gene halkımız arasından geçip yani kendilerinin menfur darbeye katılanlar olmadığını ispat etmeleri biraz zor ve sıkıntılı olacaktı. Bu aşamalarda ihtiyaç duyulmadığı için onu da oraya getirmedik. Dolayısıyla, bu şekilde geceyi geçirmeye müteakip, saat 6.30 civarıydı herhâlde veya 7’ye doğruydu, Sayın Valimizle birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımızın gelmiş olduğu havaalanına doğru gidip, Sayın Cumhurbaşkanımızın yanına katılıp kendisini hem durum hakkında bilgilendirmek hem de direktiflerini almak maksadıyla Sayın Valimizle birlikte deniz yoluyla önce karşıya, oradan da havaalanına geçtik ve havaalanında Sayın Cumhurbaşkanımıza o ana kadar gelinen durum itibarıyla durumu hakkında bilgi arz ettim ve ondan sonraki safhada da 7.30’dan, 8’den sonra da Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın vermiş olduğu direktifler kapsamında diğer faaliyetleri icra ettik. O icra edilen faaliyetler içerisinde de önem taşıyanlar Akıncı veya Mürted Hava Üssü’nün uçaklar tarafından kullanılmaz duruma gelmesi ve oradaki kontrolün ele alınması konusu önem taşıyordu. O faaliyetleri icra etmeyi müteakip saat 11 gibi de basına yaptığım bir açıklama var ve o açıklamayı müteakip zaten olay o saatlere geldiğimizde yavaş yavaş şekillendi ve bir sıkıntı kalmamıştı dolayısıyla olaylar da bu şekilde sonuçlandı. 

O geceyle ilgili olarak benim değerli heyetinize arz edeceğim hususlar bunlar. 

Arz ederim. 

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum. O geceyle ilgili yaptığınız açıklamalar itibarıyla aydınlatıcı bilgi verdiniz. 

Şimdi, Sayın Başkan, sizin, İstanbul 1’inci Ordu Komutanı olarak ayrıca şu andaki ifadelerinizden de görüşmeler yaptığınız Gelibolu, Çorlu, Ege Komutanlıklarında da rütbe olarak kıdemli komutan olduğunuzu öğrenmiş oluyoruz. 

Şimdi, tabii, Komisyonumuz hem o gece yaşananlar fevkalede önemli hem de bu darbe girişimini kimin organize ettiği konusu önemli. Şimdi, bu süreci geceleyin yönettikten ve bütün ülkemizi rahatlatan vatanına bağlı askerlerimiz, Emniyetimiz, vatandaşımızın ortak duruşuyla darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra elbette ki “Nasıl oldu da Silahlı Kuvvetler içinde asker elbisesi giymiş –sizin de ifade ettiğiniz gibi- bir grup hain böyle bir girişimde bulundu? Bunlar nasıl organize oldu? Nasıl fark edemedik?” şeklinde mutlaka bir muhakeme, muhasebe yapmışsınızdır diye düşünüyorum. 

Bu çerçevede, şöyle bir sorum olacak: Siz 1’inci Ordu Komutanı olarak Silahlı Kuvvetler içinde darbe girişimi yapması muhtemel bir ideolojik yapılanma, bir örgütsel yapılanma olduğu konusunda önceden bir bilginiz, istihbari bir bilgi veya tahmininiz veya bu çalışmalarla ilgili, adına ne dersek diyelim, en azından ihtimalat olarak düşündüğünüz bir durum söz konusu muydu? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Yanı, açıkça ifade etmek gerekirse böyle bir ihtimalat hiç düşünülmüyordu ve değerlendirme olarak hiç yoktu ama Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisinde Fetullahçı terör örgütüne mensup kişilerin olup olmadığı konusunda zaman zaman istihbarat birimlerinden gelen duyumlar mutlaka oluyordu. O duyumlar esnasında kimlerin bu oluşum içerisinde olabileceği konusunda zaman zaman fikirlerimiz oluyordu ancak bu oluşumun hiçbir zaman için bir darbeye dönüşeceği konusunda kimsede bir kanaat hâsıl olmamıştı. 

Tabii, sorunuzun içeriğine girdiğimizde “Bu aşamaya gelinceye kadar ne oldu?” anlamı çıkabilir, öyle değerlendiriyorum. Tabii, bunu değerlendirirken sadece Türk Silahlı Kuvvetlerindeki yapılanmayı ele alırsak olumlu ve gerçekçi bir sonuca ulaşmamız mümkün değil yani bu yapının Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurum ve kuruluşlarında gelmiş olduğu durumu dikkate alıp ve bu toplumunda bir parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin de bundan etkilenmiş olduğunu bir kere dikkate almamız gerekiyor. 

İkinci olan husus da bu Fetullahçı terör örgütünün devlete sızma kapsamında izlediği yöntemler konusu belki gündeme gelebilir. Ayrıca, dönemler içerisinde Fetullahçı terör örgütüne bakış açısını belki dikkate almak lazım. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda belki bir sonuca varabiliriz. Tabii, buradaki sonuç da daha ziyade, bu yapılanmanın bu şekle nasıl geldiğini dikkate alarak “Gelecekte bununla tekrar karşı karşıya gelmemek için ne gibi tedbirler alınması gerekir?” noktasına bence gitmek için bunun üzerinde… Ki zaten Komisyonunuzun çalışma amaçlarının içerisinde birisi de o diye değerlendiriyorum. Dolayısıyla, buraya baktığımızda, başlangıçta, ilk yıllardan yani 80’li yıllardan itibaren terör örgütünün bu çalışma içerisinde olduğunu farz ve kabul ettiğimizde, başlangıçta uygulamış olduğu insan kaynağını değerlendiriyor. Bu kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılan ve ihraç edilen kişilere baktığımızda, hiçbirisi Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde almış olduğu eğitim sonucunda bu terör örgütüne katılmış kişiler değil, tamamı Türk Silahlı Kuvvetlerine katılmadan önce, daha ortaokul çağlarında –ki ifadelerinde de bunu açıkça ifade ediyorlar- almış oldukları eğitim ve yetiştirilmiş oldukları sorgusuz sualsiz olarak ve hiçbir mantık değerlendirmesi yapmadan kendi örgütüne itaat edecek bir insan tipi yetiştirerek buraya gelmişler. Bu noktadan itibaren baktığımızda, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili olarak sistemi sorgulayacak olursak; birincisi, personel temini esnasındaki sıkıntılar dikkate alınabilir. İkincisi de personel aldıktan sonra da takip ve kontrol edilmesindeki sıkıntılar dikkate alınıyor. Ancak, her iki noktada da kilit nokta, alınacak kişilerin, sınavı kazanmış olsa bile, sınavı kazandıktan sonra herhangi bir yasa dışı örgüt veya yapılanmaya mensup olup olmadığının tespit edilmesi konusu önem taşıyor. Bu kapsamda da Türk Silahlı Kuvvetlerinin maalesef kendi bünyesinde herhangi bir istihbarat birimi veya kaynağı yok dolayısıyla diğer kurumlardan gelen istihbarat bilgilerine dayanarak personel alımını icra ediyor. Bunu hiçbir zaman için sorumluluğu Türk Silahlı Kuvvetlerine atmak manasında söylemiyorum, gerçeği ifade etmek için yüce heyetinize arz ediyorum. Dolayısıyla, bana göre, geleceğe yönelik bir değerlendirme yapılacak olduğunda bu birinci konu. Bu personel temini konularını sadece Türk Silahlı Kuvvetleri için değil, kamudaki tüm kuruluşlardaki sınavlarda; bir, soruların güvenliği; iki, alınacak kişinin seçimi… Soruların güvenliği olarak olaya baktığımızda da -açık kaynaklara da yansıdığı şekilde- birçok sorunun bu örgüt tarafından alındığı ve kendi mensuplarına verildiği de açıkça görülüyor. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri de 2000 yılından itibaren -tarihini tam söyleyemeyebilirim, yanlış bilgi vermek istemiyorum ama kabaca 2000’li yıllardan itibaren- hem askerî liselere hem de harp okullarına alışları ÖSYM’nin yapmış olduğu sınavlara bağladı. Dolayısıyla, bütün yazılı sınavların tamamı 2000’li yıllardan itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerinin dışında yapılan bir sınav sonucu oluyor. Silahlı Kuvvetler olarak bize kalan sadece mülakatların yapılması konusu dolayısıyla bizim açımızdan bu mülakatlar önem taşıyor. Tabii, bununla birlikte, Silahlı Kuvvetlerin bu almış olduğu tedbirle cemaatin şekil değiştirmesini dikkate alırsak belli bir yerden itibaren cemaat legal görünümlü illegal yapıya dönüşüyor ve bir noktadan sonra da terör örgütüne dönüşüyor. Silahlı Kuvvetler de bununla bağlantılı olarak aldığı tedbirleri de devamlı olarak aslında geliştirmeye çalıştı. Örneğin, son zamanlarda bu mülakat komisyonlarına da sızmanın olabileceği ihtimaline karşı tedbir almak maksadıyla… Örneğin -almış olduğu tedbirlerden bir kısmı- 5 tane komisyon varsa -5 olarak yoktur mutlaka, değişik sayılarda çünkü- 15 komisyon belirleniyor. 15 komisyonun hangi numarayı alacağı 1’den 5’e kadar kurayla belli oluyor. O komisyona gidecek olan, gelen, sınavı kazanmış, yazılı sınavı kazanmış kişiler de yine kurayla hangi komisyona gideceğini belirliyor. Hatta, son senelerde bu komisyonların başına general seviyesinde ve hatta, son senelerde korgeneral seviyesinde personel görevlendirme suretiyle işin ciddi bir şekilde yapılması gerçekten büyük gayretler sarf edildi. Tabii, bunu aldıktan sonra bir de Silahlı Kuvvetlerde hizmet ettiği sürece ne yapıp ne yapmadığını takip etmek, herhangi bir yasa dışı oluşuma dâhil oldu mu, olmadı mı, onu takip etmek için de bir tedbir almak gerekiyor. O kapsamda da yine Türk Silahlı Kuvvetlerinin maalesef bünyesinde onları takip edecek yasal anlamda bir teşkilatlanma yok dolayısıyla bu konuda da belki bir tedbir alınmasında yarar var diye değerlendiriyorum. 

Bu konuda kabaca arz edeceğim bunlar. Eğer somut sorular varsa cevaplayabilirim. 

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. 

Sayın Dündar, tabii, açıklamanızda, yine “Haber alır almaz hiyerarşi içinde bir kalkışmanın olmadığı tespitlerimden sonra bir rahatladık, ona göre tedbirler aldık.” anlamında ifade ettiniz. Tabii, biz hep beraber şunu biliyoruz ki darbe girişimi Silahlı Kuvvetler içinde, hiyerarşi içinde olsa da, hiyerarşi dışı bir cunta tarafından yapılsa da hepsi Anayasa ve kanunlarımız çerçevesinde gayrimeşrudur, suçtur ama sanıyorum, o günkü, 15 Temmuzdaki kalkışmanın böyle bir hiyerarşik yapıda olmadığını ifade etmek için bunu dile getirdiniz.  

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Eğer yanlış anlaşıldıysa tekrar ifade etmek istiyorum. 

BAŞKAN – Hayır, hayır… 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Oradaki ifademiz, birlik sayısının az olduğu ve bu maksatla, bir kere, darbelerin yasa dışı olduğu. Ve, şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinde hiçbir personelin darbeyi benimsemediğini açıkça burada ifade etmek isterim bir kez daha. Oradaki düşüncelerim, sadece karşımızda az bir birliğin olması bizi bastırmak anlamında rahatlattı. 

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim. 

Orada bir yanlış anlaşılma da yok, belki genel anlamda ben Komisyon Başkanı olarak bunu söyleme gereği duydum. 

Şimdi, üst rütbeli generallerden önemli bir kısmının sevk ve idaresinde ve katılımıyla bu kalkışmanın gündeme geldiğini -en azından kamuoyuna yansıyan bilgilerden- anlıyoruz ve bunu araştırıyoruz. Sizce -yakinen tanıdığınız için- şu anda darbe girişimi suçundan tutuklu olup haklarında soruşturma devam eden üst rütbeli generallere baktığımızda veya üst rütbeli subaylara baktığımızda bunları şu dönemin… Ki Harp Okulu mezuniyet tarihine göre sanıyorum, işte, 1994’lü, 1995’li, 2004’lü, böyle bir anlatım da var Silahlı Kuvvetler içinde. Böyle bir vasıflandırma yani “Şu dönemin üst rütbeli subayları, generalleri buna öncülük etti.” diyebilir miyiz, böyle bir kanaate vardınız mı Sayın Dündar? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Benim şahsi fikrim, öyle bir kanaate varmak yanlış olur diye değerlendiriyorum. Ancak, olaya şu boyutuyla belki bakılabilir: Her geçen yılda… 1980’li yıllarda başlayan bir faaliyet dedik, “Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma o yıllardan, 1984’lü yıllardan itibaren başladı.” dediğimizde her yıl bu sızma oranının arttığını değerlendirirsek belki 2000’li yıllara geldiğimizde, 2010’lu yıllara doğru geldiğimizde bu sızma oranı daha fazla olmuş olabileceği için o devrelerden katılan miktar belki fazla olabilir. Yoksa, belli bir devrenin bir araya gelip de bunu yapacağı konusunda bende herhangi bir fikir oluşmuş değil. 

BAŞKAN – Peki efendim, en üst rütbeli… Şu anda haklarında soruşturmalar sürüyor, tabii, adli soruşturma boyutu ayrı bir konu. Hangi dönem? Yani “1980’li yıllardan itibaren” dediğinize göre, en üst rütbeli komutan hangi dönem harp okulu mezunu olarak anılır, anılıyordur? En azından, biliyorsanız… 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – İsterseniz –buna cevap vermeyeyim demeyeyim de- daha yargılama devam ettiği için kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu şu anda ifade etmek, dolayısıyla, “Bu devrede en yüksek bu var.” demek yanlış olabilir diye değerlendiriyorum, onun için, müsaadenizle cevap vermeyeyim bu soruya. 

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. 

Bir de şunu merak ediyorum: 1’inci Ordu Komutanlığı olarak özellikle, 17-25 Aralıktan sonra yani yargı aracılığıyla bir darbe girişimi gündeme geldikten sonra Türkiye’de adli makamlarda, Emniyet makamlarında, önceden “cemaat” olarak anılan, şimdi “Fetullahçı silahlı terör örgütü” olarak ifade ettiğimiz bu yapılanmayla ilgili “paralel devlet yapılanması” adıyla soruşturmalar başladı –özellikle, adli süreç olarak ifade ediyorum- açılan davalar oldu yargı mensuplarıyla ilgili, dolayısıyla, 17-25 Aralık süreci âdeta bir milat gibi anılır oldu. Bu tarihten sonra da Türkiye’de Emniyet, yargı, diğer kamu kurumlarında paralel devlet yapılanması var ve bunun özünü de Fetullahçı terör örgütünün oluşturduğu noktasında soruşturmalarla, davalarla gündeme geldi. Bu, gündemi oluşturduğunda, en azından 1’inci Ordu Komutanlığı olarak sizin bünyenizde adli veya idari işlem yapıp ya da işlem yapılması için Genelkurmaya fezleke, dosya hazırlayıp sunduğunuz böyle bir çalışma oldu mu Sayın Dündar? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Şöyle ifade edeyim: 1’nci Orduda ben bir yıl süreyle çalıştım. O bir yıllık süre içerisinde tabii, kimin hangi yasa dışı örgüte mensup olduğu konusu bize iki yolla gelebiliyor, ordu karargâhı ve ordu komutanlığı olarak kabul edersek ki bu, bütün makamlar için aynı. Birincisi, personelin “bir ve ikinci amirleri” dediğimiz veya “sıralı amirleri” dediğimiz kişilerin o kişiler hakkında bir kanaati hasıl olup yukarıya göndermesi; ikincisi de, “üst komutanlık” dediğimiz komutanlıklardan alınan, diğer güvenlik birimlerinden alınan duyumların ve bilgi ve belgelerin yansıması suretiyle oluyor. Ancak zaten özellikle general seviyesinde böyle bir bilgi ve duyum olduğu takdirde doğrudan doğruya Genelkurmay Başkanlığınca bu faaliyet icra ediliyor. Bildiğim kadarıyla da daha önce de Genelkurmay Karargâhında bu konuda açılan soruşturma var. 

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum. 

İlk konuşmanızda kaçırdıysam bağışlayın, Sayın Cumhurbaşkanını telefonla arayarak İstanbul’a davet ettiğiniz, kendisiyle bu konuda, darbeye katılmadığınız birliklerinizle beraber yasal, anayasal çerçevede hareket ettiğiniz noktasında bir telefon görüşmesinden bahsediliyor. Böyle bir görüşmeniz oldu mu? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, Sayın Cumhurbaşkanımızla böyle bir görüşmem olmadı. Sayın Cumhurbaşkanımızla ilk defa 16’sı sabahı havaalanına gittiğimde yüz yüze gelerek kendilerine bilgi arzım oldu. Onun dışında, bir de havaalanına doğru giderken Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Genelkurmay Başkanlığına vekâlet edildiğim konusu telefonla emredildi. Bunun dışında daha önceden Sayın Cumhurbaşkanımla herhangi bir görüşmem ve arzım olmadı. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Cumhurbaşkanından o emir kaçta geldi acaba? Genelkurmay Başkan Vekili olarak atanmanız saat kaçta oldu? 

BAŞKAN - Sezgin Bey, eğer müsaade ederseniz, notunuzu alın, soru sırası vereceğim. 

Şimdi, tabii, ben arkadaşlarıma da soru imkânı sağlamak için kısa olarak sorularımı ifade ettim. 

Son sorum: Eğer -tabii ki çok uzun bir konu yani bu konuda konferanslar verilir, saatler geçer, o anlamda değil- sadece belki hazırlık olarak yaptıysanız madde başlıkları olarak -bizim de görevimize tam girdiği için- Fetullahçı terör örgütünün -ilk planda onun- ve benzer örgütlerin bir darbe girişimine kalkışmaması noktasında “1, 2, 3…” diyerek birkaç öneri sayabilir misiniz, alınması gereken önlemlerle ilgili. Tamamen… İfade de ettiniz ama böyle bir şey söyleme ihtiyacınız varsa onu sormuş oluyorum. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - İfade ettim, evet. 

Yani, 1’incisi: Öncelikle bu tür yapılanmaların çok yakından, devlet tarafından takip edilmesi gerekiyor, gerekli güvenlik birimleri kapsamında. Dolayısıyla, bu takip sonucunda da diğer kurum ve kuruluşlarla yakın koordinasyon içerisinde, özellikle kurumlara personel alımı esnasında özel bir dikkat gösterilmesi gerekiyor. Müteakiben de, hizmeti süresi esnasında -daha önce de ifade ettiğim gibi- takip ve kontrolünü sağlayacak tedbirlerin alınması büyük önem taşıyor. Tespit edildiğinde de yasal zemin hazırlanmak suretiyle kurumla olan ilişkilerinin de rahat bir şekilde kesilmesine imkân verecek yasal düzenlemelerin yapılması bence uygun olur diye değerlendiriyorum. 

BAŞKAN - Evet, çok teşekkür ediyorum. 

Şimdi arkadaşlarımızın düğmeye basma sırasına göre sorularını alıyorum. 

Aytun Bey, buyurun. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Değerli Paşam, hoş geldiniz, şeref verdiniz. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Teşekkür ederim. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Öncelikle, darbeyi Türk milletiyle birlikte engelleyen Türk askerlerine şahsınızda teşekkür ediyoruz. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Sağ olun, teşekkür ederim. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Eğer böyle bir çaba olmasaydı bu kötü niyetliler başarıya ulaşabilirlerdi. 

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanıyla -basının da yazdığı gibi- bir görüşmeniz olmadığını söylediğinize göre, şahsınız hakkında Cumhurbaşkanının İstanbul’a gelmesi konusunda Sayın Bahçeli’yi referans gösterdiğinize dair haber de doğru mu, değil mi? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Doğru değil. O konuda da herhangi bir arzım olmadı Sayın Cumhurbaşkanımıza. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam. Çünkü Türk ordusunun bir subayı için çok önemli diye düşünüyorum, bunun aydınlanmasını özellikle istedim bu anlamda. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Evet, teşekkür ediyorum. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Konuşmanızın bir yerinde bu örgütün TSK’ya yerleşmesinde dönemsel sıkıntılardan söz ettiniz. Bu dönemsel sıkıntılar da, siyasi iktidarın YAŞ’taki tutumları, Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinde ifadesini bulan “Ne istediniz de vermedik?” sözleri ve siyasi iktidarla birlikte bu örgütün yaptığı Poyraz ve Ergenekon davalarının nasıl bir etkisi olmuştur? 

Sorularımın hepsini birden mi sorayım yoksa cevap verdikten sonra mı? 

BAŞKAN - İyi olur, 3’üncü sorunuzu da alalım. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, Değerli Komutanım, o gece sizi… 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Davaları söyler misiniz, tam anlayamadım, kusura bakmayın, kaçırdım.  

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Poyraz, Ergenekon, Balyoz gibi davalar. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Evet. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bunları, biliyorsunuz, o zaman bu örgüt siyasi iktidarla birlikte yürütüyordu. 

Şimdi, Değerli Komutanım, bir başka sorum da şu, son olarak: Sizin de o gece güvenlikte olmadığınız anlaşılıyor. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanının İstanbul’a gelmesi de bu anlamda bayağı riskli bir karar. Bu konuda, İstanbul’a gelmesi konusunda Sayın Cumhurbaşkanının güvenliği nasıl sağlandı, kimler tarafından temin edildi ve uçağının güvenle gelip havaalanına inmesi nasıl başarıldı? 

Siz saat kaçta atanmıştınız vekâleten efendim? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Karşıya geçmeyi müteakip, havaalanına doğru intikal esnasında, yani altı buçuk, yedi gibi. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yani, Sayın Akar’ın kurtarılma operasyonu atanmanızdan sonra mı olmuştu? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Herhâlde öyle diye değerlendiriyorum. Kurtarılması saatini tam olarak bilmediğim için yanlış bir şey ifade etmeyim ama benim… 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam. Yani, ona bir müdahaleniz oldu mu kurtarılması konusunda? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, olmadı. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam, bu konudaki sorumdan vazgeçiyorum. Eğer olmuş olsaydı Sayın Akar’ın 2 darbeciyle aynı helikoptere bindirilmesine nasıl izin verdiniz diye soracaktım ama bunu çekiyorum. Diğer iki soruyu, lütfederseniz, cevaplarsanız sevineceğim. 

BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim. 

Buyurun Sayın Dündar. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - “Dönemsel” derken, hiçbir şekilde Şûrayla bağlantı kurarak o kelimeyi ifade etmedim yani söylediklerim hiçbir zaman için siyasi bir değerlendirme değil. “Dönemsel olarak”, ifade ettiğim, sadece Fetullahçı terör örgütünün bir dönem -ki Sayın Başkanımız da ifade etti- normal faaliyetlerini icra ederken bir dönemden sonra devlet literatüründe legal görünümlü illegal yapı olarak yerini alması, müteakiben de bu menfur darbe girişiminden sonra da “silahlı terör örgütü” olarak isimlendirilmesi konusuyla ilgili. Yoksa o “ dönemsel olarak…” 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - 2004 galiba, değil mi, bu örgütün takip edilmesini isteyen ilk Millî Güvenlik Kurulu kararı? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Bilmiyorum, yanıltabilirim tarih olarak. 

BAŞKAN - Cevapları alalım Aytun Bey. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Dolayısıyla bu “dönemsel olarak” dediğim konuyu da Askerî Şûra çalışmalarıyla ilgili herhangi bir bağlantılı olarak söylemedim, onunla da bir bağlantı kurmuyorum, onu açıkça ifade etmek isterim. 

Onun dışında, Ergenekon, Balyoz gibi davalarla olan ilişkisini ifade ettiniz. Bunu şöyle değerlendirmekte yarar var diye düşünüyorum: Örgütün ana amacı Silahlı Kuvvetlere sızmak. Dolayısıyla, eğer olaya “Bu ortaya çıkmış olan davalar örgüte nasıl yardımcı olmuş?” gözüyle bakacak olursak, bir kısım Silahlı Kuvvetler mensubunun bu davalar vasıtasıyla görevden uzaklaştırılmasıyla onlar bu ortaya çıkan boşlukta daha rahat bir ilerleme imkânı buldular diye değerlendirebilirim. Ama sorunuzun ikinci bölümüne herhangi bir katılım yapmıyorum. 

Bunun dışında güvenlik konusunu sordunuz. Onunla bağlantılı neyi sordunuz bilmiyorum ama, evet, güvenlik konusu vardı. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – O soruya ben geriye çektim ama şunu soracağım: Sayın rahmetli Hablemitoğlu’nun ve Yavuz Selim Demirağ’ın kitaplarından bilginiz var mı? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yok, bilmiyorum, o konularda bir şey söylemem mümkün değil. 

BAŞKAN – Şimdi, Aytun Bey… 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Yani Sayın Hablemitoğlu’nun ve Yavuz Selim Demirağ’ın kitaplarından haberinizin olmadığını söylüyorsunuz, peki, teşekkür ederim. 

BAŞKAN – Peki, Aytun Bey, teşekkür ederim. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, kitaplardan haberim olmadığını söylemiyorum. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Yani kitapları okudunuz mu diye soracaktım. 

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum ben. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - İzin verir misiniz Sayın Başkan? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - O zaman, müsaade ederseniz, cevap vermeme hakkımı kullanayım çünkü sorudan başka yere gidebilecek gibi görünüyor. 

BAŞKAN – Mehmet Bey, buyurun. 

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan. 

Şimdi, Sayın Paşam, ben de sorularımı peş peşe sormak istiyorum. 

1’incisi: O gece, 15 Temmuz gecesi okunan bir bildiri var. Bu bildiriyi hazırlayan “yurtta sulh konseyi”nin kimlerden oluştuğunu biliyor musunuz?  

Bunların içerisinde sizin 1. Ordu Karargâhından da sizin emrinizin altında olan kimse var mı? 

2’nci sorum: Önceden darbe girişimi ya da Fetullahçı terör örgütünün başta sorumlu olduğunuz 1. Ordu ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki yapılanması hakkında ne kadar bilginiz vardı? Bunlardan bir tanesi de gene geçen hafta dinlediğimiz Kurmay Albay Mustafa Önsel Bey’in yazmış olduğu bir kitap var, bu kitap dışarıdan yazılanlara göre isimler de içermesi bakımından, ordunun içinden yazılanlar, isimler de ifade etmesi bakımından önemli bir şey. Bu kitaptan sizin ne kadar bilginiz vardı? Bu kitaptaki isimlerle ilgili ne kadar bilginiz vardı? 

3’üncü sorum da: Her yıl düzenli olarak Yüksek Askerî Şûra toplantıları yapılmaktadır. Bu toplantılarda da elbette ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin genel durumu değerlendirildiği gibi özellikle yaz Şûrasında tamamıyla terfi edecek personelin değerlendirilmesi gündemdedir. Tabii ki 100’den fazla generalin darbenin içerisinde bulunduğu da 15 Temmuz günü ortaya çıktı. Siz de bir orgeneral olarak aynı zamanda Yüksek Askerî Şûra üyesisiniz. Burada personeli değerlendirirken terfi edecek, general olacak personelle ilgili istihbari bilgilerin kaynağı nedir? Bu bilgileri kim temin ediyor? Yani siz Genelkurmayın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi içinde böyle bir kaynağı olmadığını söylediniz ama muhakkak sonuçta bunlarla ilgili terfi değerlendirmesi sırasında tekrar bir güvenlik soruşturması, bir istihbarat değerlendirmesi yapıldığını biliyoruz ya da yapılmıyorsa neden yapılmadığı konusunda sizin fikirlerinizi öğrenmek istiyorum. 

Teşekkür ediyorum. 

BAŞKAN – Mehmet Bey, teşekkür ediyorum. 

BAŞKAN - Buyurun Sayın Dündar. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - “Yurtta sulh konseyi”nin kimlerden meydana geldiği konusunda hiçbir fikrim yok, şu ana kadar da herhangi bir açıklığa kavuşmadı. Yani benim bir bilgim yok, o şekilde açıkça ifade etmek isterim. 

Darbe girişimi konusunda önceden herhangi bir bilgimiz yoktu. Bu, Sayın Mustafa Bey’in söylemiş olduğu kitapta isimler geçiyordu diye… Tabii, Türk Silahlı Kuvvetleri istihbarat kaynağı anlamında diğer güvenlik birimlerinden aldığı gibi açık kaynakta da sadece bu kitapta değil, bazı -ne bileyim- televizyon programlarında da açıkça isimler ifade edilmekteydi, bunu herkes gibi biz de yakından takip ediyorduk. Bu soruyla birlikte Şûrayı, müsaade ederseniz, ikisini birleştirerek yapalım. Çok kaba bir şekilde ifade edecek olursak, Şûra çalışmaları Şûradan yaklaşık yedi, sekiz ay önce başlıyor yani ocak, şubat ayından itibaren bu çalışmalar başlar. Bu Şûra esnasında Şûra üyesi olarak -ben sadece kendimi söyleyeyim, kendi fikrimi de ifade edeyim burada- o sene terfi senesinde kimler varsa onlarla ilgili olarak herhangi bir yasa dışı yasal yapıya mensup olan kişilerin değerlendirmeleri bize gelir. Dolayısıyla, biz onları değerlendirme dışında bırakmak suretiyle değerlendirmelerimize devam ederiz. Ama sonuçta geldiğimiz noktada bu Şûra çalışmaları ana olarak Genelkurmay karargâhında yapılmakta ve sizin de ifade ettiğiniz gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin dışındaki güvenlik birimlerine yazıyla da sorularak bunlarla ilgili olarak herhangi bir yasa dışı yapılanmayla bağı olup olmadıkları sorulur. Ayrıca, bu sormanın dışında da gerek açık kaynaktan gerekse duyum ve bilgiyle gelenlerle ilgili olarak da “Kendi komutanlarının bunlarla ilgili kanaati nedir?” diye ifade edilir ve sonuç olarak Şûra üyeleri olarak biz Şûraya geldiğimizde önümüzde değerlendirme yapacağımız ve konuşacağımız listeyi gördüğümüzde o listenin tüm birimlerle koordine edilmiş ve herhangi bir şekilde yasa dışı bir yapılanma ve örgütle bir bağlantısı yok olarak farz ve kabul edip değerlendirmeyi onun üzerinden sadece askerî gerekçelerle yaparız. Bilmiyorum, sorunuza cevap oldu mu? 

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Şimdi, bu istihbarat değerlendirmesini muhakkak Genelkurmay MİT’ten, emniyetten, jandarmadan istiyor diye ben biliyorum. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Evet. 

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Bu bilgileri… Yani şimdi mesela generallik değerlendirmesindeki bir kurmay albayla ilgili 3 ayrı istihbarat örgütümüzün de, teşkilatımızın da, siz bu 100’den fazla kişi için o zaman bu bilgileri atladığını mı bu şekilde ifade etmiş oluyorsunuz? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yok, onu ifade etmek istemiyorum. Yani o konuda benim bir şey söylemem mümkün değil. Yani atladı veya atlamadı düşüncesiyle… 

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Hayır, sistemi anlatıyor. 

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ama sistem de, şimdi “Herhangi bir örgütle bağlantısı olmayanlar değerlendirmeye alınır.” dedi. Yani ben yanlış anlamadıysam ifadeyi, bilmiyorum arkadaşlarımız nasıl anladı? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Doğru. Zaten herhangi bir yasa dışı yapılanmaya katılan veya üye olan bir kişiyi terfi ettirmemiz zaten bilerek söz konusu değil, kendi şahsım için ve diğer tüm komuta kademesi için de bunu ifade edebilirim açıkça. 

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sonuç olarak oraya geliyoruz, o da çok vahim bir iddia, inşallah doğru olmaz. 

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. 

Aykut Bey, buyurun. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Tabii, burada belki şunu bir noktada ayırmak gerekir: Gelen duyum… Duyum ayrı bir olay, yani bir kişinin bir şeyi “Ben bunu duydum, bu, burayla bağlantılı.” demesi ayrı bir olay, bu bağlantıyı ispatlayacak bir belgenin olması ayrı bir olay. Dolayısıyla bu iki ayrımı yaparak belki konunun üzerinde düşünmekte yarar olabilir. 

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. 

Aykut Bey, buyurun. 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Belki Mehmet Bey’in önemli sorusunun şeyi şuydu: Sizi, Genelkurmay ve ordu Fetullah Gülen cemaatini ne zaman suç örgütü olarak kabul etmeye başladı? Belki Mehmet Bey’in sorusunun devamı olur. “Çünkü örgüt bağlantısı var mı?” deyip… Yani Fetullah Gülen cemaati ordu tarafından ne zamandan beri suç örgütü kabul ediliyor? 

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ya da kabul ediliyor mu? 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Evet, kabul ediliyor mu? Tamamlayıcı soru olarak Mehmet Bey’in sorusu bu. 

Ben öncelikle şunu söyleyeyim: O gece Cumhurbaşkanı, Başbakan veya bakanlarla, sabah havalimanına gidişinize kadar herhangi bir görüşme yaptınız mı? Bu görüşmede size Cumhurbaşkanı veya Başbakan hangi talimatları iletti? Veya görüştüğünüz bakan var mı? 

İkinci sorum: O gece, size darbe yanlısı olduğunu hissettiğiniz kimse ulaştı mı? Yani aradığında “Ya, bu işlere karışmayın.” veya işte, “Sonu güzel olur, merak etmeyin.” diye bir telefon görüşmesi veya size bu yönde telkinde bulunan herhangi bir kimse oldu mu? 

Bir de, sizce… Önemli bir şey bu, çünkü siz hani normal alt rütbeli subayımız değilsiniz. Bir de teşekkür ediyoruz tabii, o gece demokrasiyi kurtarma adına verdiğiniz kahramanca ve kişisel mücadele için –bizim bildiğimiz kadarıyla- çok teşekkür ederiz onun için yasama organı adına. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Sağ olun. 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Şimdi, deminden beri söyleniyor, 1986 yılında soruların çalınması meselesiyle başlıyor bu özellikle şeyler, daha öncesinde de yavaş yavaş gidiyor ama. Ta, 1986 yılında orada Fetullahçı yokken soruları çalacak kadar büyük bir organizasyon sizce nasıl kurulmuş olabilir? Bunu şu anlamda soruyorum: Sizce bu darbenin bir dış bağlantısı var mı, görevdeyken hiç bunu hissetiniz mi? 

En son sorum da şu: Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Yıldırım Güvenç “Bana Genelkurmay Başkan Vekili olarak atanan Orgeneral Ümit Dündar Akıncı’ya gitmemi emretti.” ve kendisi şöyle diyor “Akıncı’daki operasyonu ben yönettim ve ben kurtardım.” Şu anda da bu korgeneral tutuklu, bu korgenerale böyle bir emir verdiniz mi? Bu korgeneral bu görevi ifa etti mi? Eğer darbeyle bu kadar aktif olarak mücadele etmişse sizce bu korgeneral niye tutuklu olabilir? Bunu da sosyal medyadan bana sormuşlar, bana da ilginç geldiği için size yöneltiyorum. 

Teşekkür ediyorum. 

BAŞKAN – Aykut Bey, teşekkür ediyorum. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Teşekkür ederim.  

Şimdi, başlangıçta da ifade ettiğim gibi, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız dâhil olmak üzere hiçbir bakanımızla da bir görüşmem olmadı. 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yani “Devlet Bahçeli’ye beni sorun.” gibi bir beyanınız olmadı? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, olmadı, net bir şekilde tekrar ifade edebilirim. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın direktiflerini havaalanından itibaren aldığımı bir kere daha ifade etmek isterim. 

İkincisi, darbe yanlısı bir kişiyle, herhangi bir kimseyle hiçbir telefon görüşmem olmadığı gibi, hiç kimseden de bu yönde bir telkin almadım, onu da açık bir şekilde söyleyeyim. 

Dış bağlantılı konusunu eğer müsaade ederseniz cevaplamamayım. 

Yıldırım Güvençle ilgili, Korgeneralimizle ilgili şunu ifade edebilirim: Saat kaçta görüştüğümü bilmiyorum, yani saatini hatırlamıyorum. Ancak o akşam Yıldırım Güvenç Korgeneralim beni aradı, Ankara’dan aldığım ikinci telefondu, Yıldırım Güvenç’le ilgili konuşmam. Kendisi bana Genelkurmay karargâhındaki çatışmaların devam ettiğini, Kara Kuvvetleri karargâhının hâlen sözde darbecilerin elinde olduğunu, 4’üncü Kolordu Mamak ve oradaki kolordu tugayın darbecilerin yaptığı atama sonucunda, sözde atama sonucu bazı kişiler tarafından başlangıçta kontrol altına alındığını, sonra bırakıldığını ifade ederek durum hakkında bir özet bilgi verdi. Özet bilgiyi vermeye müteakip, biraz önce de yine ifade ettiğim gibi, o anda Kara Kuvvetleri içerisinde en kıdemli ben durumdaydım, Yıldırım Güvenç Korgeneral de Ankara’da benimle temasa geçen korgeneraller içerisinde en kıdemlisiydi. Dolayısıyla kendisine Ankara’daki faaliyetlerden kendisinin sorumlu olmasını ve oradaki diğer arkadaşlarla da olayı koordine etmesini ve gelişmeleri bana rapor etmesini telefonda kendisine emrettim. Ve olayların sonucunda da… 

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Hangi sıfatla emrettiniz? 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Genelkurmay Başkan Vekili. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, Genelkurmay Başkanı değildim o zaman. Kara Kuvvetleri içerisinde, temas kurduğumuz kişiler içerisinde en kıdemli bendim, o şekilde değerlendirdik. Yani çünkü askerlikte esas olarak herkes birbiriyle konuşurken en kıdemli mecburen kimse o şeyi, ne derler ona, emir komutayı devralıyor demek yanlış olur belki ama sevk ve idare anlamında… Bunu, Yıldırım Güvenç şöyle veya böyle demek anlamında söylemiyorum, hemen tepki verdiğiniz için. Yani masumdur veya suçludur anlamında söylemiyorum, sadece yaşadığım olayı net olarak anlatıyorum. Çünkü bu tür olaylarda görüştüğünüz saat de önemli, zaman da önemli, ne söylediğiniz de önemli, her şey önemli. 

Şimdi, son soruya geldiğimizde de, Sayın Komisyon üyemiz “Neden içeride?” diye sordu, neden içeride olup olmadığını ben değerlendirebilmem de, bilmem de mümkün değil. Dolayısıyla ben olayın dışındayım. 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ama komutanım şu anlamda soruyorum ben: Eğer emirlerinizi uyguladıysa…  

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, ama şöyle söyleyeyim, burada yine net bir şekilde ifade edeyim, konuştuğum saat ve şey önemli, ne derler ona, “Emirlere uydum.” derken, evet, uyguladı. 

Son sorunuza geleceğim: Son noktada da Akıncı Kışlası’nın kontrol altına alınması konusu önem taşıyordu. Dolayısıyla ben de Ankara’da temasta olduğum Yıldırım Güvenç’e… Ki bu saat kaçtı bilmiyorum, belki de öğleden sonraydı, ayın 16’sından bahsediyoruz, 16’sı sabahı veya öğleden sonraydı, tam olarak da saatini gerçekten hatırlamıyorum, herhâlde kayıtlardan çıkabilir. Dolayısıyla oranın kontrol altına alınması gerektiğini ve darbecilerden kurtarılması gerektiğini düşünerek o yönde kendisine talimat verdim, kendisi de gitti Akıncı Kışlası’na ve oradan kontrolü alarak çıktı, o şekilde ifade edeyim. 

BAŞKAN – Teşekkür ederim. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yani yaptığım konuşmaları açık kalplilikle söylemek gerekiyor diye düşünüyorum. 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum. 

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, buyurun. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Ben de teşekkür ediyorum şahsım adına, ülkem adına. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Sağ olun. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Şeyi tam anlayamadım efendim: Yani Genelkurmay Başkan Vekili olarak ne zaman görevlendirildiniz, saat kaç civarında? Sabah saat 06.30’da havalimanında Cumhurbaşkanıyla görüşmüşsünüz yüz yüze. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Evet. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Ondan önce mi? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Ondan önce, telefonla Sayın Cumhurbaşkanım emretti. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Saat kaç civarındaydı hatırlıyor musunuz? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yani ne söylesem yanlış olabilir. Yani belki “Önem taşıyor.” diyeceksiniz ama gerçekten bilmiyorum yani. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Evet, anladım. 

O konuşmada atanma dışında başka bir konuşma olmadı herhâlde? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, olmadı. Nerede olduğumu Sayın Cumhurbaşkanımız emrettiler, ben de bulunduğumuz yerden havaalanı doğru yola çıktığımı kendilerine arz ettim, orada gündeme geldi, kendisi emretti. 

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) – Sizler arz ettiniz, yani telefonla mı söylediniz? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Evet, telefonla. Hangi konuyu? 

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) – “Arz ettim.” dediniz. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Evet, telefonla arz ettim, yani nerede olduğumu sordu Sayın Cumhurbaşkanımız. 

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - İlk görüşmede?  

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – İlk görüşmede, evet. 

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) – Saat altı buçukta? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Altı buçuk civarındaydı, evet. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Komuta kademesi olarak sizden daha kıdemli kimse var mıydı acaba? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Benim temasta olduğum yoktu. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Şunu soracağım bir de: Düğünden haberiniz var mıydı? Hava Kuvvetleri Komutanı filan düğünlerdeymiş. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yok, düğünden haberim yoktu, davetli de olmadığım için bilmiyordum da. 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Davetiye mi gelmedi mi efendim? Yoksa davet… Çünkü bu düğün çok konuşuluyordu, “Davetli değildim.” derken, gitmediniz mi, davetiye mi almadınız? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Davetiye almadım diye hatırlıyorum ama teyit edebilirim yanlış bir şey söylemeyeyim, çünkü bazen sekreterle ilgili… Ama şu anda bildiğim kadarıyla almadım diye değerlendiriyorum. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Çünkü şunun için sordum da, hani kuvvet komutanları gelmiş oraya, siz de 1’inci Ordu Komutasınız. Yani nezaketen Hava Kuvvetleri Komutanı geldiği zaman 1’inci Ordu Komutanlığına filan “Ben geliyorum, bilginiz olsun.” filan denilmiyor mu? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Yok, “Geliyorum.” dediklerinde kendilerine her türlü şeyi, hoş geldiniz ve nezaketi gösteririz. Ama kendi özel programı olduğu için iştirak etmemiz gerekmiyor. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Yani düğünden bir bilginiz yoktu sizin, oraya gelenlerden? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, yani kimlerin geldiğinden de haberim yoktu, daha sonra olay olduktan sonra haberim oldu. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Baskını önleme konusunda bir girişim filan oldu mu acaba? Basıldı orası çünkü. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yok, doğru, biliyorum. Ama belirttiğim gibi, düğünden herhangi bir haberim yoktu, artı, darbe olacağına yönelik de kimsede bir bilgi yoktu, özel tedbir hiç alınmamıştı diyebilirim. Belki sayın komutanımızın kendi korumaları orada olabilir. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bir de şunu soracağım: Bütün komutanların yaveri, hatta Cumhurbaşkanımızın yaveri sonuçta örgüt üyesi çıktı, çoğu tutuklu. Sizin yaverlerinizden tutuklu olan var mı acaba ya da yakalanan ya da aranan? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Benim emir subayı da firar etti, öyle söyleyeyim. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Öyle mi? Emir subayınız? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Evet.  

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Yakalanmadı yani. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Şu anda yakalanmadı diye biliyorum. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Şeye, Boğaz Köprüsü’ne giderken yanınızda mıydı? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, değildi. Kendisi Tuzla tarafında oturuyordu, ancak o akşam benim konutumun olduğu Fenerbahçe Orduevi’ne gelmiş, orada kalıyormuş, sonradan öğrendiğimiz kayıtlardan. Ancak ben orada değil düşüncesiyle astsubay olan korumamı yanıma alıp oradan ayrıldım. Ki kendisi de birkaç defa nerede olduğum konusunda benim korumamı aramak suretiyle yerimi tespit etme konusunda gayret sarf etmiş. Başlangıçta da ifade edecektim ama herhâlde atladım, ben konutu 22.20 civarında terk ettikten sonra, on beş-yirmi dakika sonra 4 veya 5 kişilik bir ekip benim konuta gelerek evin içerisinde gezmek suretiyle beni aradıklarını ifade ettiler.  

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Şeyi soracağım bilgi açısından, gerçekten de merak ediyorum: Yani bu yaverler neye göre seçiliyor? Yani hangi ölçüye göre? 

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Siz mi talep ediyorsunuz, Personel Başkanlığından mı geliyor? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - İki yöntem de olabilir, eğer geçmişte çalıştığınız ve güvendiğiniz kimse varsa kendiniz de seçebilirsiniz ama ben kendim seçmedim. Daha ziyade… Çünkü personel başkanlıklarına güvenerek onların mevcut sicil ve kanaatlerini ele alarak en iyi personeli seçip bize görevlendirecekleri faraziyesinden hareket ettim, öyle söyleyeyim. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Cumhurbaşkanımızın uçağının İstanbul’a ineceği konusunda size bilgi verildi mi? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, hiçbir bilgim yoktu. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bir de, Genelkurmay Başkan Vekilliği göreviniz ne zaman sona erdi? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yani bakıp söyleyebilirim ama şu anda gerçekten söyleyemiyorum. Ama yani herhâlde 17 veya 18 olabilir, bilemiyorum, ne söylesem yanıltabilirim, kusura bakmayın. 

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Teşekkür ederim, sağ olun. 

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. 

Sayın Sancar, buyurun. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Teşekkür ederim. 

Teşekkürler Sayın Dündar verdiğiniz bu değerli bilgiler için. 

Şimdi, en çok konuşulan konuyla ilgili zaten sorular soruldu. Sizin adınızın darbe sonrasında en çok konuşulduğu konu, Cumhurbaşkanıyla telefon görüşmesi vesilesiydi. Acaba ben mi atladım, bilmiyorum ama siz bu konudaki haberleri yalanlayan bir açıklama yaptınız mı? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Hayır, yapmadım. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Neden Sayın Dündar? Çünkü o kadar çok spekülasyona konu oldu ki, o kadar çok yazıldı, çizildi ki, neredeyse “Ümit Dündar” ismini “Google”a yazdığınızda karşınızda yüzde 99 bu haberler çıkıyor. Neden bir yalanma yapmadınız? Bunu da ilk defa burada açıklıyorsunuz. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR - Yani herhangi bir gerekçeye dayanmıyor, bilmiyorum, herhangi bir düşünceyle yapmadım. Yani askerlik olarak da herhangi bir açıklama yapmak için belli bir koşulu olması gerekiyor. O dönemde çok haber de çıktı, dediğiniz gibi, ifade ettiğiniz gibi diğer haberler gibi bunu belki algılamamak ve özel bir yere koymak gerekebilirdi ama herhangi bir gerekçem yok o konuda

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Teşekkürler… 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Çünkü neticede herhangi bir yerde bu gerçeği ifade edecektim diye değerlendirdim. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Bugün ilk defa açıklamış oldunuz galiba, öyle mi? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Evet, doğru. 

BAŞKAN – Dolayısıyla Komisyonumuzda bu durumu bizzat kendisi açıklamış oldu sayın komutan. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Teşekkür ediyorum. 

BAŞKAN – Evet, buyurun ikinci sorunuz.  

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Diğer soru, -biraz önce Aykut arkadaşımız da sordu- pek çok ifade ortaya çıkıyor tabii cezaevinde tutuklanan ve sorgulanan subaylar ve öncelikle generallerle ilgili ya da onların ifadeleri olarak pek çok metin yayımlanıyor. Önemli bulduğum ifadelerden biri Korgeneral Metin İyidil’in açıklamalarıydı. O da darbeyi engelleme konusunda en önemli hareketi kendisinin yaptığını, Etimesgut’taki zırhlı birliklerden tankların çıkışını engellediğini, bu konuda emri sizden aldığını, Orgeneral Ümit Dündar’ın emirlerini yerine getirdiğini söyledi. Bu şekilde açıklama yapan pek çok başka general, orgeneral, korgeneral ve başka subaylar da var fakat bunların içinde epeyce bir isim şu an darbeci olma suçlamasıyla tutuklu. Şimdi, akla şu soru geliyor, ben onu sizinle paylaşayım, sizin değerlendirmenizi de rica edeyim. Acaba darbe günü ve sonrasındaki günlerde, bir iki günde çeşitli pazarlıklar mı yapıldı, çeşitli görüşmeler mi yapıldı? Bazıları önce darbeyi engelleyen kişiler olarak öne çıktılar, ardından bunlar şimdi darbeci olarak hatta Metin İyidil darbeyi planlayanlardan biri olarak yargılanacak, muhtemelen iddianame de şimdi hazırdır. Sizin o görüşme trafiği içinde veya o günkü gözlemleriniz içinde ya da kendi şahsınızın içinde bulunduğu herhangi bu tür benzer pazarlıklar, görüşmeler yapıldı mı? Yani bazı generalleri vazgeçirmek için kendilerine bir şeyler vaat edildi mi? O gün, darbe günü komuta kademesi ve önemli subaylar ile siyasi otorite arasında veya kendi içlerinde bu tür pazarlıklar yapıldığına dair herhangi bir gözleminiz var mı? Yoksa bir değerlendirmeniz var mı? Bu da ikinci sorum olsun. 

Üçüncü soru: Tabii, önce kısa bir süreliğine Genelkurmay Başkan Vekili olarak atandınız ve en sıcak günlerdeydi bu, ardından Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevine getirildiniz Yüksek Askerî Şura kararıyla. O günden sonra -o günü de çok sıcak canlı yaşamış bir komutan olarak- karargâhta acaba bu darbe girişimine katılan subayların tamamının belli bir örgüte mensup olup olmadığı, aralarına FETÖ’cü diye tabir edilen örgüt dışında başka çevrelerden kişilerin katılıp katılmadığı konusunda bir bilginiz oldu mu? Bu darbeci diye bilinen çekirdek kadro kimdi acaba? Yani darbeyi planlayan çekirdek kadro konusunda hem o gün, hem de sonrasındaki göreviniz itibarıyla elde etmiş olabileceğiniz bilgilerden hareketle bir bilginiz var mı efendim? 

Teşekkür ediyorum. 

BAŞKAN – Evet, ben teşekkür ediyorum Sayın Sancar. Buyurun Sayın Dündar. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Evet, Korgeneral Metin İyidil’le başlayacak olursak Metin İyidil de benle telefonla görüştü ama gene tekrar ifade ediyorum saatini bilmiyorum. Ama Korgeneral Yıldırım Güvenç görüşmemizle Korgeneral Metin İyidil’le görüşmemiz farklıydı. Yani farklıydı derken Yıldırım Güvenç Korgeneral Ankara’daki en kıdemli pozisyondaydı, dolayısıyla kendisine benimle temasa devam etmesini ve gelişmelerden bilgi vermesini istedim, öyle söyleyeyim, emrettim demeyeyim, sayın üyemiz şey yaptı çünkü. Ancak Metin İyidil’le ilgili olarak Metin İyidil beni telefonla iki defa aradı, -bir kere de değil- her ikisinde de aradığında bu Dördüncü Kolordudaki olaya müdahale ettiğini, ayrıca ikinci telefonda da Etimesgut’taki olaylara müdahale ettiğini ifade etti. Ben kendisine herhangi bir emir vermedim yani şunu yap veya bunu yap diye benim tarafımdan kendisine verilmiş bir emir yok, kendisi tarafından yaptıklarını bana ifade etti. Yalnız bu söylediklerimin hiçbir zaman için hiçbir arkadaşımın suçlu veya suçsuz olacağı anlamında konuşmak istemiyorum, sadece olayı ifade ediyorum. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Yok, zaten soruların karşılığını almaya yönelik değil, biz de kimseyi suçlamak için sormuyoruz.  

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Evet, çünkü hukuk karar verecek buna kimin ne yaptığına. Dolayısıyla Metin Paşa’yla ilgili husus bu. 

Pazarlık konusu, benim içinde olduğum hiçbir pazarlık konusu yok, öyle bir şey de yani diğer yönüyle de bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Komutanlara yönelik olarak da böyle bir pazarlık olabileceğini şahsen değerlendirmiyorum diye düşünüyorum ama bu sadece benim şahsi düşüncem, herhangi bir şey söylemem mümkün değil. 

Bu Genelkurmay Başkanlığına vekâlet etmemi nasıl değerlendirmek lazım? Şöyle değerlendirmekte yarar var belki. Daha kıdemli bir kimse olmadı, Silahlı Kuvvetlerin de başı boşta kalmasın, dolayısıyla en kıdemli olarak beni görevlendirdiler diye düşünüyor ve değerlendiriyorum olayı. Bu İkinci Başkan olduktan sonra da yine karargâhta ve daha önceki bilgiler ve karargâhtaki edindiğim bilgiler kapsamında başka bir gruba dâhil birinin olduğu konusunda hiçbir izlenimim yok, değerlendirmem yok. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Tamamı cemaate mensup. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Hayır, tamamı şimdi cemaate mensup olarak da söylemek de dediğim gibi gene hukuk karar verecek ona. Ancak biz sadece cemaate mensuptur kelimesinden ziyade darbeye iştirak etmiştir veya etmemiştir şeklinde kanaatlerimizi hazırlıyoruz. Kanaatleri hazırlarken de belki sayın üyelerin de bilgisi olması anlamında tekrar ifade etmekte yarar görüyorum. Bir, savcılıklar olaya müdahil oldular, dolayısıyla savcılıklarca bütün olaylar inceleniyor. Bütün savcılıklar tarafından bu olayların incelenmesinin arkasından Silahlı Kuvvetler de kendi bünyesinde kurmuş oldukları idari tahkikatlar vasıtasıyla konuyu daha ince bir şekilde araştırıyorlar, araştırmaya müteakip de eğer içerisinden adli suç tespit edilen hususlar varsa savcılıklara intikal ettiriyorlar, çalışma sistemimiz bu. Dolayısıyla bu süreç içerisinde o buna aittir, o buna aittir gibi bir değerlendirmemizi şu anda söylemem mümkün değil. 

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Dündar. 

Ravza Hanım, buyurun… 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Biraz önceki sorum… 

BAŞKAN – Sayın Sancar, sonraya bırakalım. 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Şimdi, hayır soruyu sordum efendim, onun cevabını hatırlamadınız. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Hangi soru, özür dilerim? 

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Şimdi, darbeyi planlayan ve darbecileri harekete geçiren çekirdek kadro konusunda sizin bilginiz veya bir gözleminiz var mı diye sordum. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Yok, bu konuda müsaade ederseniz bir açıklama yapmayayım, yanlış olur, değerlendirmem yanlış çıkabilir, herhangi somut bir bilgiye haiz değilim çünkü o bakımdan müsaade ederseniz cevap vermemeyim. 

BAŞKAN – Evet, Ravza Hanım, buyurun… 

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Teşekkür ederiz, hoş geldiniz tekrar. 

Bu darbe girişiminin ordunun sadece bir kısmının bunun içerisinde olduğunu ne şekilde anladınız çünkü başta Kara Kuvvetleri Kurmay  Başkanımızı aradığınızı söylediniz, başka kişileri, Genelkurmay Başkanımızı, hiçbirine ulaşamadınız, bunun sadece bir grup tarafından olduğuna ve tamamını bütün ordunun buna dâhil olmadığına ne noktada kanaat getirdiniz, nasıl kanaat getirdiniz? Onu rica edeceğim. 

Bir de tabii ki bizim ordumuz her konuda tatbikat yapıyor, iç ve dış tehditlere karşı bizi savunmakla görevli. Bir darbe tehdidine karşı bir plan var mı genel itibarıyla, böyle bir şey var mı? Eğer vardıysa bu uygulandı mı, bundan sonrası için de vazifeniz itibarıyla böyle bir şey düşünülüyor mu? 

Teşekkür ederim. 

BAŞKAN – Teşekkür ederim. 

Buyurun Dündar. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir kısmı olduğuna nasıl karar verdiniz derken bir başta ben onların içerisinde değildim, öyle olaya girmek lazım. İkincisi Çorlu’daki ve Gelibolu’daki komutanlarla görüştüğümde kendilerinin ve aşağıdaki unsurların da bunun içerisine girmediğini gördüm. Daha ileriki aşamada da hem Ege Ordu Komutanımızla hem de diğer ordu komutanıyla görüştüğümde de bu açıkça ortaya çıktı. Dolayısıyla gerçekten Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki azınlık bir grubun olduğunu belirledik. 

Şimdi, oranları tabii nasıl kullanırsanız ona göre bir sonuç çıkıyor yani şöyle demek istiyorum: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki birlik sayısının tamamını İkinci Ordu, Birinci Ordu, Ege Ordusunu, hepsini alırsanız, oranlarsanız başka bir rakama ulaşırsınız, kurmay subayları alırsanız başka bir rakama ulaşıyorsunuz, sadece genelleri aldığınız takdirde başka bir orana ulaşıyorsunuz, o bakımdan yani gerçekçi bir istatistiki kullanmak mümkün olmuyor. 

İkinci sorunuz, tatbikat var mı derken özür dilerim?  

DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) – Darbelere karşı. 

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Hazırlık, herhangi bir darbeye karşı, darbe ihtimaline karşı hazırlık, iç ve dış minvalde. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Yok, öyle hiçbir hazırlık yok yani olması da bilmiyorum mümkün mü, değil mi yani. Evet, içimizden çıkacak bir gruba karşı gerçekten yaptığınız değerlendirmelerde içinizden bir grubun böyle bir menfur darbe girişimine katılacağını hatta bu katılan kişilerin halkımızın üzerine ateş edecek kadar gözlerinin döneceğini gerçekten hiç düşünmedik, açıkça bunu açık kalplilikle ifade etmek istiyorum. 

Evet, sorularınız cevaplandı mı bilmiyorum? 

Teşekkür ederim. 

BAŞKAN – Teşekkür ederim. 

Sıra Zeynel Bey’de ama Aytun Bey “Unutulan bir durum var.” dedi, eğer Zeynel Bey izin verirse... 

Bir saniye. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın İkinci Başkanım, bir sorum dalgınlığınıza gelmiş ya da ben onu hatırlatmak istiyorum. 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Pardon, özür dilerim. 

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Cumhurbaşkanı o gece Ankara’ya mı, İstanbul’a gelmesi konusunda güvenliği nasıl garanti edildi ve hangi şartlarda İstanbul’daki havaalanına gelebildi? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Yani ona bir cevap vermem mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanımız karar verdi, nasıl karar verdiğini de bilmem mümkün değil ama o karar süreci içerisinde ben yoktum, öyle söyleyeyim.  

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Tedbirler nasıl alındı havaalanında, kim aldı yani güvenlik güçlerini kim koordine etti? Onun güvenlik içerisinde havaalanına inen bir sistem yok muydu yani Allah korusun Sayın Cumhurbaşkanı gelip oraya gidip hayatını tehlikeye mi attı, nasıl olduğunu Türkiye de öğrensin? 

GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORGENERAL ÜMİT DÜNDAR – Yani açık kaynaklarda da yer aldığı şekilde gerçekten Sayın Cumhurbaşkanımız büyük bir riski alarak oraya indi, öyle ifade edebilirim. 

Devam Edecek...

Ek Bilgi

  • Facebook Yorum:
    Share on Myspace
Okunma 8418 defa

You have no rights to post comments