Fazla değil 5 yıl öncesindeki mücadele başlıklarına bir bakalım ve asıl konumuza daha sonra dönelim.
1. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ¼, sadece asubaylara bir hak olarak görülmemekte ve bu önemli hakkımız teslim edilmemekteydi.
2. 100.00 TL. “Denge Tazminatı”, "makam tazminatı almayan MİT mensubu emeklilerine, emniyet sınıfından emekli olanlara, gece bekçileri emeklilerine verilmekte iken, TSK personeli olan ve makam tazminatı almayan Subay, Astsubay ve Uzman Çavuşlara verilmemekteydi.
3. Devletin bir yıl okuttuğu Astsubaya da 15 yıl, dört yıl okuttuğu Subaya da 15 yıl mecburi hizmet yaptırılmaktaydı. AYİM’in “Statü Hukuku” gerekçesine göre ve “kişi, bu statüye girerken tüm şartları bilmektedir. Bu yüzden daha sonradan başka haklar iddia etmesi, başka statülerin haklarından istifa etme arzusu haklı bir arzu değildir, v.s.” şeklinde, verdiği kararlara kılıf uydurması çok gerçekçi değildir. Mesela şahsım, 1980 yılında göreve başladığımda mecburi hizmet dokuz yıldı. Daha sonra hem de bana sormadan bir anda 15 yıla çıkarılıverdi. Hani ben “şartları bilerek girmiştim? Burada AYİM başka gerekçelerle verdiği kararlara kılıf hazırlamaktaydı.
4. 2003 yılında bir yıl eiğtim süreli Asubay Sınıf Okullarının statüsü, 2 yıllık AMYO statüsüne çıkarıldığında yapılması gereken “Astsubay İntibakları” ne yazık ki o gün yapılmadı ve tam 13 yıl sonra bizlerin eylemleri neticesinde teslim edildi hakkımız.
5. 2001 yılında Yarbay ve üstü rütbelere, zaten farklı isimler altında verilen diğer bir çok tazminatın üstüne bir de, Görev/Makam Tazminatı verilmiş, bu tazminatların, aynı kurumda ve şartlarda görev yapan Astsubaylara da verilmesi gerekiyordu. Halen de verilmemektedir.
6. Bir çok Meslek Yüksek Okulundan mezun olanlar, görevlerine 9/2 dereceden başladıkları halde, AMYO’dan mezun olan astsubaylar göreve 9/1’den başlatılmaktaydı. Halen de bu şekilde başlatılmaktadır.
Mesela ¼ hakkı için asubayların AYİM’e bireysel olarak yaptıkları başvurular her defasında aşağıdaki komik gerekçeleri içeren kararlarla reddedilmekteydi. Ama bizlerin örgütlü mücadelesi sonunda karşımızda dikili duran buz dağları erimiş ve bu mücadele başarıyla sonuçlanmıştır. Diğer kazandığımız bütün haklarımız da aynı şekilde temin edilmiştir.
Hala tazminat ve başlangıç dereceleri konuları düzeltilmemiştir ancak, en yüksek makamları işgal edenler tarafından bu haklarımızın da temin edileceği sözleri verilmiş ve şu anda henüz gerçekleşmemiş olan bu haklarımızın da teslimi an meselesidir.
Çünkü haklı isek kazanacağız ve asla önümüzdeki engeller ilanihaye engel olarak kalmayacaktır.
Ne yazık ki, önümüzdeki en büyük engel yine kendi sınıfımız içinden çıkmaktadır. Başkalarına bir tek kelime ile laf edemeyenler, bizlere yani kendi mesleğinden olanlara hakareti kolay bir yol görerek, aslında kendi kalitelerini ortaya koymaktadırlar.
Bizlere destek olacaklarına sürekli olarak moral sıfırlama çalışmaları içine girmektedirler.
“Alamazsınız!”
"Uğraşmayınız!"
“Koyun gibisiniz!”
“Siz hala inanıyor musunuz?”
“Bunlar vermezler.”
“Ölme eşeğim ölme!”
“Bunların hak vereceklerine inanmak, saflıktır.”
“Bu hainler, vereceklerine vermesinler daha iyi”
“Bunlardan hak talep edenler vatan hainidir.”
“Verdiler de ne oldu? 1/4’ün içi boş."
“100.00 TL’ye kendinizi sattınız."
“Ben emekliyim bana ne mecburi hizmetten?”
“Ben çalışıyorum bana ne 100.00 TL’den.”
“Ben 3 üncü derecedeyim bana ne ¼’ten?”
“Ben ¼’teyim, bana ne, bana bir getirisi olmayan intibaklardan?”
“TEMAD adını değiştirsin, 2 nci derece Assubayların derneği olsun.”
“TEMAD emeklilerin derneği, muvazzafların haklarını arayamaya devam edecekse, gitsin muvazzafların derneği olsun.”
“Onlar yaşlı başlı adamlar, benim mi haklarımı arayacaklar?"
“TEMAD A Partili oldu.”
“TEMAD B Partili oldu.”
“TEMAD C Partili oldu.”
Ne yapsanız "suç" ne yapsanız "yanlış."
Ne derseniz "hata", hiç bir şey demezseniz yine "hata..."
Bu ithamları uzatmak, hatta ciltler dolusu yazmak olası.
Halbuki TEMAD sonuçta bir dernektir... Bunu gözden kaçırmadan, sadece destek olacakları yerde, zaten amatör bir ruhla çalışan arkadaşlarımızın şevkini kaçıracak laflar ediyorlar.
Bu lafları edenlerin önemli bir bölümü de; “ben, ben, ben” diyen bencilliklerinden yanlarına yaklaşılamayan kendi meslektaşlarımızdır.
İçinde yüzlerce, binlerce eski yeni milletvekili, bürokrat v.s barındıran "deve dişi" gibi partiler bile taleplerine çare üretemez, isteklerini karşılayamazlarken, TEMAD kendinden beklenenin çok üzerinde başarılar elde etmişken, hala kişilerin şahsi ihtiras peşinde koşmaları ve alınan hakların içinde kendini ilşgilendiren bir konu yoksa sırf BENCİL karakterlerinden ötürü diğer bütün hak sahiplerinin kazandıklarını itibarsızlaştırmaya çalışmaları sağlıklı bir durum değildir.
"İçinde benim de kazandığım haklara evet, ben yoksam, o hak kesinlikle hak değildir" mantığı...
"Alamazsınız, alamazsınız, alamazsınız."
Sonra alınıyor, talep karşılanıyor bu defa da;
"Siz almadınız, ben aldım, o aldı, şu aldı..."
Gerçekten sağlıklı bir kafa yapısı mı bu?
Ne bir tek kuruş faydası var derneğe ne de başkalarının yaptıklarını beğeniyor...
Allah ıslah etsin.
Şimdi bu yazdıklarımın içinden “¼ ÜN İÇİ BOŞ” mevzuuna bir göz atalım.
Aslında laf kalabalığı yapmadan sadece göz atalım ama makul mantıklı ve gerçekçi olmaya da çalışalım.
Şu kısa hikayeyi de anlatıp geçelim konuya...
Bir gün bir toplantıda konuşuyordum. İntibak konuları da hala gerçekleşmiş değildi. Bu konu içinde 9/2'den de bahsetmiştik. Bizler, 9/2 taleplerimizi dillendirirken bir ağabeyimiz söz istedi ve bizlerin; "9/2 istemekle yanlış yaptığımızı" beyan etti. Ve devam etti. “Yanlış içindesiniz, neden 9/2 den dem vuruyorsunuz kardeşim? Siz istemeye 4 üncü dereceden falan başlayın, onlar ne verirlerse kârımız olur. Siz 9’dan başlayarak zaten teslim olduğunuzu ispat ediyorsunuz.” dedi...
"Ne mi cevap verdim?"
Sadece gülümsedim.
Gerekçenin ne olduğunu, emsalin ne olduğunu söylemedi tabi...
"İsteyenin bir yüzü kara..." demek istedi zahir.
“¼ konusunda da benzer talepler var. “İçi boş. Neden 3600 ek göstergeye razısınız? İsteyin, 7000 ek gösterge isteyin mesala. Taş attınız da kolunuz mu yoruldu? Babanızın kesesinden mi verecekler? İsteyin!" diyenler bile var.
"İste, dilin kemiği mi var?"
"Gerekçen nedir?"
"Arap eli öpmekle dudak kararmaz."
Tamam, isteyelim de, istemenin de bir gerekçesi, dayanağı, emsali ve mantığı olur. İsterken "insanlarla dalga geçme" anlamına gelen cümleler kuramayız. İnsanları kendimize güldürecek taleplerde bulunamayız.
Üstelik bizlerin ciddiyetsizliği anlamına gelecek Özlük Hak talepleri, diğer gerçekçi söylemlerin de önüne set çeker ve asla ciddiye alınacak bir toplum olarak görülmeyiz.
Aşağıya aldım AYİM kararını...Bakın, bir zamanlar ¼ konusunda bizlere had bildiren AYİM nasıl kararlar veriyormuş? Bizleri nasıl aşağılıyormuş bir bakın.
Sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti Devletine hizmet etmek için görevlendirlmiş tüm kamu çalışanı devlet memurlarının sahip oldukları derece ve EK GÖSTERGE tablolarını ve hem bizlerin bulunduğu pozisyonu, hem de diğer bütün memurların biz asubaylara göre pozisyonlarını ve kendi içlerindeki durumlarını tek tek inceleyin bakalım neler düşüneceksiniz?
Mesela bu tablolardaki 3600 ek göstergeli devlet memurlarının hangi unvanlara sahip olduklarını görün.
Burada; "elimizdeki ile yetinelim" demek istediğim sonucunu falan çıkarmaya çalışanlar olabilir. Hayır ben, "isteklerimizin gerekçelerini iyi tespit etmemiz gerektiğini", söylemek istiyorum. Bir şey talep ederken, ya da bir cümle kurarken, ayaklarımızın yere sağlam basması gerektiğini söylüyorum. Yoksa, rüzgarın önünde savrulan güz yapraklarından farkımız olmaz.
Özellikle 49 ve 50 numaralı tabloların kıyaslaması ve elbette diğer tabloların kıyaslamalarını dikkatlice yapalım...Sanırım bunca yıldır yazılıp çizilenlere rağmen, mesela 1'in 4'ünde bulunan Yarbay rütbesindeki bir subayın ek göstergesinin de, 1'in 4'ünde bulunan Kd. Bçvş. rütbesindeki bir asubayın ek göstergesinin de aynı olduğunu yani 3600 olduğunu bilmeyenlerimiz var. Böyle olunca da yorumlarımız eksik, yanlış hatta birbirimizi üzecek şekilde olabiliyor.
"Dergi No : 19
Dairesi : AYİM 3.D. (ASKERİ YÜKSEK İDARİ MAHKEME)
Tarih : 8.10.2003 21:00:00
Karar No1 : E. 2003/313
Karar No2 : K.2003/94
Özet : 926 sayılı TSK Personel Kanunun 137 nci maddesine EK – VIII sayılı cetvelde astsubayların yükselebilecekleri en üst derece 1, en son kademe 3 olarak gösterildiğinden, davacı astsubayın 1 nci derecenin 4 ncü kademesine intibakı mümkün değildir.
Detay :
Davacı, 20 Ocak 2003 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle; “30 Haziran 1994 tarihinde Anadolu Üniversitesinin 4 yıl süreli İşletme Fakültesini bitirdiğini, 30 Ağustos 2000 tarihi itibariyle 1 nci derecenin 3 ncü kademesine intibakının yapıldığını, .....
Astsubay olan davacı, 30.06.1994 tarihinde 4 yıllık Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olduktan sonra, 19.09.1994 tarihinde 30.08.1994 tarihinden geçerli olarak 4/2 derece ve kademesinden 3/2 derece ve kademesine intibakı yapılmış ve şu an bulunduğu 1/3 derece ve kademesinden 1/4 derece ve kademesine yükseltilmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptalini istemiştir.
Davacının anılan fakülteyi bitirmiş oluşu nedeniyle, 926 sayılı TSK.Personel Kanununun 137 nci maddesinin (c) bendine göre yapılan intibak işlemi sonucu o sırada bulunduğu derece ve kademesine 1 derece ilave edilmiştir. Esasen taraflar arasında intibaka ilişkin bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anlaşmazlık konusu, halen 1/3 derece ve kademesinde bulunan davacının 1/4 derece ve kademesine yükseltilip yükseltilemeyeceği hususudur.
926 sayılı Kanunun 137 nci maddesine EK-VIII sayılı cetvelde, astsubayların yükselebilecekleri en üst derece 1, en son kademe 3 olarak gösterilmiştir. ....
Kanun koyucu, özellikle EK-VIII sayılı cetvelde bunların yükselebilecekleri en son derece ve kademenin 1/3 olarak gösterilmiş oluşu karşısında, maddeye, davacının vermek istediği anlam ve yorumu vermek mümkün değildir. Eski emsaline nazaran yıllarca bir derece önde gitmiş ve bu şekilde aylık almış bulunan davacının herhangi bir mağduriyeti de söz konusu değildir.
Davacının kendisinin 1 nci derecenin 4 ncü kademesine yükselmesine engel olan hükmün (EK-VIII sayılı cetvelin), Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddiası ciddi görülmemektedir. Zira, astsubaylar ve dolayısıyla davacı, statü hukukuna tabidir. Statü hukukunda kişiler şartları önceden belirlenmiş ve düzenlenmiş hukuki duruma girmektedirler. Kişinin içine girdiği bu hukuki durum herkes için aynı olan, kişiden kişiye değişmeyen bir durum, statüdür. Kişi bu statüye girmeyi kabul etmekle önceden belirlenmiş şartları da kabul etmiştir. Bu statüye dahil olduktan sonra meydana gelen olaylar, kişinin içinde bulunduğu statünün şartlarına göre değerlendirilir ve özel düzenleme yoksa başka bir statü hukukundan da yararlandırılamazlar.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE"
Şimdi bu kararlar masal oldu...
Onlar ermiş muradına...
Tayyar Yıldırım
https://emekliasubaylar.org/yazarlar/item/1327-1-4-un-ici-bos-meraklisina-tum-kamu-gorevlilerinin-derece-ek-gosterge-tablolari-49-ve-50-no-lu-tablolara-dikkat#sigProId7243ce5e03
https://emekliasubaylar.org/yazarlar/item/1327-1-4-un-ici-bos-meraklisina-tum-kamu-gorevlilerinin-derece-ek-gosterge-tablolari-49-ve-50-no-lu-tablolara-dikkat#sigProIdeea20bdebc
https://emekliasubaylar.org/yazarlar/item/1327-1-4-un-ici-bos-meraklisina-tum-kamu-gorevlilerinin-derece-ek-gosterge-tablolari-49-ve-50-no-lu-tablolara-dikkat#sigProId84276e2a13
Kaynak: http://www.dpb.gov.tr/tr-tr
Yorumlar
Bizde biliyoruz hizlandirilmis egitim adi altinda o donemlerde 3 ayda ogretmen mezun edip 2 yillik egitim enstitusi mezunu sayildiklari halde bizim 1 yil okudugumuz sinif okullarininyok sayilmasi
İntbak yasaindada goruluyor.tablolari incelersen ne demek istedigimi anlarsin polemige gerek yok biz hepimiz asb yiz kendimizi boyle gormek lazim mucadelemiz asb sinifi icin olmali benim yorumum sadece durum tespiti idi,yine de duyarliligin icin tesekkurler,,,,,,,
hemen simdi,hep beraber,hepsi ,diye bir sey yok,dune bak 100tl,tazminat yok,1/4 universite bitirene bile yok,intibaklar,13 yildir yok,ama simdi hepsi var hayal olan 1\4 lise mezununa bile.. "
Hangi tarihte, hangi dönem assubaylar lise mezunu doğrusu merak ettim. Tarihte örneği varmı ?
1974 ten beri var olan sınıf okullarını biz bile okuldan saymıyorsak. Başkaları haydi haydi saymaz.
hemen simdi,hep beraber,hepsi ,diye bir sey yok,dune bak 100tl,tazminat yok,1/4 universite bitirene bile yok,intibaklar,13 yildir yok,ama simdi hepsi var hayal olan 1\4 lise mezununa bile...1/4ici bos diyenler inanin ici ilerde dolacak tabii mucadelyi birakmaz,temad'i dedikodularla yok etmesek,gorev tazminati,baslangic derecesi,sicil affi konulardamutlaka halolacaktir,gorev tazminatina gelince once asb,laraversinler amahemen versinler,kd bscvs,bscvs farketmez,kazanilan hak zamanla herkese yansir ama su anda,buperformansla tazminat asb,lar icin hayalgibi gorunuyor,resmen bizi avutuyorlar pes diyenler sloganin meyvasini yedik yeni sloganla, yeni heyecanla,sosyal medyayi yeniden sallamaliyiz,temad'inliderligi olmazssa olmazimiz olmali,temad catisi altinda olmayanhicbir eylembasarili olamaz,,ayrilmaya degil birlesmeye ihtiyacimiz var.
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için