E. Dz. Asb. Mustafa Sevimli'nin yayınlanmak üzere göndermiş olduğu 4 bölümlük 1975 Asubay Eylemleri içindeki anılarını ve değerlendirmelerini anlattığı "1975 Ocak" başlıklı yazı dizisini yayınlıyoruz.
Ocak 1975 Asubay hak adalet ve onur mücadelesinin 41'inci yıldönümünde o günleri yaşamış tüm kahramanlarımıza selamlar.
Saygılarımızla...
ASSUBAYLAR YAN ÖDEMELERİ AZ BULDU “Kırk Bir Yıl Önce”
1975 Yılı Ocak'ta yeni düzenlenen ve uygulamaya konulan yan ödemeler başlığı altında toplanan, iş güçlüğü, iş riski ve teminindeki zorluk nedeniyle verilecek tazminat ödentilerinin, amacına uygun olmadığı ve sınıfımız aleyhine aşırı eşitsiz düzenlenmiş olduğu anlaşıldığından, astsubayların tepkilerine yol açtı. Birçok yerde iki gün göreve gitmeme olayı oldu. Olaylar, birbirini izleyen günlerde, ayrı yerlerde, ayrı günlerde gerçekleşti. Olayların başlamasına yakın günlerde, bazı arkadaşlarımıza göndereni belirsiz mektuplar gelmişti. İsim ve görev adresleri nasıl elde edilmişti, bilinmiyordu. Bu mektupların, hareketinin izlendiği tahmin ediliyor, gecikmeden üst mercilere teslim ediliyordu. Mektupların,"derin bir yerlerden” gönderilmiş olabileceği de akıllara geliyordu. Bu mektuplarda, günün siyasi anlatımına benzer şekilde, çalışma şartlarının olumsuzluğundan, uğranılan haksızlıklardan, mağduriyetlerden söz ediliyordu.
Hürriyet Gazetesi, olayları başladığı ilk günlerde, birinci sayfada manşette "ASSUBAYLAR YAN ÖDEMELERİ AZ BULDU" yazarak haber yaptı. Aslında bu gibi haberler, kesinlikle tahrik edici ve küçük düşürücü olmaktaydı.
Bu haber nedeniyle o günlerde çevremizde imalı soru ve anlatımlarla karşılaştık. Bu haber daha sonra mahkemede aleyhimize kanıt olarak kullanıldı. Sınıfımızın, maddi ve manevi önemli yaralar alışının göz ardı edilmesi, daha da yıpratıcı olmuştu. Olayları, gerçekleştiği günlerde aleyhimize duyuran gazeteler, mahkeme duruşmalarını ve sonrasını kamuya iletme yürekliliğinden yoksun kalmıştı.
Olaylardan sonra, bazılarımız tutuklanmak üzere mahkemeye götürüldük. İlk kez ve belki de son kez, tutuklanmak üzere uçakla götürüldük. Yere indiğimizde de servis araçları, çok önceden hazırlanmış bekletiliyordu. Hemen hazır olan mahkeme heyetinin huzuruna çıkarıldık. Kesinlikle tutuklanacağımızı bildiğimizden eylemin nedenini kısa ve gerçek olarak ifade ettik. Bu ifademizi ve diğer bazı ilginç ifadeleri gelen bölümlerde aktaracağım.
Hukuken yöneltilen suç, "sözleşerek görevden toplu firar" idi. Yargılama duruşmaları başlayıncaya kadar, yaklaşık iki ay tutuklu kaldık. Askeri Tutukevinde yer kalmadığı için depodan kalma, köhne binalar bizim için tutukevi olarak hazırlanmıştı. Tutuklu iken davanın savcısı; "haksız olduğumuz için değil, hakkımızı ararken yasalara göre suç işlediğimiz için" orada tutulduğumuzu açıkladı. Amir konumunda bir başkasının; "Bundan sonra Ankara’da bir-iki kişi oturup sizin haklarınız için kolayca karar veremeyecektir. Şapkalarını önüne koyup, düşüneceklerdir." demesi davamıza sahip çıkma gücümüzü arttırmıştı. Rutubetli, izbe yerlerde nezle, grip ve romatizma olduk. Yaşananların etkisiyle müzmin gastritim, ülsere dönüşmüştü. Sonraki yıllarda sağlığımdan yitirerek, erken emekliliğimi istemek durumunda kalmıştım.
Havalandırmaya çıktığımız ilk gün, bahçe çevresinde silahlı muhafız askerleri görenler, geri dönüp, dışarı çıkmayınca, ertesi gün muhafızlar konmamıştı. Bu tepkimizi, tutukevi amiri haklı bulmuştu. Üst mercilere "Arkadaşlarımız her şeye rağmen Astsubay'dırlar, buradan sonra hiyerarşik düzende görev yapacaklar, bu konuda duyarlı olmak gerek" deyip, bizden yana tutum izlemişti.
Tüm bunların dışında, kimler olduğunu asla bilemediğimiz, gerçek meslektaşlarımızın, yardımlarının niteliğinden daha önemli, dağlardan yüce, gönülden destek oluşları, bizlere hiçbir şekilde verilemeyecek, dimdik kalma gücü kazandırmıştı.
Saygılarımla.
Mustafa SEVİMLİ
Emekli Deniz Asb.
Devam edecek
Kapak Resmi : Mustafa Aytar