Sayın Halil ERGENLİ’nin “Köprüleri Kim Attı?” başlıklı yazısında ortaya koymuş olduğu teşhis “BİLGİLENDİRME EKSİKLİĞİ”ni giderebilmek ve Sayın Hocam Mustafa C. SADAKOĞLU’nun “Genelkurmay’da Çaylı Toplantı” yazısında belirttiği “ORTAK AKIL” yaratabilmek, öncelikle Kurum İçi İletişimi sürekli ve canlı halde tutarak Kurum Dışı İletişimi güçlendirmekten geçer. Bu da iç ve dış muhataplarla diyaloğu koparmayacak, sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesine bağlıdır.
“İletişim” desem. Birçoğumuzun aklına “İletişim Sektörü” veya cep telefonu, bilgisayar, internet, televizyon, gazete vb. gelse de; benim aklıma, bir canlının bütün organlarını ve dokusunu besleyen, onlara hayat veren, yenileyen damarlar ve kan geliyor.
Nasıl bir insanın organlarının düzenli çalışarak, bünyesinin güçlü kalabilmesi ve dolayısıyla dış çevreye karşı ayakta kalarak hayatını sürdürebilmesi için damarların açık ve yeterli seviyede kan dolaşımı gerekli ise; bir kurum veya kuruluşun da sağlıklı bir işleyiş içerisinde amaçlarına ulaşabilmesi ve hayatta kalabilmesi, açık “iletişim kanallarına” ve bu iletişim kanallarından geçen sağlıklı “mesajlara” bağlıdır.
Her kurum ve kuruluşun, farklı amaçlar için etkilemeye çalıştığı iç ve dış hedef kitleleri bulunmaktadır. TEMAD’ın ilk ve en önemli hedef kitlesinin, üye emekli asubaylar ve onları temsil eden delegeler olduğu açık bir gerçektir. Bu hedef kitleye yönelik olarak dahi pozitif yönde herhangi bir çaba gösterilmemektedir.
Geçenlerde TEMAD’ın internet sayfasında “ANKET” başlığını görünce; bir an için “İşte, olması yapılması gereken buydu” diye düşünerek sevinmiştim. Ancak, “Anket”in araç ve emlak konulu olduğunu görünce, TEMAD’ın temsil ettiği toplumun beklentilerine ve önceliklerine uygun projeler gerçekleştirmekten uzaklaştığı kanaatine vardım.
18 Ekim 2014 tarihinde yapılan TEMAD Genel Kurulu’nun ardından;
“Artık, TEMAD’ın durmak, geriye adım atmak veya yol değiştirmek gibi bir lüksü yoktur. TEMAD’ın ve davamızın geleceği açısından bu görevde başarısızlık kabul edilemeyecek bir hata olur. TEMAD, ana hedeflerine ulaşmak için bunu mutlaka başarmak zorundadır.
TEMAD yönetimlerinde görev alanlar ve üyeleri, ortak dil ve bilgi düzeyi oluşturarak toplumsal bütünlüğü sağlama ve koruma işlevini yürütmek zorundadırlar.
Kişisel egolar ve şahsi beklentilere yönelik ayrıştırıcı, ötekileştirici davranış ve söylemlerden uzak durulmalıdır.
KOLLEKTİF BİLİNÇ, iletişim kanallarının açık tutulmasıyla ve yönetimsel şeffaflıkla mümkündür. Bu da, bilgi akışının sağlıklı ve yeterli düzeyde olmasıyla sağlanır. TEMAD kitlesel bir etkileşimi başarmak ve devam ettirmek istiyorsa, bir iletişim stratejisi oluşturmak ve özellikle kurum içi halkla ilişkiler faaliyetlerine önem vermek durumundadır. Bu strateji etkin olarak yaşama geçirildiği takdirde, derneğin tanınırlığına katkıda bulunacak, kamuoyu yaratmasına ve nihayet üye olmayan emeklilerin katılımına olanak sağlayacaktır.
Toplumsal katılımın sağlanması, TEMAD’ı bir kitle örgütü olma noktasına ulaştırır. İşte bu noktada, toplumun beklentisini yanıtlayan çözümler üretebilen TEMAD, baskı grubu olarak siyasi yapı ve siyasetçiler üzerinde etkili olabilir. Ve hedeflerine sağlam adımlarla ilerleyebilir.” değerlendirmesinde bulunmuştum.
Bir Sivil Toplum Kuruluşu (STK) olarak TEMAD’ın; temsil ettiği gruba veya üyelerine, sosyal fayda sağlamanın yanında, kendisinden beklenen ekonomik ve kültürel ihtiyaçları karşılayabilmek adına çaba gösterdiği hepimizin malumudur. Ancak gelinen nokta, hâlihazırda oluşmaya çabalayan kolektif bilincin amaçlara yönelik olarak şekillendirilmede geç kalınmakta olduğudur.
TEMAD, her an değişim içinde olan çevresel etkenlere uyumlanabilmek ve mücadele edebilmek adına stratejik düşünmeli, yenilikçi olmalı ve en önemlisi yaşamını borçlu olduğu üyelerine meziyetlerini ve hünerlerini anlatabilmelidir. İşte bu “anlatabilme” noktasında, gerek kurumun çeşitli birim ve şubeleri arasında gerekse kurum ve çevresi arasında bilgi ve düşünce alış-verişini sağlayan “Kurumsal İletişim Stratejisini” vakit kaybetmeden oluşturmak zorundadır.
Bu günkü TEMAD yönetimi, yukarıda da belirttiğim, kitlesel bir etkileşimi başarmak ve devam ettirmek istiyorsa (?), Kurumsal iletişim argümanlarını etkin bir şekilde kullanabilmeli, temsil ettiği toplumsal yapıyı tanıyan ve ihtiyaçlarını doğru belirleyebilen bir kurum olarak daha doğru çözümler ve öneriler sunabilmelidir.
Güzellik ve esenliklerle kalınız.
İbrahim Özkan