All for Joomla All for Webmasters
  • 1200 TL EK ÖDEME ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

    1200 TL EK ÖDEME ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

  • ASB. GÖREVE BAŞLANGIÇ DERECESİ YASA TEKLİFİ ÜZERİNE

    ASB. GÖREVE BAŞLANGIÇ DERECESİ YASA TEKLİFİ ÜZERİNE

  • Muhtarlar ihya oldu, biz ise

    Muhtarlar ihya oldu, biz ise "fakire bir sadaka" turları yapıyoruz

  • İKİ SEÇİM- İKİ SONUÇ

    İKİ SEÇİM- İKİ SONUÇ

  • TEMAD'IN SEÇİMİ

    TEMAD'IN SEÇİMİ

  • TEMAD İÇİN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

    TEMAD İÇİN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

  • Dernekler Yönetmeliğinde Önemli Değişiklikler

    Dernekler Yönetmeliğinde Önemli Değişiklikler

  • Emekli Asb. Fahrettin Bağrı İyi Parti Grubunda Astsubayları Anlattı

    Emekli Asb. Fahrettin Bağrı İyi Parti Grubunda Astsubayları Anlattı

  • DÜNYA ASTSUBAYLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

    DÜNYA ASTSUBAYLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

  • Hamza Dürgen'in Sinan Engin'den ne farkı var?

    Hamza Dürgen'in Sinan Engin'den ne farkı var?

  • TEMAD’da İhraçlar ve Yalanlar…

    TEMAD’da İhraçlar ve Yalanlar…

  • HAMZA DÜRGEN’İ TEMAD’IN BAŞINA GETİRENLERE AÇIK MEKTUP!

    HAMZA DÜRGEN’İ TEMAD’IN BAŞINA GETİRENLERE AÇIK MEKTUP!

  • DELEGE OYUNLARINA DİKKAT! HATA MI, KASIT MI?

    DELEGE OYUNLARINA DİKKAT! HATA MI, KASIT MI?

  • ASTSUBAY KAMUOYUNA DUYURU

    ASTSUBAY KAMUOYUNA DUYURU

  • Aylık olarak verilen 100.00 TL.yi alıyor musunuz?

    Aylık olarak verilen 100.00 TL.yi alıyor musunuz?

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
Cumartesi, 04 Temmuz 2015 13:54

Biat

Öğeyi Oyla
(4 oy)

Biat; bir kimsenin egemenliğini tanıma ve Osmanlı Devleti'nde padişah öldüğünde tahta geçecek oğlunun devlet yönetimindeki etkili gruplarca kabul edilip onaylanması şeklinde tanımlanırken, “ihanet” kelimesi ise; hıyanet, hainlik şeklinde izah edilmiştir. İhanetin kötü bir şey olduğunu vurgulamak isterken ünlü romancı Tarık Buğra; "İhanetin böylesini tarih kabul etmez, kusardı"  diye kullanmış cümle içinde... Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik anlamına da geliyor ihanet...

Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etmek şeklinde de tanımlanan  ihanet kelimesi de, bir yerde, başkalarını biatçılıkla suçlayanların, kendilerinin içine düştükleri garip durumu gözler önüne sermek için de karşı bir itham ifadesi olabilir ne yazık ki...

Başkalarını acımasızca eleştirirken, karşıdan gelebilecek hamleleri sükunetle göğüslemek yerine, dilini ve üslubunu bozmanın; “zayıf bir ruhsal durumun tezahürü olduğunu” söylemek de yanlış olmasa gerektir.

Teşkilata bağlılığı, sürekli olarak biatçılıkla suçlamak, esasen suçlayanların o makama ulaşma yollarının kendileri açısından tamamen tıkandığının görülmesinden kaynaklanmaktadır.

Teşkilata bağlı olmak, Türk Kültüründen kaynaklanmış, Türk Ülküsüne ulaşmanın sağlam yollarından olan bize has özelliklerdendir halbuki... Teşkilata bağlı olmak, teşkilatın başındaki ağalara, beylere, onların her türlü tutum ve davranışlarına kayıtsız ve şartsız evet demenin adı olmadığı gibi, bizatihi onları kontrol altında tutmanın, onlara alternatifler üeretme gücünün göstergesi, onların ense kökünde nefesini hissettrimenin bir başka yoludur aslında...

Biat;  edenin, edilenden fayda umması sonucunda da zuhur etmiş olmalıdır. Maddi ya da manevi menfaatlerin karşılığı, biat etmeyi gerektirebilir. Böyle bir menfaati temin edip de biatçılık yapana ben camiamızda henüz hiç rastlamadım.  Camiamızda görev alan ne kadar tanıdığım insan varsa, hiç bir şeyin karşılığı olarak değil, sadece gönlünden esen rüzgarların emrine uyarak bu göreve talip olduğunu gördüm hep. Hem de yıllarca aynı kaderi yaşamış olan meslektaşına, sürekli olarak bu suçlamayı yapmak, böyle bir niyeti var ise eğer, kendi ulaşmak istediği hedeflerin önüne, kendi eliyle set çekmesi anlamına gelir. Bu da akılcı bir yaklaşım olmasa gerektir. Böyle yapmak; zora talip olmakla değil, olsa olsa kolayın ucuz kahramanlığına soyunmakla izah edilebilir.

Her defasında ve her fırsatta, eylem ve söylemleri ile teşkilatı yönetenlere bel altından vuranların asıl maksatları; bencillik özelliklerinden kaynaklı, “teşkilatın içinde ve  etrafındakilere hükmetme” isteklerinden, “keşke orada yönetenler safında ben olsaydım”  arzularından  kaynaklanan davranışların ürünüdür. Böyle değilse eğer; “benim ağzımdan çıkan kanun gibidir. Ben ne söylüyorsam derhal uygulana! Başka bir tavır bana olan saygısızlığı ifade eder” bakışıdır... Eğer öyle olmasaydı, hiç değilse ilanihaye negatif tutum içinde olma, sürekli olarak negatif enerji yayma, belgeye dayanmayan, kin ve husumet odaklı neşir yapma tutum ve davranışları içinde olmazlardı. 

Teşkilatı yönetenleri sürekli olarak eleştirenlerin bir iddiası olmalıdır. “Onlar yapamıyorlar ben onlardan daha iyi yaparım” iddiasında olmak, saygı duyulası bir tavırdır.  Ancak; sadece yıkmaya, yıpratmaya, kıskançlık temeline dayanan ve asla pozitif bir bakış açısı içermeyen müzmin eleştirsel yapılar her defasında kaybetmeye, kayıplarının nedeni olarak da sürekli olarak mazereteler üretmeye mahkumdurlar.

Kaldıki, benzeri ya da eşidi olmayan ve kurulmasına da mevcut yasalarca imkan bulunmayan teşkilatların mensupları, aslında kendilerine iyilik etmek anlamına gelecek olan, teşkilatlarının yönetimlerine yardımcı olmak yerine, tecrübelerini ve becerilerini o yapı üzerine yoğunlaştırmaları gerekirken tam aksine, o yapıyı sarsıcı ve mensuplarının hak ve özgürlüklerini temin etme yol ve yöntemlerini tıkayıcı, her türlü girişimi tersinden yorumlayıp, sabote edici tavırlar içine girmelerinin sebebi; “bana yar olmayanı başkasına da yar etmem” düşüncesinden öte bir gayret değildir. 

Şahsen, teşkilat yönetimlerine talebi artırma gayretlerine, teşkilatı yönetmeye sahip çıkanları, bu iddialarını ortaya koyanları, kendi projelerini üretenleri, “siz yapamıyorsunuz, çekilin ben yapacağım” kudretini ve söylevini geliştirenleri avuçlarımın içi patlarcasına alkışlamak üzere hazır bekliyorum. Bir ben değil tüm camia bu davranşı gösterenlerin önünde saygıyla eğilmek üzere beklemektedirler. Gerçi “saygıyla eğilmek” kavramını bile “biat” olarak adlandırmak için hazırda bekleyenlerin varlığı da bir gerçekliktir ne yazık ki...  Bizim camiamız başarıyı alkışlamak, başarısızlığı cezalandırmak erdemine ve demokratik kültürüne erişmiş ve belgeye dayanmayan suçlamarı yapanları da not etmeyi becerebilme vasfına ulaşmış bir camiadır.

İnsanoğlu kendine saygı duyulduğunda böbürlenip “ben neymişim be abi?” pozisyonlarına girerken, aynı saygının başkalarına gösterilmesi halinde; bencillik damarlarının kabarıp bunu da belli ediyor olması ve yekdiğerini sürekli olarak biatçılık gibi, daha başka ithamlarla suçlaması  ne garip bir durumdur... 

Teşkilata bağlı hareket edenleri biat etmekle suçlayanlar, kendilerine karşı tavır geliştirenlere ise ağızlarına gelen en kötü ifadeleri rahatlıkla sarf edebilmektedirler. Bu da, başkalarına değil, kendilerine biat edilmesi gibi bir talebi yansıtmaktadır aslında... İşte böyle davranılırsa biat kelimesi anlamını bir anda tam zıddıyla ortaya koyuvermektedir.

Artık, bu tavır ve davranışların prim yapmadığını, insanların her şeyi en az kibirlilerin bildiği kadar bildiğini gözden kaçırmamak lazımdır.

Alıntı bir söz ile bitirelim yazımızı...

“Çok sık eleştirenler zamanla, kişiler üzerindeki etkilerini kaybederler. Ciddiye alınmamaya başlarlar. Haklı oldukları konularda bile kredilerini doldurdukları için önemsizleşirler.”

Birlik ve beraberliğin, hiç bir şahsi menfaat temeline dayanmadan, toplumsal menfaatlere dayalı anlayış sahiplerince sağlanmış olduğu gerçeğini görmekten dolayı çok mutluyum.

“Güçlü sesler, güçlü topluluklardan çıkar.”

Ek Bilgi

  • Facebook Yorum:
    Share on Myspace
Okunma 4561 defa

You have no rights to post comments