Assubaylar, SGK'yı yine kızdıracaklar.
SGK, kimseden çekmedi Assubaylardan çektiği kadar.
Öyle ya çalışanı emeklisiyle ikide bir önlerine 200 bine yakın Assubayın düzeltme işlemlerini içeren evrak geliyor.
100 TL KONUSU
İlk önce, 100 bin emekli Assubaya, tazminat alamadıkları için 100.00 TL denge tazminatı verildi ve SGK'ya durup dururken is çıkarıldı. Böyle kalsa iyi, ayrıca, bir işe başlayınca, işe başladığını ve 100.00 Tl'nin maaşından kesilmesini SGK’ya bildirme görevi şahsın kendisine verildi. Yine işten çıkınca dilekçe ile bu durumunu SGK'ya bildirme ve 100.00 TL.nin maaşına yeniden yansıtılması sorumluluğu da şahsın kendisine verildi. Dolayısıyla ikide bir işe girip çıkan binlerce Assubayın dilekçeleri de SGK çalışanlarına iş yükü getirecekti... Sonuçta SGK çalışanı, altında Assubay imzalı dilekçeleri yüzünden rahat bir nefes almakta güçlük çekecek, sürekli olarak o dilekçelerle haşır neşir olacaktı.
1/4 OLMAZSA OLMAZI
Tam bu konuya adapte olmuş iken yine on binlerce Assubayin tarih boyunca hakları olan ancak bir türlü kavuşamadıkları, sonuçta devlet kademelerinin de "bıktık şu Assubaylar dan da 1/4 konusundan da” deyip "kabağın yine masum ve mazlum SGK çalışanının kendi başında patlayıvereceğini" görecekti. Uğraş babam uğraş.
Öyle ya şimdi 200 bin çalışanı ve emeklisiyle, onların tozlanmış raflardaki dosyalarıyla, ¼’leriyle uğraşıp duracaklardı. Bir de karışık bir durum yani... Bu hakka kavuşmak için, vay efendim 1/3 te iken görevde tam bir yıl çalışmış olacak da, 1 gün eksik çalışırsa bu haktan mahrum kalacakmış da, maaşına bundan dolayı yansıyacak olan 12 TL 75 Kuruşu maaş aldığı bankanın adına açılan hesabına yansıtacakmış da, bir sürü “ıvır zıvır” iş... Birçoğuna, arşivdeki dosyalarında bulunan bilgi eksiklikleri yüzünden hatalı işlemler uygulanacak, bu hataların düzeltilmesi için yine Assubaylardan binlerce dilekçe yağacak, bu dilekçelere verilmeyen ya da gecikmeli verilen cevaplar ALO 170 hattına yapılan müracaatlar v.s.v.s… Dedim ya Assubay-SGK ilişkilerinde git gide artan bir gerginlik söz konusu olmakta...
Gelin, bu ¼ konusunun da yavaş yavaş yoğunluğunu kaybetmesi üzerine, rahat bir nefes alacağını ve ellerini şöyle ensesinde bağlayıp çalışmaktan, eğilmekten sırtında oluşan kuluncunu kırmak için koltuğuna yaslanmak üzere olan SGK memurunun halini birlikte düşünelim. Tam böyle yapacakken, büyük bir koliden masasının üzerine, kimi sarı zarflı, kimi beyaz ve uzun metrajlı Assubay imzalı zarfların dökülmesiyle o memurun ruh halini anlamaya çalışalım. Kızmasın da ne yapsın yani?
İNTİBAK DEVRİMİ
“Astsubay İntibakı “adıyla yine 200 bin Assubayın, kendisi vefat etmiş ise eşinin, eşi de vefat etmiş ise dul maaşı alan kızının mevcut durumlarını tamamen ileriye götürecek olan ve kayıtların alt üst olmasına ve mutlaka hepsinin kayıtlarının da düzeltilmesine neden olan yeni bir Astsubay işlem furyası daha geliyor gündeme…
Vay efendim, “lise mezunu assubayları 2 yıllık MYO mezunları seviyesine çıkarmak için 3 kademe, 4 yıllık fakülte bitirmişse, bitirdiği zaman yapılan intibaktaki 3 yıl kademeye ilaveten 2 yıl daha kademe, 2 yıllık MYO bitirmişse önce aldığı 1 yıllık kademeye ilaveten 1 yıl daha kademe, 3 yıllık Yüksek Okul bitirmişse önce aldığı 1 yıllık kademe ilerlemesine ilaveten 1 yıl daha kademe ilerlemesi, yıllardır sicil alamadığı ve o şekilde emekli olduğu için 2/6, 2/5, 2/4 şeklinde yatay ilerleyen ve bir tülü birinci dereceye yükselemeyen Assubayların durumlarının düzeltilmesi… v.s, v.s, v.s…
Gelin de siz SGK memuru olun ve bu duruma katlanın bakalım katalanabiliyorsanız eğer… “Bıktık şu Assubaylardan” der misiniz, demez isiniz? Her SGK’ya gidişinizde memurdan fırçayı yer misiniz, yemez misiniz?
Kafalarda karışıklık bin beş yüz… Benim, 2/6 sına doğru yatay ilerleyip 30 senedir birinci dereceye yükselme hayaliyle yanıp tutuşan meslektaşımın, 2/1 den 1/1’e yükselmesi ve maaşına 500.00 TL zam yapılması gerekirken ve bunu dört gözle beklerken, hem ilerlemesi 2/3 yapılmış, hem de maaşına sadece 20.00 TL artış getirilmiş olduğunu tespitle, SGK’ya yeniden bir dilekçe yağmuru yağsın mı, yağmasın mı şimdi?
SGK’nın yanlış işleminin nedeni nedir peki?
Neden şu: Bu abilerimiz meğer Ortaokul sonu girdikleri için, Astsubay Sınıf Okullarında 2 yıl okumuşlar ve lise dengi sayılmışlar. Hani 2 yıllık MYO’lardan mezun olanlara okulu bitirdiklerinde 1 yıl, bir de bu intibaklarla 1 yıl toplam da 2 yıl kademe ilerlemesi vermişlerdi ya, işte bu sınıf okullarında 2 yıl okuyan abilerimizi de SGK'lı memur, "2 yılık MYO mezunu" zannederek onlara da 2 kademe vermişler meğer. Halbuki kanunda lise mezunlarına 3 kademe verilmesinden bahsediyor ve lise mezunlarının MYO mezunlarına uygun şekilde intibak ettirilmelerinden bahsediyordu. Zaten kanunun amacı da liseyi MYO’lara intibak ettirmek, eşitlemek idi.
Şimdi yeni bir dilekçe dalgası beklemesin mi SGK’yı? Gelsin dilekçeler… Dilekçe yazanlara ilaveten SGK’yı doğrudan, yüz yüze muhasara altına alan Assubaylar da cabası… Öyle ya böyle büyük bir hatayı sineye mi çekeceklerdi ki? İşin içinde hem statü mağduriyeti, hem de aylık 450 TL’ye yakın parasal mağduriyet oluşmuşken, bu işi böylece bırakamazlardı ki…
Binlerce dilekçe yine SGK yollarında, memurların düzeltme işlemelerini beklemek üzere, masalarında, çekmecelerinde ve PTT kurumlarında…
“Bıktık bu Assubaylardan ve onların işlemlerinden.”
Bitti mi, hayır biter mi hiç? Ömür biter ama Assubay haklarının tamamen teslimi ve onların da hak arayışları asla bitmez.
30 YIL ÜZERİ GÖREV SÜRESİ İKRAMİYELERİ
Assubaylar boş dururlar mı? Durmazlar… Zira onlar yıllarca hak arama kültüründen uzak, “hak aramanın; disiplini, hiyerarşiyi bozacağı varsayımı ile hep baskı altında tutuldular. “Konuş!” demeden konuştutulmadılar. Artık, Askeri Yüksek İdare Mahkemelerinin rütbeli hakim ve savcılarının adaletsiz kararlarını ve bu gerçekliği bir şekilde kırmak, ortasından yarmak için çabaladıkları bir dönemdeler.
Devam edelim Assubayların hak arama ve SGK’yı meşgul(!) etme hal ve davranışlarına?
Uslanmaz bu Assubaylar! Ne yapar eder bir yerlerden bir şeyler bulurlar ve hak aramaya çıkarlar... Okurlar, araştırırlar, karıştırırlar, ararlar ve mutlaka bulurlar...
Bir ara memurların da işçiler gibi 30 yıl üzerinde çalıştıkları süreler için de emeklilik tazminatı almalarını gerektiğine dair kanun çıkmış olduğunu ve haklarını mahkeme yoluyla almaları gerektiğini öğrendiler. Boş dururlar mı? Hayır durmazlar, durmamalılar. Hemen mahkemelere koştular…. “Falanca tarihte emekli oldum, 30 yıllık ikramiye aldım. Halbuki 35 yıl çalışmıştım, 5 yıllık ikramiyemin hesap edilerek maaşıma ilave edilmesini…. İmza Assubay.”
Yine bir gerginliğe neden olacak binlerce dava, on binlerce dilekçe… Devlet, mahkemelerin yoğun bir şekilde bu işle uğraşıyor olmasının haberini aldıktan sonra bir düzenleme ile artık mahkeme yoluyla değil her dilekçe verene ve konusunda haklı olana bu 30 yıl üzeri ikramiyenin verilmesini sağladı da gerginliği bir nebze önledi.
Ancak ve ne yazık ki, yıllar önce emekli olanların ve mesela 15 yıl fazla çalışma süresi bulanların alacağı emeklilik tazminat tutarını o zamanki değer üzerinden hesap ederek sadece 150.00 TL. ödeyerek bu konuyu da geçiştirmiş oldu devlet. Assubaylar yine boş durmadılar. Bu konuyu da dava konusu ederek SGK hakkında davalar açmaya devam ettiler. Zira bugün 2015 te emekli olan ve 15 yıl fazla çalışma süresi bulunan bir hak sahibi 40 bin lira 30 yıl üzeri ikramiye alırken, mesela 1986 yılında emekli olan ve aynı şekilde 15 yıl fazla çalışma süresi bulunan bir hak sahibine sadece ve sadece 150.00 Tl. ödeniyordu. Halbuki ileriki tarihlerde görülecektir ki, Astsubay Sınıf Okulunda geçen 18 yaş altı süreler konusunda açılan davalara misilleme yapan SGK mesela 1979 da Sınıf Okulunda okuyan bir Assubaya, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununda, “askeri öğrencilerin primleri kurumları tarafından ödenir” maddesine rağmen, günümüze kadar bileşik faiz uygulayıp o şekilde hesap ederek, 10 bin TL, 8 bin TL, 5 bin TL gibi tutarlarda prim borcu çıkartacak ve Astsubay maaşlarından çatır çatır kesecek ve yeniden on binlerce mağdur yaratacaktır.
İşte Assubaylar bu 30 yıl üzeri konusunda da, SGK’yı on binlerce evrak yoğunluğuna boğdu ve sürekli olarak o kurumu Astsubay imzalı dilekçelerle, telefonlarla ya da yüz yüze olmak üzere meşgul etti(!), onları yordu(!) ve hak peşinde koşmak ve temin etmek gerekçeleriyle karşılarına dikildi.
Haklıydı Assubaylar… Yine boş durmadılar.
SINIF OKULU 18 YAŞ DAVALARI
Kısa bir süre önce Assubaylar, Sınıf Okullarından da hak kayıpları bulunduğunu tespit ettiler. On binlerce Astsubay, Sınıf Okullarında “18 yaşından aşağı yaşlarda okudukları sürenin de emeklilikten sayılması” gerektiği ve oradan da maddi manevi hak kaybına uğradıklarını öğrendiler.
Yeniden dilekçelere sarıldılar, mahkemelere koştular. Dava ettiler SGK’yı… “Sayın Mahkeme… Hal böyleyken böyle. Biz Astsubaylar Askeri öğrenciliğimizde geçen 18 yaş altı sürelerimizi emekliliğe saydırmak ve oradan kazandığımız süre ile daha erken emekli olmak ve maaşlarımıza da 20-30-40-50- TL gibi cüzi de olsa, artış sağlamak düşüncesiyle bu davayı açıyoruz..” mealinde davalar açtılar.
SGK iyiden iyiye bunalmış, kendisini bu Assubay bombardımanından kurtarmak için yol ve yöntemler bulma düşüncelerine girişmişti. Zira Assubaylar “sineğin yağını” hesap ediyorlar ve hakları olan zerre miktar da olsa onu koparıp almak için her yolu özellikle de hukuk yolunu kullanmayı iyi biliyorlardı.
SGK ise bu defa, Sınıf Okulu bombardımanında nihayet bir karşı savunma tedbirini bulmuş ve derhal planlarını uygulamaya koymayı kararlaştırmıştı.
Assubaylar bu konuda açtıkları davaları kazanıyor ve hem erken emekli olma hakkı elde ediyor ve hem de emeklisiyle, çalışanıyla maaşlarına önemli ölçüde getiriler elde ediyorlardı. Zira bu hakların hepsi kanunlardan kaynaklanan haklardı. Assubay, kendisine ait olmayan bir hakkı asla talep etmezdi, burada da bunu uyguluyordu. Hal böyleydi ama SGK’nın da bir şekilde bu Assubaylardan ve Assubay imzalı dilekçe ve davalardan kurtulması, rahat bir nefes alması gerekiyordu. Zira iyice bunalmıştı artık Assubay imzalı evraktan…
Bulduğu yöntemi hemen uygulamaya koydu. Assubay imzalı davalara yani, Sınıf Okullarında geçen 18 yaş altı sürelerle ilgili olarak mahkemenin verdiği Assubayların lehine olan kararlara uyuyor ve düzeltmelerini hemen yapıyor ancak, Assubaylara okula girdikleri tarihten itibaren, “PRİM BORCU” adıyla borç çıkartıyor ve o günlerden bugünlere kadar geçen süreler üzerinden bileşik faiz uygulayarak, 10 bin lira gibi, 9 bin lira gibi, 8 bin lira gibi, 5 bin lira gibi rakamları bulan prim tutarlarıyla borçlandırıyor ve maaşlarından 6 eşit taksitle acilen kesmeye başlıyordu… “Oh be nihayet bir gol atmıştı” Assubayların kalesine.
Ancak maçta bir hakem vardı, maçın kuralları vardı v.s. Ne hakem kararlarını dinliyordu, ne de maç kurallarına uyuyordu. Maçın kurallarını koyan 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu; “askeri öğrencilerin primlerini bağlı bulunduğu kurumu öder” demesine rağmen, SGK tek taraflı olarak, bileşik faiz uyguladığı ve bulduğu rakamları çatır çatır kesiyordu Assubay Maaş Bordroları üzerinden.
Diğer taraftan bu kararları İSTİNAF Mahkemelerine götürmekten de geri durmuyordu. Yani “el mi yaman bey mi yaman, hadi bakalım?” diyerek Assubay İmzalı davalara savaş açıyordu adeta… Dedik ya haksız da sayılmazdı hani… “Bu Astsubay zümresinin fertleri gece uyku uyumayıp hak peşinde koşuyorlardı. Her defasında da haklı çıkıyorlar ve işlemleri için “kabak da bizim yani SGK’nın başında patlıyordu.” Bunlara okkalı bir ders vermek artık kaçınılmaz olmuştu. Vermeye de başladık zaten…” diye düşünüyordu sanki.
Astsubay Sınıf Okullarında geçen süre ile ilgili davalarda mahkemeler genel olarak Assubaylar lehine kararlar veriyor olsalar da, bazı İstinaf Mahkemeleri, (Ankara 11. BİM gibi) aleyhte kararlar veriyor ve böyle de ilginç bir durum çıkıyordu ortaya… Aynı konuda genellikle Assubayların lehine kararlar çıkarken bazı İstinaf kararlarının aleyhte çıkmasının izahını elbette hukukçular yapsın, ben ukalalık yapmayayım şimdi. Ancak okuma yazmasını bilen birisi olarak, daynı davada, farklı kararlar verilmesi, dikkatimi ve merakımı celbetmiyor da değildi hani…
Ama Assubaylar, emeklisi ile çalışanı ile boş durmayı sevmezler. Şimdi de bu İSTİNAF kararlarını bireysel başvurularla Anayasa Mahkemesine götürüyorlar. Mesela ben de şu an Anayasa Mahkemesine başvuranlar arasındayım.
Demem o ki bu konu daha “çook su götürür.”
Bitti mi? Hayır bitmedi.
9/2 VE 8/1 BAŞLANGIÇ DERECELERİ
SGK tam “artık maçı kazanıyoruz, bu iş de burada biter” diye düşünürken, yakın zamanda yine on binlerce Assubayı ilgilendiren bir konu ile baş başa kalmak üzere… Konu 9/2 ve 8/1 konusu. Benden söylemesi SGK şimdiden bu konu ile ilgili olarak tedbirlerini almaya başlasın. Zira bir kabağın daha başlarında patlaması an meselesi…
Nedir bu 9/2 ve 8/1 konusu?
Neredeyse tüm siviller ve Polis öğrencileri Meslek yüksek Okullarından 9 uncu derece 2 inci kademden, 4 yıllık yüksek okul veya fakülte mezunları ise 8 inci derece 1 inci kademeden göreve başlarlarken, Assubaylar yine burada da ayrımcı bir anlayışla Meslek Yüksek Okullarından 9 uncu derece 1 inci kademden, 4 yıllık yüksek okullardan 9 uncu derece 3 üncü kademden mezun ediliyorlardı.
İşte son zamanlarda mevcut cumhurbaşkanımız da dahil olmak üzere diğer Cumhurbaşkanı adaylarının da biz Assubayların talepleri üzerine gündemlerine aldıkları ve “düzelteceğiz” dedikleri konu bu konudur. Gerçi kendi içimizden Astsubay arkadaşlarımızın bile bu konuyu çok da doğru değerlendirmediklerine şahitlik ediyoruz. “Neymiş ki 9/2 çok mu lazımmış? İlle de cebime girene bakarım ben” dediklerini duyuyoruz ama ben onların bu konuda bilgi eksikliği yaşadıklarına inanıyorum. Yoksa böylesi önemli psikolojik ve ekonomik bir getiri için olumsuz düşünmezlerdi.
7 ile 8 bin assubayın 3/3 ten emekli oldukları, geçtiğimiz yıl yapılan Astsubay intibaklarıyla 2/3 olduklarını ve bu 9/2 ve 8/1 düzenlemesi ile doğrudan 1/1 olacaklarını bilmeyen ve on binlerce emekli ve çalışan Assubayın hedefledikleri yerlere İntibakla 3 yıl, 9/2 ile de 1 yıl olmak üzere 4 yıl önce ulaşacaklarını bilmeyenlerin burun kıvırdıkları bir haktır bu hak. Çalışan Assubaylar, bu intibaklarla örnek olarak MYO mezunları 2 yıl ve fakülte mezunları 3 yıl daha önce 1/1 olacakları için 2 yıl önceden 1/1 de hak ettikleri maaşı yani fazla maaşı almış olacaklardır. Bu getiriler önemli getirilerdir.
İşte SGK yakın zamanda sırf Assubaylar tarafından gönderilen on binlerce Astsubay imzalı dilekçeye muhatap olacaklar ve yeniden iş hacimlerinin arttığını görecekler.
SGK’yı afakanlar basmasın da beni mi bassın şimdi?
TAZMİNATLAR
Bu işte hallolduktan sonra, gelsin TAZMİNATLAR ve Assubay imzalı dilekçeler, davalar, telefonlar ve yüz yüze görüşmeler.
Geçenlerde bir Astsubay emeklisi arkadaşım anlattı. “SGK’dan beni güvenlik görevlisi ile dışarı çıkardılar. Zira hakkımı yüz yüze anlatmak için gitmiştim. Durum ciddi ve bizlerden baya baya bıkmışlar, aman dikkat!” dedi.
Şimdi benim beklentim, devletimizin bir an önce on binlerce Assubayı ilgilendiren, şu “Sınıf Okullarında geçen 18 yaş altı süreler”le ilgili konu hakkında düzenleme yapması ve bu işi kökünden halletmesidir. Zira bu konuda hem SGK hem de biz Assubaylar çalışanı ile emeklisi ile çok mağdur durumdayız.
Aynı konuda 20’ye yakın farklı mahkeme sonucu ve işlem farklılığı olabilir mi? Oluyor işte… Bu konuyu da diğer yazımda konu edeceğim inşallah.
Bu farklı sonuçlar, adalet mekanizmamızın güvenirliliğine gölge düşüren sonuçlardır.
Son sözüm;
"Hak varsa mutlaka aranmalıdır. Aramakla kalmamalı, alınmalıdır."
“Bir şey hakkınsa, verilmesini bekleme, almaya çalış!” Serhat Kestel
“Üzülme! Davanın sahibi Hak’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır. Necip Fazıl Kısakürek.
Ne diyor Nazım Hikmet “Kerem Gibi” isimli şiirinde?
“… Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
Mevlana’nın muhteşem yaklaşımıyla son verelim yazımıza…
“Kapı açılır,
Yeter ki vurmasını bil!
“Ne zaman?” diye sorma bilemem,
Yeter ki kapı önünde durmasını bil!”
Tüm meslektaşlarıma; saygılarımı, sevgilerimi yolluyorum.
Tayyar Yıldırım