BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
Zeynel Bey, buyurun.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) – Evet, Sayın Paşam, tekrar hoş geldiniz, verdiğiniz bilgiler için de teşekkür ederiz.
Konuşmanızı dikkatle takip ettim, arkadaşlarımız aslında sorduğu sorularla aydınlattılar o geceye ilişkin, sizin yaşadıklarınıza ilişkin birçok konuyu, yalnız birkaç nokta kaldı benim notlarımda. Siz beyanınızda dediniz ki: “Ben açıklama yaptım, Ege Ordu Komutanıyla konuştum ve ikinci ve Üçüncü Ordu komutanlarıyla görüştük, daha sonra Ege Ordu Komutanı ve Üçüncü Ordu Komutanı da açıklamalar yaptı.” Ben yanlış anlamadıysam bu esnada İkinci Ordu Komutanıyla aranızda geçen diyalog neydi? İkinci Ordu Komutanı yanlış bilmiyorsak tutuklu şu anda yani fiilen darbe girişiminin içinde miydi, sizle geçen diyaloğu nasıldı?
Bir de şimdi Boğaziçi Köprüsü’nün bir ayağı kesiliyor, öteki tarafı devam ediyor gibi, o an bizim gördüğümüz görüntüler oydu. Bunu neye bağlıyorsunuz yani planlama böyle miydi yoksa kendi içerisinde darbeciler arasında yola çıkıp da yoldan dönenler mi vardı, onun için mi bir ayağı öyle kaldı? Diğer bir soru da genel aslında, bir iç istihbarat yapılanmasına ilişkin bir eksiklik olduğunu ya da işte böyle bir şey olmadığını, iç istihbaratın
olmadığını, -bu nedenle de sizin tespitlerinizin çok kolay olmadığını iç denetimi yaparken ifade ettiniz- burada bir eksiklik, bir düzenleme ihtiyacı var gibi mi alalım bu söyleminizi ya da bununla birlikte bundan sonraya ilişkin artık yeteri kadar önlem alınmıştır, bir risk olmaz diyebilir miyiz, bugün itibarıyla? Bütün önlemler alınmıştır, artık herhangi bir risk olmaz da diyebilir miyiz? Benim soracaklarım bunlardan ibaret.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Dündar, buyurun.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Ordu komutanlarımızla o görüşme anını anlatırken 2’nci Ordu Komutanımızla 2 defa mı veya 1 defa mı görüştüm hatırlamıyorum diye ifade etmiştim net olarak. Bir kere benim tarafımda değil önce Ege Ordu Komutanımız “Ben de açıklama yapmak istiyorum.” diye ifade etti, onu bir kere açık kalplilikle ifade etmek istiyorum. Daha sonra -hatırlama ihtimalim yüzde 51 olarak söylüyorum- hem 2’nci Ordu Komutanı’mızla hem 3’üncü Ordu Komutanı’mızla görüşüp -2 ve 3’le- 1’inci Ordu Komutanı’mızın da açıklama yapacağını, kendileri tarafından da açıklama yapılması hâlinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin birlik ve bütünlüğünü göstermesi anlamında uygun olacağı konusundaki fikir alışverişlerimiz oldu. Dönüşü alamadım diye değerlendiriyorum. 3’üncü Ordu Komutanı’mızla görüştüm, bizdeki o anki bilgi 2’nci Ordu Komutanı’mızın tecrit edilmiş, enterne edilmiş durumda ve alıkonulduğu durumda olduğu şeklindeydi, bendeki bilgi. Dolayısıyla, ona bağlıyorum ben ama bu bilgi de tabii, yüzde 100 değil o telefonda görüşmemle aldığım bilgiydi. Dolayısıyla, onun için sadece 3’üncü Ordu Komutanı’mızla ve Ege Ordu Komutanımızla görüşmelerde bulundum. 2’inci Ordu Komutanı’mızın bu konuya girdisi ne kadar o konuda bir yorum yapmam gerçekten mümkün değil çünkü oradaki olayları yaşamadığım için bilemiyorum.
Boğaziçi Köprüsü’nün… Bana göre planlama tek ayaktı. Dolayısıyla, zaten tek ayağı kapatsa da önemli olan orada bir görüntüyü vermekti. Görüntüyü verdiklerini ve kendi amaçlarına ulaştıklarını ben şahsen değerlendiriyorum. Onun için o planlamanın başlangıçtan itibaren öyle olduğunu düşünüyorum. Ama yanılabilirim de yani değerlendirmem o.
“İç istihbarat” yapısı derken burada “iç istihbarat” derken komple istihbarat sistemini değil Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki istihbaratı kastettiğimi vurgulamakta yarar görüyorum. Gerçekten Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi personelini herhangi bir yasal oluşum içerisinde olup olmadığını takip ve kontrol etmek için yasal bir altyapı yok. Şahsi değerlendirmemi ifade ediyorum. Böyle bir diğer güvenlik kuvvetleriyle bağlantılı sadece kendi görevine yönelik olarak olmak kaydıyla yararlı olabilir diye değerlendiriyorum. Takdir tabii, sizlerin.
“Önlemler” derken geleceğe yönelikle ilgili…
ZEYNEL EMRE (İstanbul) – Yani bundan sonra bir risk var mı, önlemler konusunda ne düşünüyorsunuz?
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Şimdi, bu konuda bir darbe riskinin kalmadığını değerlendiriyorum gene şahsi görüşümü ifade ediyorum.
Birincisi, özellikle bu darbeye girişenlerin ve girişenlerin de pahalı olduğu… Bu Fetullahçı terör örgütüne yönelik olarak çalışmalar gerek savcılık makamında gerekse Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde, diğer kurumlarda olduğu gibi çok titizlikle devam ediyor. Dolayısıyla, bunların olumlu sonuç vereceğine ben inanıyorum ve şu anda bir darbe riski olmadığını değerlendiriyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dündar.
Buyurun Serkan Bey.
SERKAN BAYRAM (Erzincan) – Komutanım hoş geldiniz.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Teşekkür ederim.
SERKAN BAYRAM (Erzincan) – Öncelikle 15 Temmuz gecesinde göstermiş olduğunuz fedakârlıktan dolayı şahsım adına teşekkür ediyorum.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sağ olun.
SERKAN BAYRAM (Erzincan) – 1’inci sorum komutanım: Darbeciler o gece Whatsapp yazışmalarında sizden “yılanınbaşı” olarak bahsediyor. Bu değerlendirmenin sebebi sizce ne olabilir?
2’nci sorum: Bir asker olarak baktığınızda o gece darbenin kırılma noktası askerî açıdan nedir?
3’üncü sorum: Darbe planını gece 02.00-03.00 sularında uygulamaya konulacağı basında yer almıştı ancak öne çekilerek 22.00 sularında harekete geçilmesinin nedeni ne olabilir?
Teşekkür ediyorum.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet, darbecilerin kendi aralarındaki yapmış oldukları Whatsapp’taki yazışmalara baktıklarında devamlı olarak benim yerimi takip ettiklerini ve beni de enterne etmek için gayret sarf ettikleri görülüyor. Herhâlde gerekçe olarak da bu 1’inci Ordu’daki birlikleri darbeden önlemek suretiyle darbenin gerçekleşmesine olumsuz katkı sağlayacağını herhâlde değerlendirdiler ve birinci öncelikle takip ettiler.
Askerî yönüyle soruyorsunuz darbenin kırılma noktası ne oldu düşüncesiyle?
SERKAN BAYRAM (Erzincan) – Evet.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet, askerî açıdan. Askerî açıdan söylediğimizde diğer ordu komutanlarımızın da bu darbeyi kınamaları ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bunu desteklemediği yönündeki yapmış olduğu açıklamalar bana göre Türk halkındaki ve milletimizdeki tüm kuşkuları zihinlerden silmiştir. Bana görü kritik nokta odur diye değerlendiriyorum.
Ayrıca, gene kritik nokta olarak 3’üncü soruyla bağlantılı olarak söylemek istiyorum, en kritik noktalar olarak askerî açıdan. Bu darbe –sizin de ifade ettiğiniz gibi- başlangıçta 03.00 civarında planlanmış vaziyette. Ancak erkene alınması onlardan bir hem planlama hatalarına hem de uygulama hatalarına neden olduğunu ifade etmek lazım. “Neden öne alındı?” dersek bunda Sayın Genelkurmay Başkanımızın vermiş olduğu emrin buradan etkili olduğunu değerlendiriyorum. Sayın Genelkurmay Başkanımız makamındaki görüşmelere müteakip kendisi basın açıklaması yanlış hatırlamıyorsam 17 veya 21 Temmuzdaki basın açıklamasında da Sayın Genelkurmay Başkanımız ifade etti açıklıkla. Bu bilgi paylaşımından sonra Türk Silahlı Kuvvetlerindeki tüm hava araçlarının derhâl yere inmesi ve hava sahasının kapatılması, ayrıca, Kara Havacılık Okulu’ndaki gelişmelerin yakından takip edilmesi, Zırhlı Birlikler Okulu’ndaki gelişmelerin yakından takip edilmesi konusunda emirleri oldu. Dolayısıyla, karargâh içerisinde bu emirlerin yayınlanmış olması darbecileri, darbenin ifşa olduğu dolayısıyla bu tedbirler alınmadan bir an önce harekete geçmenin bu tedbirleri izleyen başka tedbirler de olabileceği konusunda endişeye düşürdüğünü değerlendiriyorum. 2’nci sorunuzla bağlantılı olarak da, bu darbenin önlenmesindeki o askerî olarak, kritik noktalardan biri olarak da bunu açık kalplilikle ifade edebilirim.
BAŞKAN – Evet, çok teşekkürler.
Zekeriya Bey, buyurun.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; teşekkür ediyorum.
Komutanımıza ben de hoş geldiniz diyorum.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Teşekkür ederim.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) – Öncelikle, hem bir milletvekili olarak hem de o gece sokakta olan bir Türk vatandaşı olarak tabii ki sizin darbeye karşı o gece göstermiş olduğunuz çalışma ve reaksiyon nedeniyle de ayrıca teşekkür ediyorum.
Tabii, Türkiye’nin, özellikle etrafımızdaki olaylara baktığımız zaman, içerideki olaylara baktığımız zaman geçmiş olduğumuz dönemi de dikkate aldığımızda bu darbenin ülkemiz açısından ne kadar büyük bir vahamet taşıdığı da ortada. Ben, tekrar, Komisyonumuza geldiğiniz için de ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Benim merak ettiğim iki tane konu var. Bir tanesi: Şimdi, tanklar var, köprünün üzerine gelen tanklar var, askerler var; bu tanklar nasıl gelmişler buraya? Yani, yürümüşler mi, tırlarla mı gelmişler, gelmişler. Hem sivil idarenin bundan haberi yok hem askerî idaremizin bu tankların gelişinden nasıl bilgisi olmamış şeyde?
Bir diğeri de: 1’inci Ordu Komutanlığı Üsküdar’ yanılmıyorsam, Selimiye’de. Köprü de yakın. Buna müdahale edilememiş mi? Yani, mekanizmayı felce uğratan bir durum mu oldu? Bu, o geceyle ilgili.
Bir de tabii, çok değerli bilgiler verdiniz burada ama bir şey var ki bizim Komisyonumuz bir araştırma komisyonu. Hem bu FETÖ terör örgütünün yapmış olduğu darbeyi araştırıyoruz hem de bir daha böyle bir darbeyle karşılaşmamak için neler yapılacağı konusunda da bir araştırmamız var milletin bize verdiği vekâletle. Şimdi, biz daha önce bir darbeleri araştırma komisyonu kurmuşuz, daha o komisyon raporunun mürekkebi kurumadan arkasından bir darbe olmuş ve tarihsel şeye baktığımız zaman da darbeler olan bir ülkeyiz.
Tabii, az önce konuşmanızda belirttiniz, diğer vekil arkadaşlarım da sordular ama ben aldığım notlar itibarıyla, mesela, eğitim noktasında sizce bir sıkıntımız var mı askeriyede? İstihbaratla ilgili söylediniz yani işte, şu anda bizim askerî personelimizin istihbaratıyla ilgili, rütbelerle ilgili yani birçok konuya değindiniz ama sizce bir daha darbe olmaması için bu ülkede gözden kaçırmamamız gereken en önemli unsurun ne olduğunu şahsınız açısından yani askerlikteki bu engin tecrübeniz açısından da söylüyorum. Yani, bizim Türkiye Büyük Millet Meclisindekiler olarak yasal ve idari anlamda almamız gereken bir önlem açısından öneriniz varsa onu duymak istiyorum.
Çok teşekkür ediyorum tekrar.
BAŞKAN – Teşekkürler Zekeriya Bey.
Buyurun Sayın Dündar.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Birinci konuya geldiğimizde ben 22.20 civarında konutu terk ettiğimde bir kısım birlikler 22.00 gibi, bir kısım birlikler de 22.15 gibi kışlalarından çıkmış vaziyette. Dolayısıyla, ben 3’üncü Kolordu Komutanı’nı arayıp da ilk tekmili aldığımda -birliklerde bu köprü üzerindeki araçların kimden olduğunun tespiti maksadıyla ve ne maksatla dışarıda olduğunu öğrenmek için- almış olduğum tekmilde dışarıda herhangi bir birlik ve araç olmadığı yönündeydi ki aldığım bilgi de o saat itibarıyla doğru bilgi. Dolayısıyla, unsurların çıkışı 22.00-22.15 civarında başlıyor. Dolayısıyla, o saatlerde ben de köprü üzerindeydim. Dolayısıyla, Maltepe tarafından çıkan tankların durdurulma imkânına baktığımızda -onlar yürüyerek oraya geldiler- durdurma anlamında durdurulacak herhangi bir imkân yok yani polis gücü bir, askerî güç olarak başka bir güç yok çünkü Anadolu yakasında tek birlik olarak bu Maltepe’deki 2’nci Zırhlı Tugay var, kendileri araçları çıkarmış vaziyette artı kışlanın kontrolü de onların elinde. Dolayısıyla, bir başka unsuru bulup onları durduracak imkân ve kabiliyetimiz yok, emniyet makamlarının da zaten tankın karşısında durup da onları durdurma imkân ve gücü yok. Baktığımızda, tabii, o anda ne kadar araç çıktı, ne yaptı, ne ettiğine vakıf değiliz, ama sonuçta baktığımızda oradaki toplamda yaklaşık 120 civarında tank varken onlardan çıkan miktar 20 yani 120 tanktan sadece 20’si çıkmış vaziyette. Düzeltiyorum 80 tanktan 20’si çıkmış vaziyette. Dolayısıyla, geride kalanları ne yaparız düşüncesiyle başlangıçta belki geceyi anlatırken ifade ettiğimde- bizim için İstanbul’da iki alternatif vardı. Birincisi: O geride kalan tankların dışarıya çıkmaması, artı eğer olay uzayacak olursa o tankların bizim tarafımızdan kullanılmasını sağlayacak bir imkânının yaratılmasıydı. O kapsamda da yanımda olan Kolordu Komutanı Vekili arkadaşımız Tümgeneral Yavuz Türkgenç’i kendi güvendiği kişilerle birlikte 2’nci Zırhlı Tugay bölgesine personel görevlendirdi, o personel emniyet güçlerini de yanına almak suretiyle yaklaşık herhâlde dört otuzdan itibaren beş civarında kışlayı ele geçirdiler. Hatta kışlayı ele geçirmeye müteakip darbeyi idare eden tugay komutanı da Boğaz Köprüsü bölgesine getirmek suretiyle o boğaz köprüsünde darbeyi yapan teslim oldu. Dolayısıyla, siz de teslim olacaksınız düşüncesiyle oradaki direnmeyi de sona erdirdiler. Dolayısıyla, elimizde tankı durduracak herhangi bir güç yoktu, öyle söyleyeyim.
2’nci sorunuz, eğitim noktası herhalde. Şimdi, başlangıçta konuşmamda da ifade ettim gibi bu darbe girişimine katılanların tamamı eğitimi ve bu yöndeki eğitimi Türk Silahlı Kuvvetlerine katılmadan almış kişiler. Herhalde açık kaynaklardan da takip ediyorsunuz, ortaokul çağında yetişmiş, askerî liseye sokulmuş, askerî lise esnasında abileri tarafından devamlı cumartesi pazarları takip edilmiş ve yetiştirilmeye devam edilmiş, harp okuluna gelmiş bir başka abisi almış orada eğitime devam etmiş, buradan nereye tayin olduysa ve Silahlı Kuvvetlerden hangi yere tayin olduysa mutlaka orada yeni bir abiye teslim olup eğitime devam ettiği, doktrine devam ettiği bir sistem kurulmuş. Dolayısıyla bu konuda Türk Silahlı Kuvvetlerini “Eğitimli darbeye teşvik ediyor.” yönünde bir noktaya getirmek tam sağlıklı bir düşünce olmaz diye değerlendiriyorum. Ama gene de eğitim konusunda, bu konuda, özellikle bu 15 Temmuz darbe girişimine yönelik dersler şu anda da askerî okullarda okutulmak üzere tedbirler alınıyor ki bundan sonra her öğrenci bunu görerek yetişsin diye. Ama ben gene tekrar açık kalplilikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir orgenerali olarak ifade etmek isterim ki hiçbir Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun aklının ucundan darbe kavramının “d”si bile geçmiyor yani bunu gerçekten açık kalplilikle kendi adıma ifade etmeyi Türk Silahlı Kuvvetlerine bir borç olarak biliyorum ama her türlü tedbiri de almakta da gene de yarar var eğitimden diğer yönlere kadar, o konuyu da destekliyorum herhangi bir sorun yok.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Şimdi, siz böyle diyorsunuz ama harp okullarıyla ilgili açık kaynaklarda özellikle Atatürkçü, cumhuriyetçi çocukların nasıl tasfiye edildiği, nasıl işkenceye tabi tutulduğu yönünde ciddi yazılar var.
BAŞKAN – Aykut Bey, söz sırası şu anda...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hayır, hayır, bu konuyla ilgili olmak üzere...
BAŞKAN – Selçuk Bey, buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Sayın Paşam Manisa Milletvekiliyim, siz de Manisalısınız, hoş geldiniz.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sağ olun, teşekkür ederim.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Tuzcu Saim’in oğlusunuz, oradan buraya geldiniz.
O gün büyük, menfur bir olay yaşadı Türkiye Cumhuriyeti devleti. Başbakanımızın, ardından siyasi parti liderlerimizin, ardından Meclis Başkanı, milletvekili ve bakanlarımızın ve ardından da seçilmiş Cumhurbaşkanımızın dirayetiyle, daha sonra da özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde demokrasiye ram olmuş sizin gibi şerefli subaylarla, Emniyet mensuplarımızla beraber birlikte ve de necip Türk milletiyle, aziz Türk milletiyle beraber bir darbe girişimini önledik. Bu darbe girişimi bizim yüzyıllık birikimimizi çalacak ve yüzyıllık da hayallerimizi suya gömecekti. Size de şahsım, Manisa ve Parlamento adına teşekkür ediyorum, o gün siz de dirayetli bir duruş sergilediniz.
1986 yılında, ilk defa olarak, bunların Türk Silahlı Kuvvetlerine sızdığını gözlemliyoruz. Bu kadar büyük ve yoğun bir girişe, cemaatçi girişe sızma diyebilir miyiz? Türk Silahlı Kuvvetleri acaba bunu göremedi mi ve de acaba bunlar mı çok başarılıydı?
Diğer bir husus olarak, darbeden sonra örgütlendikleri gözüküyor -ki Türk Silahlı Kuvvetlerinde dinî yapılara karşı duyarlı olan veya dine karşı duyarlı olanları tenzih ederim ama- Türk Silahlı Kuvvetlerinde genellikle, 1960 darbesi, 1971 darbesi, 1980 darbesi, özellikle 28 Şubat döneminde dine karşı bir karşıtlığın olduğunu da gözlemliyoruz. 1980 darbesinden sonra dine karşı bir karşıtlığın olduğu bir ortamda bu kadar sızmayı, bu kadar örgütlenmeyi neye bağlamamız gerekir, acaba buna bir göz mü yumdular içeriden ve dışarıdan, birinci sorum bu.
İkinci sorum: Terörle mücadelede yaklaşık 1984 yılından bugüne kadar PKK’yla mücadele ediyoruz, ondan önce de illegal sol örgütlerle mücadele ettik. Fetullahçı terör örgütünün de o bölgelerde çok önemli subaylarının olduğunu biliyoruz, albay, yarbay, general gibi ve onların birçoğu da şu an tutuklu, gözaltında bu insanlar. Acaba PKK’yla mücadelede bu insanlar bizim başarımıza ket vurmuş olabilirler mi, bu noktada bildikleriniz varsa öğrenmek isterim.
Üçüncü sorum: Diyorsunuz ki: “Türkiye’de Türk Silahlı Kuvvetlerinde darbenin “d”sini düşünmüyoruz veya düşünmüyorlar.” Buraya gelmiş olmamız demokrasi adına, demokrasiyi içselleştirmek adına oldukça önemli, mühim ama sâri bir hastalık gibi her on yılda bir darbe oldu bu ülkede. Türk Silahlı Kuvvetleri bizim göz bebeğimiz, doğrudur. Bu topraklarda bir yandan güçlü orduyla, güçlü ekonomiyle ve güçlü demokrasiyle ayakta duracağız ve de dünyanın en stratejik topraklarında yaşıyoruz, ordusu güçlü olmayanlar bu topraklarda kalamamışlardır. Ama on yılda bir darbe oldu 1960, 1962’de darbe girişimi, 1971, 1980’de darbe, 1987-2000 1997’de 28 Şubatta darbe yine postmodern bir darbe, 27 Nisan e-muhtırası 2007 yılında aynı şekilde ve 15 Temmuzda kanlı bir darbe. Bu darbeleri birbirinden ayıran özellik ne bu darbeyle diğer darbeleri ve de acaba Türk Silahlı Kuvvetleri neden her on yılda bir darbe yaptı? “Bundan sonra darbe yapmayacak.” diyorsunuz, nasıl emin olacağız?
Teşekkür ederim, ayrıca bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum sunuşunuz için.
BAŞKAN – Selçuk Bey, teşekkürler.
Sayın Dündar, buyurun.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sona kaldı ama soruları güzel.
Şimdi, “1986’dan itibaren sızdılar, bu sızma mı?” diye ifade ediyorsunuz. Bu geldiğimiz noktaya baktığımızda sızmanın ötesinde bir noktadayız tabii. Yani başlangıçta Türk Silahlı Kuvvetlerine sızarken yani normal herhangi bir yasa dışı yapılanmaya bağlı olmayan kişilerin arasında sızmaya çalışırlarken, en son noktada geldiğimiz noktada Türk Silahlı Kuvvetlerinde etkin bir şekilde bir paralel yapılanmaya sahip oldukları noktasına geldikleri açık. Dolayısıyla bunu inkâr etmek mümkün değil. “Bu neden Silahı Kuvvetlerde böyle oldu, göz yumuldu mu?” konusuna geldiğimizde, ben kendi şahsı bilgim olarak ifade edeyim, şahsı olarak herhangi bir kimsenin veya herhangi bir komutanın veya herhangi bir dönemin buna göz yumduğunu ben kabul etmiyorum ancak başlangıçta gene söylemiştim şunu da ifade etmek istiyorum: Olayı sadece Türk Silahlı Kuvvetleri olarak ele aldığımızda belki şüpheci bir yaklaşımla bakılabilir, öyle söyleyeyim ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarındaki aynı sızmaya baktığımızda, diğer kurumlarda da ilişiği kesilen personel miktarlarına baktığımızda onlar da bayağı önemli ölçülerdeki rakamları tutuyor. Dolayısıyla bunu örgütün bu konuda çok başarılı ve dikkatli çalıştığına bağlamakta yarar var diye düşünüyorum ben. İşte hep açık kaynaklarda okuduğumuz gibi, bizim de gördüğümüz gibi hep en fazla 2 veya 3 kişilik gruplar hâlinde çalışan bir teşkilat, aynı diğer terör örgütleri gibi. Dolayısıyla 1 kişiyi tespit etseniz bile en fazla 2 kişiye ulaşabiliyorsunuz. Dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki yayılmasına veya yapılanmasına baktığınız takdirde kendisinin müteakip adımları atabilecek kritik noktalardan başlayarak yapılanmasına devam ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla, bu konuyu Türk Silahlı Kuvvetlerdeki zafiyetten ziyade diğer kurumlarla birlikte düşünüp kurumun gerçekten bu konuda çok titiz ve ciddi çalıştığını vurgulamakta yarar var diye değerlendiriyorum. 08.06
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Terörle mücadelede PKK...
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Terörle mücadeleyle ilgili olarak, evet, dediğiniz noktada sonuç noktasına baktığımızda özellikle iç güvenlik harekât bölgesinde ve terörle mücadele harekâtında görev yapan önemli sayıda generalin de burada tutuklandığını görüyoruz ama diğer yandan da baktığımızda da özellikle son zamanlardaki o meskûn mahallerde Nusaybin, Cizre gibi yerlerde verilen şehitlerimize ve kazanılan başarılara baktığımızda da bunların bu konuda fazla etkin olmaya fırsat bulamadıklarını ben şahsen değerlendiriyorum. Eğer başarılı olsalardı orada o başarıları kazanmak mümkün değildi diye değerlendiriyorum ama “Diğer yönde bir bilginiz var mı?” diye soracak olursanız sadece sizlerin de takip ettiğiniz gibi açık kaynaklardan bazı iddialar bu konularda var ama ben İkinci Başkanlığı... Yani ben yaptım anlamında söylemiyorum, bizden önce de aynı şekildeydi, açık kaynaklarda çıkan bütün haberler mutlaka incelenir ve titiz bir şekilde raporlanır. Dolayısıyla bazı açık kaynaklarda, özellikle Suriye sınırındaki faaliyetlerde bazı zafiyetlerin olduğu, bazı generallerin bilerek bazı şeyleri yapmadıkları konusunda ifadeler net olarak yer aldı. Bunu darbe bittikten sonra yeni heyetle orada görev alan arkadaşlarımızla incelediğimiz takdirde verilen rakamların ve iddia edilen tezlerin örtüşmediği, böyle bir durumun olmadığı yönünde bölgeden rapor aldığımızı ifade edebilirim.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Üçüncü sorum: Her on yılda bir darbe oluyor, nasıl emin olacağız bir daha darbe olmayacağından?
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Ona bir şey söylemem tabii ki mümkün değil. Yani bir değerlendirme yapmam da mümkün değil ama bundan sonraki Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve komuta heyetinin diyeyim açıkça sadece niyetimizi ve gerçek düşüncelerimizi burada samimi olarak açıklayabilirim, onun dışında bir şey ifade etmem gerçekten mümkün değil.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Benim bir sorum vardı.
BAŞKAN – Bir saniye… Daha hiç soru sormayanlarımız var.
Belma Hanım, buyurun.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.
Ümit Paşam hoş geldiniz.
Benim ismim Mihrimah Belma Satır, İstanbul 1’inci bölge Milletvekiliyim. Sizin ve aileniniz o gece yaşadıklarını kısmen biliyordum ama şimdi detaylı dinlemiş olduk. Ben, size ve askeriyedeki tüm vatansever askerlerimize, subaylarımıza teşekkür ediyorum o geceki emekleriniz için.
İstanbul 1’inci bölge, özellikle Çengelköy, Üsküdar, Beylerbeyi o geceyi en ağır yaşayan bir bölge. Ben o gece Türkiye Büyük Millet Meclisindeydim ama ailem, çevrem, siyaset arkadaşlarım çok ağır yaşadılar o geceyi. Ben tekrar teşekkür ediyorum.
Konuşmanızda dediniz ki, sahte bir emirden bahsettiniz “Tekirdağ ve Gelibolu’daki askerî kuvvetlerimize de sahte emir gittiğini öğrenmiştim.” dediniz. Bu sahte emirin içeriği neydi? Bu sahte emirde imzası olanlar kimlerdi? Kırklareli Valimiz -vatanseverliğin erkeği kadını olmaz ama Kırklareli Valimiz bildiğiniz gibi bir kadın- Esengül Hanım, o gece ciddi bir mücadele ve bir güç göstererek oradaki komutanlarla oradaki güçlerin İstanbul’a ulaşmasını engellenmişler. Burada müsaadenizle ona da bir teşekkür etmek istiyorum. Bu emiri kim vermişti ve bu emir yazılı emirse altında kimlerin imzası vardı, birinci sorum bu.
İkinci sorum: Sayın vekilimiz sordu, ben müsaadesiyle ona soracağım. Öldürülen darbeci subay sayımız ne kadar?
Üçüncü sorum: Son günlerde özellikle FETÖ’cüler tarafından desteklendiğini ve yayıldığını düşündüğüm bir mağdur edebiyatı başladı. Görevden alınan, şu anda içeride olanlarla ilgili, onların aileleriyle ilgili ciddi bir mağduriyet psikolojisi topluma yayılmaya başladı. Bunun bir politika olduğunu, mağdurlar varsa bunlarla ilgili çalışma yapılacağını Sayın Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız, ilgili bakanlarımız açıkladılar ve bunlarla ilgili de komisyonlar kurulacak. Ben Dilekçe Komisyonu Başkanıyım. İlk günden itibaren doğru veya yanlış bir sürü dilekçe gelmeye başladı. Bu konuda askeriyedeki durumla ilgili bir soru sormak istiyorum. “Emir komuta zinciri içerisinde emir verildi, biz yaptık.” diyen subaylar var. Erin emir almasını anlarım ama bir iki saatten sonra sizlerin açıklamaları, Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, siyasilerin açıklamalarıyla bunun kanun dışı bir hareket olduğu, asker içerisinde bir kısım hainlerin bu işi organize ettiği anlaşıldı. Ama buna rağmen işin içinde olmaya devam eden askerler oldu. Bu erlerin mağdur olması yani emir komuta zinciri içerisinde bazı şeyleri içine sindirmese de yapıyor olmasını bir yere kadar anlayabiliyorum ama bir noktadan sonra subayların bu konuda kendi iradeleriyle bu işin içinde olduklarını ve bu işin aktörleri olduğuna inanıyorum. Sizin asker olarak, üst komutan olarak bu konudaki görüşünüzü almak istiyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Teşekkür ederim.
Birinci soru herhâlde sahte emir konusuydu.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Evet.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sahte emir, sıkıyönetim direktifi konusuyla yayınlanmış ve sıkıyönetimin ilan edildiği ve her tarafta Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu belirten yaklaşık iki buçuk sayfalık bir mesaj emri. Altında da “yurtta sulh konseyi başkanı” tabiriyle Tuğgeneral Mehmet Partıgöç tarafından imzalanmış bir evrak, mesaj evrakı. Dolayısıyla, bu, bütün Silahlı Kuvvetlere yayınlanmış, benim birliklere de gitmişler. Genelkurmay Başkanlığında görevli bir Tuğgeneralimiz o zaman, Mehmet Partıgöç.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Şu anda nerede?
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Şu anda tutuklu, onun imzası var.
Diğer bir konu, öldürülen darbeci subay sayısını isterseniz sonra Komisyona verebilirim, şu anda yanımda olmadığı için yanlış bir rakam vermek istemiyorum.
BAŞKAN – Yazılı olarak sonra alırız efendim.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Yazılı olarak takdim edebilirim.
Mağdurlar konusunda, tabii, bir yorum yaptığım takdirde savcılar tarafından yanlış değerlendirilip yanlış bir noktaya gidebilir diye müsaade ederseniz bunda bir yorum yapmayayım. Ancak mağdurlar konusu da sizin de belirttiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımızın üzerinde hassasiyetle durduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin de gerçekten üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu. Bize de aileler tarafından bu konuda gelen müracaatlar oluyor ve Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları bünyesinde bununla ilgili, mektupları incelemeyle ilgili bir kurul da kurduk. Gerçekten kimsenin haksız bir yere bu konuda mağdur olmaması için gerekli tedbirler alınıyor, tüm diğer kurumlarda olduğu gibi üzerinde hassasiyetle duruluyor. Tabii, son sözü söyleyecek olan adli makamlar; o konuda yani şu olduğu takdirde… Ama sizin dediğiniz gibi erbaş ve erlerin buna bilinçli olarak katılması gerçekten mümkün olmayan bir konu.
Diğer konuda müsaade ederseniz yorum yapmayayım.
BAŞKAN – Evet, çok teşekkür ederiz.
Efendim, Komisyon üyelerimizden söz almayan…
Burhanettin Bey, buyurun.
BURHANETTİN UYSAL (Karabük) – Sayın Komutanım, hoş geldiniz.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR –Teşekkür ederim.
BURHANETTİN UYSAL (Karabük) – Tabii, şimdi bizim Komisyonumuz Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi ile bu terör örgütünün faaliyetlerinin tüm yönleriyle araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kuruldu.
Tabii, konuşmaya başladığınızdan bu tarafa bu Fetullahçı Terör Örgütü’yle ilgili hiçbir ifadeyi kullanmadınız, sadece şu şekilde ifadeler kullandınız: “Darbe girişimine katılmış mı katılmamış mı biz bunun tespitini yapıyoruz.” dediniz. Ama biz dışarıdan şunu da biliyoruz yani Fetullahçı Terör Örgütü askeriyenin içerisinde 80’li yıllardan bu tarafa örgütleniyor. Siz 15 Temmuz akşamı “Bunu Fetullahçı Terör Örgütü yaptı.” diyebildiniz mi veyahut da 15 Temmuz öncesinde söylentileri 15 Temmuz akşamı tespit etmiş oldunuz mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Dündar, buyurun.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Şimdi, herhâlde bir ifadem yanlış anlaşıldı. Yani “Fetullahçı Terör Örgütü’ne dikkat etmiyoruz, sadece darbeye katıldı mı katılmadı mı diye bakıyoruz.” derken…
BURHANETTİN UYSAL (Karabük) – O şekilde ifade ettiniz siz.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Belki, bilemiyorum yani başka bir anlam… Nerede? Oradakini ne anlamda söylediğimi bilemiyorum tabii.
Şimdi, burada yasal olarak birinci olan suç, darbe suçunun işlenmiş olması; bizim adli makamlara intikal ettireceğimiz suç olduğu için belki o noktada söylemiş olabilirim. Ancak başlangıçta kimlerin katıldığını gördüğümüzde, gördüğümde diyeyim -çoğul kelime kullanmayayım kendi şahsi fikrimi ifade edeyim- bunun Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü tarafından yapıldığı kanaati bende hâsıl oldu. Hâsıl olmasının nedenlerinden biri gerek güvenlik birimlerinden gelen duyumlar gerekse etrafta yapılan değerlendirmeleri dikkate aldığımızda darbeye iştirak eden kişilerle daha önceki bilgilerin örtüştüğünü gördük. Herhâlde sorunuza net cevap oldu mu bilmiyorum? Yani evet, baştan itibaren bunu Fetullahçı Törer Örgütü’nün yaptığı konusunda kanaat hâsıl oldu ve orada çıkan tabloya baktığımızda da gelen duyumlarla örtüştürdüğümüz takdirde “Evet, bunu Fetullahçı Terör Örgütü yaptı.” diyebiliyoruz; şahsi fikrim olarak ifade ediyorum.
BURHANETTİN UYSAL (Karabük) – Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Evet, çok teşekkür ederiz efendim.
Şimdi, Komisyon üyesi arkadaşlarımızdan soru soracak kalmadı ama…
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Var efendim.
BAŞKAN – Yazdım...
Evet, Sayın Tanrıkulu “Eksik bir husus kaldı.” dedi, bir de Sayın Erdoğan. Böylece tamamlıyoruz arkadaşlar.
Sayın Dursun Çiçek, buyurun.
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) – Başkanım, çok teşekkür ederim.
Öncelikle, cumhuriyetin ve demokrasinin kalbi Türkiye Büyük Millet Meclisine hoş geldiniz, şeref verdiniz.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Teşekkürler.
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) – Önümüzdeki süreçte Silahlı Kuvvetlerimizi, millî ordumuzu bu Mecliste daha yakın işbirliğinde, daha sıkı ilişkiler içinde görmek isteriz.
Bu süreçte kendi komutanlarını derdest eden bir çetenin doksan üç yıllık cumhuriyet ordusunu ne hâle getirdiğini hep birlikte yaşadık. Millî ordunun tekrar ayağa kalkması ve cumhuriyetin ordusu olması açısından birkaç konuyu sormak istiyorum:
Bunlardan birincisi; 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu kararı alınıp Başbakan imzaladığında; bu örgütün takip edilmesi, kontrol edilmesi, etkisiz hâle getirilmesi kararı alındığında siz nerede görevliydiniz? Bu karardan haberiniz var mı?
İkincisi; kumpas davalarında yaklaşık 2 bin yönetici aydın subay ordudan tasfiye edildi ve bunun etkisiyle en az 10 bin subay, astsubay da emekliliğini isteyip ordudan ayrıldı; bu, büyük bir rakam. Böylece, bu kumpas davaları sonucu FÖTÖ’cüler üzerindeki kontrol kalktı ve büyük bir boşluk yaratıldı. Bu davalar olmasaydı 15 Temmuz gecesi yaşanabilir miydi?
Son sorum da; tabii Mehmetçikler, düşük rütbeli askerlere “Tatbikat ve terör saldırısı var.” örtüsü altında darbeci kişiler, militanlar -ki bir tugay 5 bin kişi, 3 tane darbeci var- o yasa dışı emri okuyorlar, altında da Genelkurmay Başkanının ismini okuyorlardı çünkü göstermiyorlar, göstereni de tehdit ediyorlar.
Bunların mağduriyetinin giderilmesi için bir çalışma yapıldığından bahsettiniz. Bize gelen bilgilere göre hâlâ idari tahkikat raporu hazırlamayan komutanlıklar var, savcılıklara ulaşmayan idari tahkikat raporları var. Bu mağduriyetlerin giderilmesi açısından bu işlemleri hızlandırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet, 2014 yılında 3. Ordu Komutanı olarak görev yapıyordum. Evet, o Millî Güvenlik kararı doğrusu, herhâlde söylemiş olduğum…
BAŞKAN – 2004 Sayın Dündar.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – 2004 mü?
BAŞKAN – 2004…
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Pardon, 2004 yılında…
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) – Taraf gazetesinin manşeti…
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Yok, şimdi ne söylesem, hatırlıyorum dersem yanlış olur.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – 2004’te Millî Güvenlik Kurulu kararı var.
BAŞKAN – Yani o tarihte nerede görevliydiniz hatırlayabiliyorsanız onu soruyor Dursun Bey.
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) – 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulunun aldığı bir karar var; -Taraf gazetesinde manşet olmuştu- bu örgüte karşı alınacak tedbirleri ve devletin takip ve etkisiz kılma yönündeki talimatları içeriyor.
BAŞKAN – Yani o tarihte görev yeriniz?
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – 2004 yılında yanlış hatırlamıyorsam, Ağustosta…
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – 25 Ağustos 2004 tarihli Millî Güvenlik Kurulu kararı.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – 2001-2004 28. Tugay Komutanıydım Mamak’ta. Altı aylığına Afganistan’a Tugay Komutanı olarak gidip Temmuz ayında falan dönmüştüm geriye yani Temmuz ayında geriye gelmiştim.
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) – Bu karar size herhangi bir komuta seviyesinde ulaştı mı? Yani bunun takibinde fiilen bir görev yaptınız mı? FETÖ’yle ilgili bilgileri Genelkurmaya rapor ettiniz mi? Devlet çapında böyle bir sürece bilgi akışı sağladınız mı? Yani bu karardan haberiniz var mı?
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Mutlaka uyguladık o zaman yani ama şöyle söyleyeyim: Türk Silahlı Kuvvetlerinde 1984, 1985 yıllarından itibaren FETÖ’cü kişilerle ilgili olarak duyumlar her türlü birimden gelmekte -ve diğer yasa dışı yapılanma kapsamında demeyeyim de tam anlamıyla çünkü yasa dışı olduğu takdirde mutlaka gerekli işlemi yapmak gerekiyor- geliyor ve gerekli işlemler de yapılıyor ve şu anda rakamını söylemem mümkün değil ama atılanlar içerisinde de, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilişiği kesilenler içerisinde de şu anki tabirle FETÖ’cü terör örgütüne mensup üyelerin olduğunu biliyorum ama rakamı konusunda falan bir şey söylemem mümkün değil. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri mücadelesini yapıyor ve atılanlar içerisinde de o örgüte mensup kişiler olduğunu değerlendiriyorum.
Diğer konu, bu davalarla ilgili olan konu; konuşmamın başlangıcında da ifade ettiğim…
BAŞKAN – Şimdi, özür dilerim, tabii şöyle bir durum oluyor Sayın Dündar.
Tabii, yaklaşık iki saat on beş dakikalık bir süreç oldu ve konuşmanızın baş tarafında bulunmayan, yeni gelen milletvekili arkadaşlarımız var. Ben o bakımdan da arkadaşlarımdan istirham edeceğim tabii ki, tekrara kaçmış oluyor; mesela, bu Millî Güvenlik Kurulu kararı daha önceden soruldu. Özellikle tarih ve zaman olarak hatırlamadığınız konuları da yazılı olarak Komisyonumuza iletebilirsiniz; onu da ifade etmiş olayım.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Peki, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Çünkü tekrara da girmeye başladık bazı arkadaşlar sizin sunumunuzu ve ilk soruları göremedikleri için.
Buyurun Dursun Bey’in sorusuna çok kısa bir cevap olursa…
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet, bununla ilgili olarak, Fetullah Törer Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetleri yapılanmasında kamuoyuna da mal olmuş Balyoz, Ergenekon gibi davalarda bazı subayların Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmasının önemli katkı sağladığına inanıyorum. Yani onlar tarafından boşaltılan yerlerin FETÖ Terör Örgütü’ne mensup kişiler tarafından daha rahat bir şekilde yayılma ve genişleme alanını sağladığına inanıyorum ama o olmasaydı 15 Temmuz olurdu veya olmazdı konusunda bir değerlendirme yapmam mümkün değil.
Bu mağduriyetle ilgili olarak da gerçekten o konuda Türk Silahlı Kuvvetleri titiz olarak çalışıyor. Yani şu anda Genelkurmay vasıtasıyla savcılıklara gönderdiğimiz yaklaşık 83 veya 87 klasör evrakı savcılıklara aktardık; dolayısıyla idari tahkikatlar süratle ilerliyor. Benim değerlendirmem, her yerde şu anda bitmiş olması gerekir, eğer bitmeyen yer varsa yine yazılı olarak Komisyona da o konuda ihtiyaç varsa bilgi de verebilirim. Yani o konuda…
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) – Silah raporları, namlu analiz raporları uzadığı için hapiste kalmaya devam ettikleri yönünde yoğun şikâyetler var efendim.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet, yani onu not alayım Emniyetle ilgili husus.
BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu, buyurun.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Muhterem Paşam, bugün burada verdiğiniz açıklamalar, bilgiler tarihe kayıt olarak düşüyor. Türkiye'nin maruz kaldığı en vahşi, en kanlı darbede, darbenin önlenmesinde tarihî rol oynadığınıza inanıyoruz hepimiz.
Şimdi, benim burada soracağım iki şey var. Birincisi; konuşmanız esnasında değişik sorulara cevap verirken, darbeden haberdar olduğunuz andan itibaren işte 15 Temmuz, 16 Temmuz günlerini anlattınız ve dediniz ki 16 Temmuzda sabahleyin altı buçukta Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşünceye kadar havaalanında sizin Ankara’yla yani Hükûmet erkânıyla, başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, Millî Savunma Bakanı veyahut başka muhataplarınızla herhangi bir temasınız olmadı. Temaslarınız sivillerle, anladığımız kadarıyla bir tek İstanbul Valisi, bir de Kırklareli Valisiyle oldu, onun dışında olmadı.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Kırklareli Valisiyle de Sayın Valimiz görüştü, ben görüşmedim.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) – İstanbul Valisi…
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) – Şimdi, tabii, bu görüşmeler çok önemli. Benim burada merak ettiğim ve buna göre, bu görüşmelere göre bu darbenin nasıl önlendiği, nasıl cereyan etmek istediği, sonra nasıl önlendiği meselesi anlaşılabilecektir ancak.
Şimdi, başka kurumlarda -uluslararası kuruluşlarda da var, millî kurumlarda da var- yapılan görüşmeler, telefon görüşmeleri kayda alınır. Zatıalinizin yaptığı konuşmalar da bu görüşmeleriniz, üsttekilerle veya alttaki askerî zevatla yaptığınız konuşmalar, telefon konuşmaları hangi sistemle yapıldı? Bunların kaydı var mı? Ona bağlı olarak da kendi özel cep telefonunuzu kullandınız mı? Eğer bu Komisyon, uygun gördüğü takdirde, bu konuşmaların bir listesini, bir dökümünü isteme hakkına sahip mi? Yoksa bu da askerî bir sır mı olacak? Birinci sorum budur.
İkinci sorumun bir kısmını cevaplandırdınız. Bütün arkadaşlarımız, biz, hepimiz vatandaş olarak merak ediyoruz. Sayın Bahçeli meselesi. Siz dediniz ki: “Böyle bir konuşmam olmadı.” ve biz size güveniyoruz tabiatıyla, aksine de iddia yoktur. Fakat şimdi şu var: Bu olmadığı hâlde, ben de bunun olmadığına inanıyorum, niye böyle bir şehir efsanesi çıktı. Bu, ikinizle yani zatıalinizle ilgili, Sayın Bahçeli’yle ilgili bir meseledir. Biz, tabii Sayın Bahçeli’nin Türk vatandaşları nezdinde bir devlet adamı, bütün şeylerin üstü, parti üstü, siyasi hesaplar üstü bir şahsiyet olduğunu, vatandaşın buna güvendiğini, zor zamanlarda devletin yanında durduğunu bildiği için böyle bir şey… Ama siz sizin açınızdan nasıl bir yorum getireceksiniz?
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İhsanoğlu.
Buyurun Sayın Dündar.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Şimdi, yaptığım bütün konuşmalar tabii karargâhın dışında bir yerdeydi. Dolayısıyla, kayıt alma imkânımız yok. Zaten normal, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde de bir telefonla konuştuğunuzda kiminle görüştüğünüz belli ama ne görüştüğünüz kesinlikle kayıt altına alınmıyor mevcut kanunlar kapsamında. Eğer siz özel bir tedbir… “Benim bunu, ne konuştuğumu mutlaka ileride birisine ispat etmem gerekiyor -karşı tarafa da deklare etmek suretiyle- belli olsun demezseniz.” Ama ben, o geceki bütün konuşmaları kendi şahsi telefonum, artı yanımda olan koruma ve aracımı kullanan kişi vardı, o üç telefondan yaptım. Dolayısıyla, üç telefonun da telefon numaraları belli, hatta istendiği takdirde, herhâlde yüce heyetinize…
BAŞKAN – Sayın Başkan, sizden zaten yazılı olarak istedik. Yani şöyle: Bilgi, belge istedik ya ek bir şeyle onları da isteriz. Tabii ki şuna da girmek istemiyoruz: Meclis araştırma komisyonuyuz, mesela bir HTS raporu veyahut da soruşturmaya yönelik konularda Anayasa’daki 138’i de dikkate alarak hareket ediyoruz fakat biz araştırmada sizin yaptığınız açıklamalarla ilgili bazı yazılı belgeleri ilk yazımızda da istedik, daha sonra da yazıyla isteriz. Onun dışında, takdir sizin.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Ben askerî sır olarak değerlendirmiyorum yani Komisyon istediği takdirde herhâlde ilgili firmadan da alabilir veya bana müracaat ederek ben de şahsen müracaat ederek oradan da alabilirim yani kendi adıma bir sır olarak görmüyorum, deklare edebilirim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Başkan var mıydı?
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Açıklama konusu vardı. Yanlış hatırlamıyorsam, bilmiyorum, burada olan sayın üyelerimiz de hatırlayabilir, ilgili partinin bir yetkilisi böyle bir konuşmanın olmadığı konusunda bir açıklama yaptı.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ben bir cümle girebilir miyim?
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sanıyorum, 19 Temmuz günü, darbeden sonraki ilk grup toplantısının çıkışında basın mensupları Sayın Genel Başkanımıza bu soruyu sordular ve Sayın Genel Başkanımız böyle bir görüşmenin olmadığını açıkladı diye biliyorum. Ben de onu teyit edeceğim.
BAŞKAN – Karşılıklı teyit edilmiş oldu.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Benim de hatırladığım, Sayın Genel Başkanımızın değil de onun dışındaki, yetki verdiği bir kişinin bu konuda bir açıklama yaptığını hatırlıyorum ama kesin emin de değilim.
EKLEMEDDİN İHSANOĞLU (İstanbul) – Tamam, bunu biliyoruz zaten. Niye böyle bir şehir efsanesi doğdu?
BAŞKAN – Yani bir yorum istiyor Sayın İhsanoğlu.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Neden olduğunu ben de bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum, samimi olarak bilmiyorum.
BAŞKAN – Çok teşekkür ederiz.
Nursel Hanım, buyurun.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Nursel Aydoğan, Diyarbakır Milletvekili.
Öncelikle ben de hoş geldiniz diyorum.
Vereceğiniz bilgilerin darbe girişiminin açığa çıkarılması için önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de Türkiye halkları adına size teşekkür ediyorum.
Size sormak istediğim soru şu: Biraz önce de belirttim, hem Hükûmetin verdiği bilgiler hem de basında yer alan bilgilerden hareketle söylüyorum, ordunun kurmay sınıfı içerisinde yüzde 45 gibi önemli rakamda bir ordu mensubunun bu darbe girişiminde yer aldığını biliyoruz. Bir kısmı tutuklandı, bir kısmı açığa alındı, bir kısmı ihraç edildi. Tabii, son sözü mutlaka yargı söyleyecek ama şimdi ortalama verilen rakam budur.
Düşünün: Bir ordu içerisinde üst düzeyde yüzde 45 gibi bir oranda örgüt yapılanması içerisinde olan bir yapı var ve bu yapı hakkında hiçbir şekilde bir bilgi sahibi değil Genelkurmay Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının altındaki mekanizmalarda görev alan sizin gibi orgeneral düzeyindeki komutanlar. Bu, sizce mümkün mü? Bana pek mümkün görünmüyor yani dünyanın en iyi istihbarat örgütlerinde bile, bu örgütler içerisinde çalışan en iyi istihbaratçıların olduğu bir yapı içerisinde bile eğer yüzde 45 gibi bir oran varsa orada bile bunu saklamanız, gizlemeniz mümkün değil. Mutlaka bir yerden birileri bir şey yapacaktır yani…
BAŞKAN – Nursel Hanım, özür dilerim.
Şimdi, tabii Komisyon üyemiz değilsiniz, baştan da iyi takip etmediğinizi sanıyorum, bir de Araştırma Komisyonumuzun başlığı belli, konusu belli, önce hüküm verip de yorum istemek şeklinde değil…
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Ben hüküm vermiyorum Başkanım.
BAŞKAN – Sorunuz varsa lütfen bir soru sorun, cevabını alalım çünkü zaman çok uzadı. Ben sorunuzu bekliyorum.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Ben sorumu soracağım.
Yani şunu söylemek istiyorum: Yüzde 45 düzeyinde bir ordu mensubunun bu darbe girişiminde yer aldığı bir durumda hiçbir şeyden şüphelenilmemesi size ne kadar mantıklı geliyor? Dediniz ki şimdiki durumda da: “Bundan sonra darbe girişimi yapılmaz yani böyle bir şüpheyi ben taşımıyorum.” Yüzde 45 insanın darbe girişiminde yer aldığı bir dönemde hiçbir şekilde şüphelenmemişsiniz, şimdiden sonra bunun garantisini nasıl verebiliyorsunuz? Bu nasıl oluyor?
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Dündar. Yorum konusu takdirinizdedir.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Müsaade ederseniz cevaplamayayım desem uygun olur mu sizce?
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Vallahi hiç uygun olmaz.
BAŞKAN – Peki.
Teşekkür ediyorum.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Yani yüzde 45 oranında ordu içinde yer alıyor ve sizin hiçbir şekilde bir şeyiniz yok. Yani “Ordu içerisinde…” dediniz ya. İşte, Fetullahçılar olduğu söyleniyor falan yani…
BAŞKAN – Nursel Hanım, teşekkür ediyorum arkadaşım.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Ama bu sorunun cevabı bence bu komisyonun çıkaracağı önemli sonuçlar için…
BAŞKAN – Hayır, takdirindedir. “Yorum yapmayayım.” dediği için zorlayamıyoruz burada.
Biraz sessiz olalım arkadaşlar.
Ahmet Bey, Buyurun. Yine soru yöneltelim Ahmet Bey.
AHMET TAN (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Komutanım, siz de hoş geldiniz.
Ben de 15 Temmuz gecesi ve sonrasında sizin mücadelenizi tebrik ediyorum. Sizinle beraber Türk Silahlı Kuvvetlerini “Peygamber Ocağı” diye nitelendiren ve milletin emrinde olduğunu ifade eden tüm Silahlı Kuvvetler mensuplarına da sizin şahsınızda teşekkür ediyorum.
Soruma geçiyorum: 15 Temmuz FETÖ terör örgütü darbesini sadece bu örgüt mü yaptı? Yoksa bu kalkışmanın içerisinde başka unsurlar da var mıydı? Bunu şunun için soruyorum: TRT’nin işgal edilmesi gibi birtakım hadiselerin alelacele yapıldığı ama bununla beraber bir grubun bu darbeyi daha sonrasında kalkışma yapmayacaklarını anlayınca diğer darbe yapan grubun tekrar oraya alelacele birtakım kuvvetler gönderdiği yolunda duyumlarımız olduğundan dolayı bu soruyu soruyorum. Yani darbeye katılmayan başka irtibatlı bir yapı var mıydı? Bunu öğrenmek istiyorum millet adına.
İkincisi de daha önce sorulan sorulara cevap verirken FETÖ terör örgütüne mensup olan kişilerin bilinmesinin zor olduğunu çünkü bunların ikili, üçlü gruplar hâlinde ordu içerisinde veya diğer kurumlarda şekillendiğini, dolayısıyla, bununla ilgili tespitinin zor olduğunu ifade ettiniz ama “15 Temmuz gecesi de darbenin olduğu andan itibaren bu kalkışmanın FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığını anladık.” ifadeniz oldu. Bu ikisini beraber yorumlayamadım. Bunun açıklamasını sizden istirham ediyorum.
Bir de ben de aynı şeye katılıyorum, darbe girişiminde, her on yılda bu darbe girişimini gören bir ülkenin bu saatten sonra darbe yapılmamasına ilişkin tedbir alması lazım geldiğini düşünüyor musunuz veya böyle bir tedbir alınacaksa da bununla ilgili…
BAŞKAN – Soruldu Ahmet Bey.
AHMET TAN (Kütahya) – Böyle bir çalışma yapacak mısınız?
BAŞKAN - Üçüncü soru soruldu, cevap da verdi ama.
AHMET TAN (Kütahya) – Peki.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Çok teşekkür.
Zaman da uzadı.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Birinci soruya cevap olarak, menfur darbeyi yapan Fetullahçı terör örgütünün dışında ikinci bir örgüt olduğunu düşünmüyorum ve bilmiyorum yani o darbeyi devam ettirecek veya onu destekleyen bir unsurun Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde olduğunu bilmiyorum ve olacağına da ihtimal vermiyorum.
İkinci sorunuz, darbeden…
AHMET TAN (Kütahya) – Bunların ikili, üçlü gruplar hâlinde yerleştiği…
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet, doğru.
AHMET TAN (Kütahya) – Ama 15 Temmuz akşamı da bununla alakalı “Biz bunların yaptığını anladık.” İfadesi…
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Doğru, arada çelişki olduğunu ifade ettiniz.
Mutlaka bize duyumlar geliyordu. Bu Fetullahçı terör örgütüne mensup kişiler hakkında ilgili birimlerden, üst karargâhlardan, açık kaynaklardan devamlı isimler konusunda bir fikrimiz vardı. Dolayısıyla, bu fikirler zihnimizde dururken o gece olan olaylara katılanları karşı karşıya getirdiğimizde önemli isimlerin bu isimlerle örtüştüğü zihnimde gerçekleşti ama benim dışımdaki bir kimsede bu kanaat belki hasıl olmamış olabilir. Ben sadece orada şahsi kanaatimi ifade ettim.
On yılda bir olan darbelere karşı her zaman için tedbir almakta yarar olabilir. O konuda bir şey söylemek mümkün değil.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Mehmet Ali Bey, lütfen kısa bir soru. Bakın, süre uzadı, biraz uğultu da başlıyor Aytun Bey’in dediği gibi.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) – Ben, milletvekilinden ziyade bir vatandaş olarak merak ettim. Mesela Hakkâri, Roboski’de olaylarla ilgili, Cizre, Nusaybin’deki bu son olaylarla ilgili, insan hakları ihlalleriyle ilgili, bodrumların bombalanmasına, yakılmasına kadar olaylarla ilgili muhalefet ve bazı medya organları dile getirdiği zaman “Ordu böyle bir şey yapmaz.” İktidar da sahipleniyordu “Ordumuz öyle bir şey yapmaz.” Ne zamanki Fetullahçı örgüt ortaya çıktı, bu sefer bu yapılanlar da onlara mal edildi. Mesela, biz dillendiriyorduk “üniforma giymiş teröristler” diye çünkü sivil halka bir saldırı vardı. Biz öyle deyince biz linç ediliyorduk ama ne zamanki Hükûmete karşı, ne zamanki ordunun içinde bir şeyler oldu, bu sefer onlara…
BAŞKAN – Yorumdan ziyade soru soralım Mehmet ali Bey.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) – İşte soruyorum: Şimdi de şu konuda hassas olacak mısınız: Bundan sonra gerek STK’lar gerek muhalefet partileri bu tür duyumları ya da iddiaları ya da gerçeklikleri dile getirdiği zaman örtbas edilme yoluna mı gidilecek ve sonra yine orta…
BAŞKAN – Mehmet Ali Bey, lütfen… Sözü kesiyorum. Şöyle kesiyorum bakın: Komisyon üyesi değilsiniz. Bunlara tek tek cevap verdi sayın konuğumuz. Onun için, bekleyen dört konuğumuz daha var. Bunlara da cevap verdi. Şu andaki sorduğunuzda yeni bir durum yok.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) – Bir sorum daha var efendim, onu sormak istiyorum.
BAŞKAN – Lütfen… Bakın, Komisyon üyesi değilsiniz, zaten konuşulan konuları tekrar etmeyelim.
MİTHAT SANCAR (Mardin) – Olur mu öyle şey! Onlar da soru sorabiliyorlar.
BAŞKAN – Ama bakın…
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) – Bir soru soracağım, bir soru daha. Sadece kısa bir soru.
BAŞKAN – O zaman, yorum değil sadece soruyu sorun lütfen çünkü anlatıldı bunlar, siz burada yoktunuz.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) – Tamam.
Kadir Topbaş’ın bir açıklaması olmuştu bu darbecilerin mezarlıklarda gömülmemesiyle ilgili ve Ordu Belediye Başkanını bu konuda tebrik etmişti. Bir subayın evinin bahçesinde gömüldüğü ve bunun gibi çok vakalar olduğu…
Bununla ilgili elinizde bilgi var mı? Bu doğru mudur? Bunu da merak ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Bu konuda bilginiz varsa Sayın Dündar…
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Bu konuda herhangi bir bilgim yok yani söyleyeceğim bir şey de yok.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Arkadaşlar, son olarak 2 üye arkadaşımız birer soru soracaklarını ifade ettiler.
Sayın Tanrıkulu, buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Öncelikle şunu ifade edeyim: Şu değerlendirmeye katılmıyorum: Diğer kurumlarla Silahlı Kuvvetleri…
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, özür dilerim, bir saniye.
Baştan da mutabık kaldığımız bir konu, konuklarımızın değerlendirmesine katılıp katılmamayı değil soru varsa onu alalım çünkü zaman uzadı.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bir saniye… Mahkeme başkanı gibi her şeye karışıyorsunuz, Komisyon Başkanısınız ya!
BAŞKAN – Şimdi, böyle söylerseniz yanlış olur Sayın Tanrıkulu. Bakınız, burada, bütün…
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Ben milletvekiliyim, ne zaman nerede konuşacağımı bilirim.
BAŞKAN – O zaman bütün arkadaşlara, herkese eşit bir soru hakkı tanıdım. Lütfen, rica ediyorum, bu şekilde konuşursanız cevabınızı alırsınız. Lütfen böyle hitap etmeyin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, ne zaman nerede konuşacağımı biliyorum.
BAŞKAN – O zaman herkese eşit sayıda söz verilmiştir, bitmiştir; bunu mu deme mi istiyorsunuz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Böyle bir şey olabilir mi ya?
BAŞKAN – Olabilir.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Böyle bir şey olabilir mi?
BAŞKAN – Evet, olabilir, süre verilebilir, lütfen…
Bakın, iki buçuk saat oldu. Burada katılıp katılmamanız değil…
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, şimdiye kadar sorumu sormuştum.
BAŞKAN – Evet, buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Soracağım sorumu.
Silahlı Kuvvetler ile diğer kurumların özdeş hâle getirilmesi doğru bir şey değil. Çünkü öğretmenler Türkiye’de darbe yapmıyor, maliyeciler darbe yapmıyor, darbe yapanlar askerler. Dolayısıyla, bu bir sızma değil, sızmadan daha öte bir örgütlenme var. Dolayısıyla, eşitlemek “Oraya da sızmışlardı, burada da örgütlenmişlerdi.” demek doğru değil.
Ben şunu öğrenmek istiyorum sizden…
BAŞKAN – “Sızma değil.” dedi zaten konuğumuz, “Bunu sızma olarak ifade edemeyiz.” dedi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Diğer kurumlarla aynı kefeye konması doğru değil. Çünkü diğer kurumlarda tank yok, top yok, F-16 yok. Millî eğitimde var mı? Yok. Dolayısıyla, aynı değil yani yıllardan bu yana gelen bir zafiyet var, bunu biz kendimiz değerlendireceğiz.
Şunu konuşmak istiyorum: Şimdi, darbe akşamı MİT Başkanı Hakan Fidan ile Genelkurmay Başkanı bir araya geliyorlar ve sizin de dediğiniz gibi bir emir yayınlanıyor. Bu emir birliklere gitti mi, gitmedi mi, gidebildi mi yani?
İkinci olarak da Akın Öztürk’ün darbe girişiminde yer almadığı konusunda Genelkurmay Başkanı ile Hava Kuvvetleri Komutanının açıklaması oldu ve Akın Öztürk’ün de “Ben darbeyi önlemeye çalıştım ve işkence gördüm.” diye beyanları var. Genelkurmay Başkanı da, Hava Kuvvetleri Komutanı da açıklama yaptı. Bu konuda bir düşünceniz var mı?
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Dündar.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sayın milletvekilimizin o yapmış olduğu yorum var. Diğer kurumlar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemi anlamında onu söylemedim. Tabii ki elinde silah olan Türk Silahlı Kuvvetlerini diğer kurumlardan ayrı bir yere koymamız ve diğerlerindeki yapılanmanın önemiyle Silahlı Kuvvetlerdeki yapılanmanın aynı olduğunu söylemem mümkün değil. Bir kere o konuda o anlama gelerek söylemedim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – O anlama gelecek sözler söylediniz de o bakımdan söz aldım.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Belki öyle anlaşılmış olursa o zaman düzelteyim.
Benim orada söylediğim, orada sadece vurgulamak istediğim, Fetullahçı terör örgütünün yapılanma veya kurumlardaki sızma ve yapılanmasını geliştirmede kullanmış olduğu yöntem ve esaslar anlamında bunu vurgulamak istedim.
Hatta bir cümle daha ileri gidip Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemi daha fazla olduğu için bizdeki yapılanma daha da hiyerarşik, daha da sıkı bir şekilde icra edilmiş vaziyette. Orada bir düzeltme yapayım müsaade ederseniz.
Diğeri de Sayın Genelkurmay Başkanımızın o başlangıçta söylemiş olduğum emri kendisi tarafından bildiğimi söylüyorum. Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezine verilmiş. Harekât, Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezî tarafından ve Genelkurmay İkinci Başkanı tarafından Hava Kuvvetleri Harekât Merkezine iletilmiş ve Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi tarafından da Hava Kuvvetleri komutanları bilgilendirilmek suretiyle Hava Kuvvetlerinde gerekli işlemler yapılmış ve bütün uçakların aşağıya –hava araçlarının- inmesi sağlanmış, ancak belli bir saatten sonra darbeye iştirak edenlerin emir komuta silsilesi dışında uçuşları başlamış durumda. Bildiklerimi ifade ediyorum.
Onun dışında da yine Genelkurmay Başkanımızın verdiği emir kapsamında hem Kara Havacılık Komutanlığına hem de Etimesgut’taki Zırhlı Birlikler Okul Komutanlığına personel giderek orada bir anormal durum var mı yok mu diye inceleme yapılmış durumda. Yani vermiş olduğu emir -o size ifade etmiş olduğum- uygulamaya geçmiş durumda.
Diğeri, tabii, iki açıklama arka arkaya, herhâlde onu ifade ediyorsunuz siz orada Akın Öztürk’le ilgili herhâlde. Ama o konuda benim bir şey söylemem mümkün değil.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Hava Kuvvetleri Komutanı ile Genelkurmay Başkanı açıklama yaptılar.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Evet. Yani o konuda benim bir bilgim olmadığı için bir şey ifade etmem mümkün değil.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Erdoğan, buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Benim son olarak sormak istediğim aslında bütün bir soru: 15 Temmuz sonrası Genelkurmayın yurtta sulh konseyinin tespiti konusundaki tavrı nedir? Bu durumu aydınlatmak için sizin Genelkurmay Başkanı olarak özel bir çalışmanız var mı? Yoksa “Bu kişileri savcılar ortaya çıkartsın.” mı diye düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyor iseniz Genelkurmayın desteği olmadan savcılar bu yapıyı tam olarak ortaya çıkarabilir mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Dündar.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Şu anda Genelkurmay Başkanlığı tarafından da bu yurtta sulh konseyinin kimlerden geldiği konusunda herhangi bir fikir yok ama eldeki bütün mevcut bilgiler ve bulgular ve düşünceler savcılıklara, sivil savcılıklara intikal ettiriliyor. Sivil savcılıklar tarafından sadece Türk Silahlı Kuvvetlerindeki bilgiler değil, diğer emniyet ve güvenlik birimindeki birimler de bir araya getirilmek suretiyle şemanın nasıl olacağı ve bu şemanın nereye gideceği konusunda bir çalışma yapılarak sonuca varılacağını değerlendiriyorum. Yani burada dominant rolü oynayacak olan savcılık olarak değerlendiriyorum.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) – Ama üç ay geçti Paşam.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Adalet sistemi çalışıyor. Hakikaten ellerindeki iş… Gerçekten savunmak anlamında söylemiyorum, çok yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Genelkurmay Karargâhında bile çok yakından çalıştıklarına ve hiç mesai mevhumu gözetmeden çalıştıklarına gerçekten gözlerimle şahit oluyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aytun Bey, buyurun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Değerli Komutanımız, şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinin ne zorlu bir süreçten geçtiğini biliyoruz ve o anlamda arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Çünkü üç cephede birden savaşan bir Türk Silahlı Kuvvetleri var, hem de böyle büyük bir travmaya rağmen.
Şimdi, benim sorum şu: Geçmişte devlet bürokrasinde de bulunan birisi olarak güvendiğim çok önemli kaynaklardan, MİT’ten gelen ilk istihbaratın darbe olacağı yönünde değil çünkü bugünkü konumunuz itibarıyla bu soruyu soruyorum. Çünkü Genelkurmay İkinci Başkanı olarak muhtemelen bu göreve geldikten sonra bunları tartıştınız, bilgi alışverişi yaptınız, her şeyi gözden geçiriyorsunuz. İlk gelen istihbaratın bir darbe istihbaratı olmadığı, MİT Müsteşarının getirdiği istihbaratın, kendisine asker içinden yani Silahlı Kuvvetlere sızmış bir grup içinden suikast yapılacağına dair -helikopterlerle ve diğer araçlarla- bir istihbarat getirdiğini söylediler. Yani MİT, Genelkurmay Başkanına bir darbe istihbaratı değil, kendisine yapılacak bir suikast ihbarı getirmiş, aldığım bilgi bu. Bu konuda ne diyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Dündar.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Şimdi, iki işi arasında geçen konuyu tam olarak bilmem mümkün değil. Ancak, belki şöyle bir yorum yapabilirim: Eğer gelen bilgi -gelen bilginin ne olduğunu bilmiyorum, samimi olarak ifade ediyorum- ancak gelen bilgi herhangi bir darbeye yönelik olmuş olsaydı Sayın Genelkurmay Başkanımız tarafından daha farklı emirlerle de bunun destekleneceğini değerlendiriyorum. Bilmiyorum, yeterli açıklama oldu mu.
BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Kısa, ek bir şey söyleyeyim mi?
BAŞKAN – İsterseniz kifayeti müzakere yapalım mı Aykut Bey.
Efendim, sorularıyla katkıda bulunan bütün Komisyon üyelerimize ve diğer milletvekillerimize ben teşekkür ediyorum. Tabii, öncelikle de Genelkurmay İkinci Başkanımız Sayın Ümit Dündar Bey bugün gerek sunumu gerek sorularımıza verdiği cevaplarla araştırma komisyonumuza çok değerli katkılarda bulundu. Bundan sonra da bazı konularda yazılı birtakım istemlerimiz olabilecektir, onu ifade ettik. Katılımınızdan dolayı teşekkür ediyoruz, bir.
İkincisi, hakikaten demokrasiye sahip çıkma ortak iradesine Silahlı Kuvvetlerimiz de demokrasiye, bayrağımıza, istiklal ve istikbalimize saygı göstererek sivil otoritenin emrinde fedakârca bu darbenin püskürtülmesinde emeği geçen siz Değerli Paşamıza ve diğer Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza biz de bu vesileyle şükranlarımızı ifade etmek istiyoruz.
Katılımınızdan dolayı tekrar teşekkür ediyoruz, çok sağ olun.
Arkadaşlar, yirmi dakika ara verdim.
GENELKURMAY İKİNCİ BAŞKANI ORG. ÜMİT DÜNDAR – Sayın Başkanım, tekrar teşekkür ediyorum.
Ben de başta zatıaliniz olmak üzere tüm Komisyon üyelerine ve tüm basın mensuplarına bu kadar uzun süre dinledikleri ve şey yaptıkları için gerçekten teşekkür ederim.
Konuşmamın sonunda, tekrar, gerçekten bu menfur darbe girişiminde şehit olmuş tüm vatandaşlarımızı, silah arkadaşlarımızı, güvenlik birimlerimizi Allah’tan rahmetle anıyorum. Tüm aile bireylerine gerçekten sabır ve başsağlığı diliyorum, yaralı arkadaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bundan sonra olabilecek talepleriniz de yazılı olarak karşılamaya her zaman hazır olduğumu da tekrar ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Çok teşekkürler, çok sağ olun.